Is that a bad thing traducir turco
286 traducción paralela
- Is that a bad thing now?
- Bu kötü bir şey mi?
Is that a bad thing?
Bu kotu bir sey mi?
- Is that a bad thing?
Bu kötü birşeymi?
And... is that a bad thing?
Ve bu, kötü bir şey mi?
Is that a bad thing?
bu kötü değil miydi?
is that a bad thing?
Bu kötü mü?
Well is that a bad thing?
Bunun nesi kötü?
Is that a bad thing?
Bu kötü bir şey mi?
- Is that a bad thing?
- Bu kötü bir şey mi?
- Is that a bad thing?
- Bu kötü birşey mi?
He isn't certain that it's a bad thing, if you remain silent, then it is you who are at fault.
Tek aptal görünen ben değilim... Sessizliğin senin isteksiz olduğunu düşündürüyor.
Furthermore... It's the gossips who see that Irma is prettier than they are but a pretty woman's one thing, a bad woman another.
Üstelik dedikoduların nedeni, Irma'nın onlardan daha güzel olması ama güzel kadın olmak başka bir şey, kötü kadın olmak daha başka.
Although the list is small... as are the number of diners who are lucky enough to eat there... that's not a bad thing.
Aslında şarap listesindeki seçenekler mekana sığabilecek az sayıda şanslı misafir kadar kısıtlı.
You've decided that selling these things is a bad thing for you to do, and you are unable to accept the guilt for what you feel you've done.
Bunları satmanın, sizin için kötü bir şey olduğuna karar verdiniz. Tabii, yaptıklarınızdan dolayı, bu suçu kabullenemiyorsunuz.
One thing I know, and that is that there's no such thing in the world as a bad boy.
Kesinlikle bildiğim bir şey varsa, dünyada kötü çocuk diye bir şey olmadığıdır. Bundan eminim.
Well, just as the South Africans seem to be doing the right thing by the blacks, the police open fire on a black soccer club and that is bad news for David.
Şey, Güney Afrikalılar siyahların yanında olmakla doğru şeyi yapıyorlar... Polis siyahi bir futbol klübüne ateş açıyor, ve bu David için kötü haber.
Sooner or later, we all want a thing that is bad :
Er ya da geç, hepimiz kötü olan bir şey isteriz.
- Is that such a bad thing?
- Bu o kadar kötü bir şey mi?
You say that as if it's a bad thing. I don't think that is what the World Wide Web was created for.
Kötü birşeymiş gibi söylüyorsun. yaratılmamıştır.
- Is that such a bad thing?
- Bu kötü bir şey mi?
And the thing that really sticks out is that bad evaluation you gave Dr. Doyle.
Göze çarpan şey... ... Dr. Doyle'a değerlendirmede düşük not vermiş olman.
That isn't a bad thing, is it?
Kötü bir şey değilmiş, değil mi?
So why is that such a bad thing?
O zaman bu neden kötü bir şey olsun?
I know we don't have any customers, but I thought that was a bad thing... not a business strategy.
Müşterimizin olmayışının iş stratejisi olduğunu bilmiyordum.
Is that a good thing or a bad thing?
Bu iyi bir şey mi kötü bir şey mi?
FRANCIS IS GOING TO HAVE TO SINK OR SWIM ON HIS OWN AND FRANKLY, I DON'T THINK THAT'S SUCH A BAD THING.
Francis açıkça kendi başına ya batacak ya da yüzecek ve bunun o kadar da kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum.
is that such a bad thing?
Bu gerçekten kötü mü?
- And is that a bad thing?
- Bu kötü bir şey mi?
You are the most important thing that has ever happened to my planet,..... although I have not yet decided if it is a good thing or bad.
Siz bu gezegende olmuş en önemli olaysınız, her ne kadar iyi mi kötü mü olduğuna karar verememiş olsam da.
And the Japanese are beginning to abandon the idea that expressing emotion is a bad thing
Ve Japonlar duygularını ifade etmenin kötü bir şey olduğu fikrini terk ediyorlar.
Is that a good thing or a bad thing?
Bu iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi?
Harry, nobody's proved that what I'm doing is a bad thing.
Harry, kimse yaptığımın kötü bir şey olduğunu kanıtlayamadı.
Is that a good or a bad thing?
Bu iyi mi yoksa kötü mü?
I swear to God, Pally, the only thing I can figure is that you went bad when you became a cop.
Çözebildiğim tek şey ; polis olduğunda bozulduğundur.
Is that a good thing or a bad thing?
- Bu iyi mi kötü mü?
A number of us feel that premarital sex is a very bad thing.
Evlilik öncesi seksin çok kötü bir şey olduğunu düşünüyoruz. Çok yanılıyorsunuz.
Is that a good, or a bad thing?
Bu iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi?
Is that such a bad thing?
Bu o kadar önemli bir şey mi?
Is that such a bad thing?
Bu kötü bir şey mi?
Is that such a bad thing?
Bu, o kadar da kötü bir şey mi?
What is that, a bad thing?
Ne yani, kötü birşey mi bu?
Is that a bad thing?
- evet. bu kötü bir şey mi?
Funny thing about guilt... there is nothing so bad that you can't add a little guilt to it and make it worse, and there is nothing so good you can't add a little guilt to it and make it better.
Suçluluk ile ilgili komik bir şey... biraz suçluluk ekleyerek daha kötü yapılamayacak kadar kötü hiçbir şey yoktur... ve biraz suçluluk ekleyerek daha iyi yapılamayacak kadar iyi hiçbir şey yoktur.
They tried to cut down huge amounts budgeted for the MPs but with these combat cyborgs appearing and going renegade there's no way that they make cuts, which is not a bad thing for us at all.
Askeri polis bütçesinde önemli kesintiler yapmaya çalıştılar, ama bu savaşçı siborgların ortaya çıkıp hainlik etmesiyle birlikte artık o kesintilere imkan kalmadı. Aslında bu bizim için hiç de kötü değil.
Don't let that be a bad thing any more than it is. That's sage advice, but I think it's stupid to put me in this position.
bunun olduğundan daha kötü bir şey hâline getirme bu bilgece bir nasihat fakat yine de beni bu pozisyona koymanın aptalca olduğunu düşünüyorum.
Is this that thing you do when you say you're bad so I'll give you a compliment?
Sana iltifat edeyim diye mi kötü olduğunu söylüyorsun?
Is that a good thing or a bad thing?
Bu iyi mi, kötü mü?
- Is that a bad thing to say?
- Bunu söylemek kötü mü?
Is that such a bad thing, boss?
Bu o kadar da kötü mü patron?
I will suggest that this is not a bad thing.
Ben olsam, durum hiç de fena değil derdim.
That man is truly incorrigible, can't do a thing right, has nothing but bad luck.
O herif yola gelmez, hiçbir şeyi doğru yapamaz, kötü şanstan başka bir şey değildir.