Iranians traducir turco
193 traducción paralela
Those Iranians, Mexicans, Bolivians, Greeks, Turks.
İranlılar, Meksikalılar, Bolivyalılar, Yunanlılar, Türkler.
I know they're all Iranians or Persians or something. I -
İranlı yada Persliler bilmiyorum.
Poles, Romanians, Iranians ; who crossed the border illegally.
Romanyalılar, Arnavutlar, İranlılar iltica etmek için sınırı geçenler.
The Iranians have prayed themselves back into the Stone Age.
İranlılar kendilerini dualarla Taş Devrine geri götürdüler.
- You think they like Iranians in Michigan?
Sen, Michigan'dakilerin, İranlıları sevdiklerini mi sanıyordun?
Now Iran is an Islamic state and that's a wonderful thing for many Iranians.
İran şu anda İslami bir ülke. Bu, pek çok İranlı için muhteşem bir şey.
Now we believe he's working for the Iranians.
Şu anda İran'Iılar için çalıştığını zannediyoruz.
The war against Iraq only concerned the Iranians
Irak karşıtı savaş, sadece İranlıları ilgilendirdi.
I liked the Iranians.
İranlıları sevmiştim.
When do we sign with the Iranians?
İranlılarla ne zaman imzalıyoruz?
Oh, the Iranians.
- Evet ya, İranlılar.
- Yes, the Iranians!
- İranlılar!
I'm a foreigner, I lived in the 1 6th District. No problems between Saudi Arabians, Iranians and old French.
Diplomaları yok, ama yardımları dokunabilir.
The Iranians probably won't let me cross tomorrow.
İranlılar muhtemelen yarın geçmeme izin vermeyecekler.
Yes, the Iranians probably won't let you in.
Evet, muhtemelen izin vermezler.
- Are you Iranians?
- İranlı mısınız?
I teach the Iranians.
İranlılara ders veriyorum.
Hundreds of Iranians finally overran the embassy compound, seizing about 90 people, mostly Americans.
Yüzlerce kişi konsolosluğun içine girdi. Çoğu Amerikalı, doksan kadar kişiyi rehin aldılar.
Just on the Iranians now.
Şu anda İranlılara'a bakıyorum.
Many Iranians stay there when they come for medical treatment
Tedavi için gelen birçok İranlı orada kalır.
They've used nerve gas againstNthe Iranians and the Kurds.
İranlılara ve Kürtlere karşı sinir gazı kullandılar.
This is also a decisive war against the Iranians.
Bu belirleyici bir savaş. İranlılara karşı.
If the Iranians don't kill us...
Eğer İranlılar bizi öldüremezse...
You got a man like Pollard, you put him in London, have him look for disaffected Iranians.
Pollard gibi bir adamın vardır, onu Londra'ya yerleştirirsin, senin için muhalif İranlıları araştırır.
I don't think we know anyone wants the Iranians to get the bomb.
İranlıların bombayı almasını kimse istemiyor sanırım.
- And secondly... what we have got here is a long, long-awaited opportunity... for diplomacy between us, the Russians and the Iranians.
İkincisi, Ruslar ve İranlılarla cok uzun süredir beklenen diplomasi fırsatını yakaladık.
But if the question occurred to me, it likely occurred to the Iranians.
Ama ben işkillendiysem İranlılar da iskillenmistir.
I believe he feared it might offend the Iranians.
İranlılar alınmasın diye.
- No, sir. The agent in place... is a civilian employee of the Iranians.
Ajan, İranlıların sivil personeli.
The limousine and garage were swept by the Iranians and declared clean.
Limuzin ve garaj İranlılarca tarandı ve temiz bulundu.
When I was framed by the Iranians for murder, I was late for many hours before anyone even noticed.
İranlılar beni cinayetten suçladıklarında işe saatlerce geç gelmiştim ama kimse bunu fark etmemişti bile.
I know you want to corner the market on F-14 components, Rene, but even if the Iranians pay top Euro by the time we split the shipment for transport...
F-14 parçalarında piyasayı köşeye sıkıştırmak istediğini biliyorum. Ama İran en yüksek fiyatı verse bile, taşıma için sevkiyatı bölene kadar... Sevkiyatı bölmüyoruz madam.
Don't you know Americans pay more to keep their F-14 parts out of Iranian hands than Iranians pay to get them.
Amerikalılar F-14 parçaları İranlıların eline geçmesin diye İranlılardan daha fazla öder.
I know a few iranians who are coming into town.
Şehre yeni gelecek bir kaç İranlı tanıyorum.
The signs are, most Iranians want the same accord as we do but I have set up a meet with an asset.
- Ros? - İşaretler, çoğu İranlı'nın bizimle aynı anlaşmayı istediklerini gösteriyor. Fakat bir bilgi kaynağıyla buluşma ayarladım.
The consequences of that... if the Iranians discover what we've done...
Bunun sonucunda İranlılar ne yaptığımızı keşfederlerse...
The Iranians.
İranlılar.
So it wasn't the Iranians.
Yani İranlılar değildi.
Now we know it wasn't the Iranians.
- Artık paralı askerleri İranlıların kiralamadığını biliyoruz.
The iranians have the vaccin?
İranlılarda aşı var mı?
Let's pray to God this is not the Iranians.
Tanrı'ya dua edelim de bu İranlıların işi olmasın.
We don't report in until we find out what's going on with the Iranians.
İranlılarla neler olduğunu öğrenmeden rapor vermiyoruz.
Dissident Iranians?
Muhalif İranlılar mı?
The Iranians, how's your source there?
İranlılar. Oradaki kaynağın nasıl?
The Iranians...
İranlılar...
The Iranians are no fools, Adam.
İranlılar aptal değiller, Adam.
We know the Iranians are racing to enable triggers for the missiles they've already bought, not least because they're surrounded by US carriers.
İran'ın sahip oldukları füzeler için tetik temin etme yarışında olduğunu biliyoruz. Özellikle körfezde Amerikan uçak gemileri ile sarıldıkları için.
The Iranians are now able to give us the assurances we need concerning terrorism, Hezbollah...
İran şimdi terörizmle, Hizbullah'la ilgili ihtiyacımız olan teminatları veriyor.
Not the Iranians, not the Europeans, not the Americans.
Ne İranlılar, ne Batılılar, ne de Amerikalılar. Artık değil.
You did a deal with the Iranians behind our backs - made us look stupid.
Bizim arkamızdan İranlılarla bizi aptal konumuna düşüren bir anlaşma yaptınız.
The Iranians have reported nothing to the police.
İranlılar polise hiçbir şey rapor etmediler.