English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / Irresistible

Irresistible traducir turco

741 traducción paralela
Hey, I'm irresistible to females.
Dişiler bana karşı koyamaz.
But she found its strange force irresistible.
Ama o, kitabın tuhaf gücüne karşı koyamadı.
She's irresistible.
Dayanılmaz birisin.
To me, anything I like is irresistible.
Benim için, hoşlandığım her şey karşı koyulmazdır.
I am 22 years old, I have dark hair... I'm a little under six feet... my eyes are brown... and my irresistible virtue is that I love you very much.
22 yaşındayım, koyu renk saçlarım var... 1.80'den biraz kısayım kahverengi gözlerim var ve karşı koyamadığım meziyetim, seni çok ama çok sevmem.
This is almost irresistible.
Buna karşı koymak neredeyse imkansız.
This is irresistible.
Buna karşı koyamam.
There is something in Constantinople, something irresistible.
Konstantinopol'de bir şey var, karşı koyulmaz bir şey.
" But if you, like me, burn with the irresistible desire...
" Ama benim gibi bilinmeyeni anlamaya karşı...
They will go down before its irresistible impulse... and be crushed out of existence!
Karşı konulamaz dürtülere kadar inecekler... ve varlığımıza çarpıp paramparça olacaklar!
He thought himself irresistible.
Kendisini karşı konulmaz zannediyor.
- Maybe I find you irresistible, Wally.
- Belki de seni çekici buluyorum Wally.
You're irresistible.
Karşı konulmaz birisin.
Irresistible at 80!
Sekseninde bile çekiciydi!
Oh, you irresistible boy!
Seni karşı konulamaz erkek!
But irresistible!
Ama karşı konulmazsın!
You, creative frying pan... in which the shapeless, raw batter, you... are transformed by creative miracle... into irresistible pancake.
Siz, yaratıcı bir tavasınız... yoğrulmamış bir hamuru, o da sizsiniz... yaratıcı mucize ile büyüleyici bir krep... haline getiriyorsunuz.
In some weird, unimaginable way... I was to prove irresistible to Mrs. Manleigh tonight.
Tuhaf ve akla hayale gelmez bir şekilde bu gece Bayan Manleigh'i cezbetmem gerekiyordu.
For me... you have always had an irresistible fascination.
- Benim için siz her zaman karşı konulmaz bir cazibe oldunuz.
She's irresistible.
O cazibesine dayanılmaz birisi.
We're just too irresistible.
Bizim cazibemize dayanamadılar.
An irresistible horde of barbarians from the distant deserts of Asia, driven by an insatiable hunger of prey, is moving toward the rich western lands.
Asya çöllerinden, av peşinde doymak bilmeyen açlıklarıyla sürüklenmiş barbar sürüsü zengin Batı topraklarına doğru ilerliyor.
- I thought you were irresistible.
- Seni dayanılmaz buldum.
When an irresistible force
# Dayanılmaz bir güç
She becomes more and more irresistible.
Gittikçe daha karşı konulmaz biri oluyor.
"But the son of Peleus pressed on to win glory, flecking with gore his irresistible hands."
"Ama, Peleus'un oğlu zafer kazanmak için bastırdı..." "... karşı koyulamaz ellerinden pıhtılaşmış kanı damlarken. "
Sly and irresistible.
Sinsi ve karşı konulamaz.
She's irresistible.
Karşı konulamaz biri.
Like those peanuts, this is irresistible.
Şu leblebiler gibi, dayanılmaz.
Irresistible?
Karşı konulmaz?
Did you find Ferrante irresistible?
Sence Ferrante'yi karşı konulmaz biri mi?
Now, what did you have in mind? Something irresistible, inexpensive, and pink.
- Nasıl bir şey düşünüyorsunuz?
Vanessa, you're utterly irresistible!
Vanessa, sen karşı konulamaz birisin.
It means I had an "irresistible impulse" to shoot Quill.
Yani Quill'i vurmak için "dayanılmaz bir itki" varmış içimde.
You ever heard of a Michigan court accepting irresistible impulse as insanity?
Bir Michigan mahkemesinde dayanılmaz itkinin delilik addedildiğini duydun mu hiç?
Why, the Michigan Supreme Court did accept irresistible impulse, Parn.
Baksana, Michigan Anayasa Mahkemesi dayanılmaz itkiyi kabul etmiş Parn.
Yes, it has been known as "irresistible impulse."
Evet, "dayanılmaz itki" olarak da bilinir.
A man in the grip of irresistible impulse, would he be likely to go to his neighbour for advice, or call up the police to come to his aid?
Dayanılmaz itkinin pençesinde olan bir adam, öğüt almak için... komşusuna gider mi ya da yardımına koşmaları için polisi arar mı?
It's been stated that dissociative reaction or irresistible impulse is not uncommon among soldiers in combat.
Tepkisel kişilik bölünmesinin ya da dayanılmaz itkinin... savaşta askerler arasında çok görüldüğü söylendi.
In other words, he was not in the grip of irresistible impulse.
Bir başka deyişle, dayanılmaz itkinin pençesinde değildi.
In the grip of what Mr. Biegler might call "irresistible impulse" you rushed in with the panties wanting to crucify Quill's character?
Bay Biegler'ın "dayanılmaz itki" diyebileceği bir şeyin etkisiyle... elinizde donla gelmenizin nedeni... - Quill'in kişiliğini karalama arzusu muydu?
" I was seized by an irresistible impulse.
" Dayanılmaz bir itki beni pençesine alıverdi.
Are you trying to tell me that I'm irresistible?
Karşı konulmaz biri olduğumu mu söylüyorsunuz?
Thus... Seeing this white colossus under the moon, he was taken over by an irresistible feeling of gaiety.
Böylece dolunayda bu beyaz ve devasa heykeli görünce karşı konulmaz bir neşe kapladı kendisini.
Chased after the irresistible, red-blooded American boy?
Bu çekici Amerikalı taş fırın erkeğinin peşine düştü?
By having relations only with such women... you are obeying an irresistible need... to degrade all women.
O tür kadınlarla birlikte olmakla dayanılmaz bir gereksinime itaat ediyorsun tüm kadınları aşağılamaya.
But the Viennese waltz always produces an irresistible effect on us.
Viyana valsi dayanılmaz bir etki bırakır insanlarda.
This call is absolutely irresistible.
Ne kadar dayanılması zor bir çağrı değil mi?
She's an irresistible force that can't be stopped.
O kendini felaketlerle ifade eden bir tabiat olayıdır.
You must have been irresistible.
- Dayanılmaz bir adamdın herhalde.
I know Im irresistible.
Dayanılmaz olduğumu bilirim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]