Is there a problem with that traducir turco
54 traducción paralela
Is there a problem with that?
Bir problem mi var?
Well, is there a problem with that?
Neşeli olmamla ilgili bir sorun mu var?
"Is there a problem with that?"
Senin için problem olur mu?
Is there a problem with that?
Bununla sorunu olan var mı?
- Yeah. Is there a problem with that?
Bu senin için sorun olur mu?
Is there a problem with that?
Evet bir problemi olan var mı?
Is there a problem with that?
Bununla ilgili bir sorununuz mu var?
Is there a problem with that?
Bu konuda bir sorun mu var?
Is there a problem with that?
Bunda bir sorun mu var?
- Is there a problem with that?
- Bir sorun mu var?
Is there a problem with that?
Bununla bir problemin mi var?
- Is there a problem with that?
- Bu bir sorun mu?
Is there a problem with that?
Bunda bir sakınca var mı?
I'm sorry, is there a problem with that?
Üzgünüm fakat bununla ilgili bir sorunun mu var?
Is there a problem with that?
bu bir problem mi?
Is there a problem with that, Prisoner 77?
Bununla bir problemin var mı mahkûm 77?
Is there a problem with that?
Ne var bunda?
Is there a problem with that?
Bununla bi sorunun mu var?
Is there a problem with that?
Bir sorun mu var?
Is there a problem with that?
Bunda bir problem mi var?
From the action of the mechanics, it would appear that there is a problem with the rear suspension.
Mekanikerlerin yaptıklarından anlaşıldığına göre arka süspansiyonda bir sorun var.
V. O : There is no problem with that. A woman always was the origin of the life.
Hayat veren her zaman kadındı.
Is there anybody in your family that had a problem with television?
Ailenden televizyonla ilgili sorunu olan var mı?
The biggest problem with not driving... is that whenever there's a patient in the back, you're also in the back.
Ambulansı kullanıyor olmamakla ilgili en büyük problem ne zaman arkada bir hasta olsa seninde arkada olmandır.
I mean, there's not a problem with that, is there?
Yani, bununla ilgili bir sorun yok, değil mi?
So you participated in a student movement. Is there some problem with that?
Bu pislik komünistler kendilerini sert göstermek zorundalar sanki.
Now, you and I are engaged in an argument. We could have a very complex and detailed discussion about that and it just seems to me that that's where I would want to start - with the sense that there is a problem here.
Bunun hakkında çok karmaşık ve detaylı bir konuşma yapabilirdik ve burada bir problem olduğu hissiyle başlamak istediğim nokta da bu.
- Is there a problem with that?
Yeterli mi?
Heaven is expensive, if I get there. "With a body like that... I don't think you'll have a problem."
Gökyüzü çok büyük ve bedava alabilirsiniz.
- There are lots of people in the world, Kevin, for instance, me, who have no problem with gay people, but still believe that marriage is fundamentally a religious institution that has nothing to do with the state,
- Dünyada eşcinsel insanlarla... sorunu olmayan ama yine de evliliğin dinsel temelli... bir kurum olduğunu ve eyaletle hiçbir ilgisi olmadığını... düşünen bir sürü insan var, mesela ben ve bu, sivil örgütleri... dikkate almamak değil.
- Is there a problem with that?
- Bununla ilgili bir sorun mu var?
The problem is that one of your men who says he is Lalo Sardiñas is down there with a group of rebels,
Sorun ; sizin adamınız olduğunu söyleyen Lalo Sardiñas adında biri. Bir grup direnişçiyle birlikte aşağıda.
I'm a little bit worried that there's a problem with the funding. - Is everything okay? - No, no.
Yalnız nakit sorunumuz var biraz Herşey yolunda mı?
Is there a problem with that?
- Bir sorun mu var?
I know that you're worried about Carl. But if there is a problem with his heart, - Dr. Bennett will find it.
Lucia, Carl için endişelendiğini biliyorum ama kalbinde bir sorun varsa, Dr. Bennett bulacaktır.
- Well, see the problem with that is there's a superhero union called coon and friends.
Yalnız şöyle bir sorun var, Rakun ve Arkadaşları denen bir süper kahraman birliği var.
If there's one thing I've learned from satisfying the escapist fantasies of men, it's that sometimes the best way to deal with a problem is not to deal with it.
Hayalperest müşterilerimin fantezilerinden öğrendiğim bir şey varsa,..... o da, bazen bir sorunla başa çıkmanın en iyi yolunun, sorunu yok saymak olduğudur.
The big problem with Alzheimer's is that you feel reasonably OK up to a certain point, and then there's a tipping point.
Alzheimer ile ilgili en büyük sorun, genellikle kendinizi normal hissetmeniz, ta ki bir yere kadar. Bir süre sonra işler bir anda değişiveriyor.
Now, I will admit the one problem with NASCAR races is that they're over 500 laps long, so at this point there is only one thing we can do... ♪ We're gonna need a montage Montage
Kabul ediyorum, Nascar yarışlarının tek problemi 500 turun üzerinde olmaları yani bu noktada yapılabilecek tek bir şey var.
Is there a fucking problem with that?
- Evet, sana giren çıkan mı var?
There was a presentation today and he revealed that the name of the car is Howard, and I had a big problem with that. Yeah.
Evet.
There was a presentation today and he revealed that the name of the car is Howard, and I had a big problem with that.
Ben de bunu sorun yaptım.
A 14-to-1 ratio of negative stories and your takeaway is that there's a problem with the storyteller.
Olumsuz haberlerin oranı 14'e 1 ama sen haberi yapanda bir problem olduğunu düşünüyorsun.
The only problem is, there's not a lot of positive words that rhyme with "jammer."
Tek sorun, "jammer"'la kafiyeli fazla güzel kelime yok.
Is there going to be a problem with that?
Bu bir sorun yaratacak mı?
Trust me, there is no problem that can't be solved with a bit of ice cream.
Bana bırak. Birkaç top dondurmanın çözemeyeceği hiçbir problem yoktur.
The problem is that there is now a person I care... and you have an appointment with the Department of Justice.
Ama sorun olduğunu ben şimdi birisi - ve Adalet Bakanı ile bir randevum var.
There is a fundamental problem that we're going to have to deal with in terms of a Mars mission that was never the case with the Apollo program, and that is the human body and how do we protect it for long,
Apollo programı ile asla karşılaşılamayan bir Mars görevi açısından uğraşmak zorunda kalacağımız temel bir problem var.
Although there definitely is a problem with the way they accumulated their wealth, and yet they are beyond the perimeters of the law. To those people who fall into that blind spot, we take appropriate actions.
Mal varlıklarını edinme şekilleri tamamen sorunlu ve yasadışı olmasına rağmen biz bu batağa saplanan insanların varlıklarına uygun bir şekilde el koyuyoruz.
Is there a problem with the settlement? I gave Oliver my word that I'd tell you the truth, so...
Ne oluyor?