English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / Isn't it always

Isn't it always traducir turco

530 traducción paralela
Isn't it wonderful how the parrots always talk to your Grandma?
Papağanların, büyük annenle muhabbetleri ne güzel, değil mi?
isn't it marvelous to think that after tonight we should always be together?
Bu geceden sonra hep birlikte olacağımızı düşünmek harika değil mi? Evet.
That's what always happens, isn't it?
Hep öyle olmaz mı?
- That's always flattering, isn't it?
- İnsanın koltukları kabarıyor, değil mi?
A bit jerky, isn't it? Ethne, I shall love you always.
Seni daima seveceğim, Ethne.
It's always that way, isn't it?
Hep böyle değil mi?
Yeah, that's always such a bother, isn't it?
Hep böyle bir sorun çıkar, değil mi?
Isn't it strange you always seem to fight with the underdog?
Her zaman, zayıfın yanında görünmen tuhaf değil mi?
- It isn't gonna be for always.
- Her zaman böyle olacak değil ya.
This is our apartment by the river you've always wanted, isn't it?
Bu her zaman istediğin nehir kıyısındaki evimiz, değil mi?
- It's always you and Mother, isn't it?
- Her zaman sen ve sen!
It's always somebody else, isn't it?
Hep başkasıdır, değil mi?
Isn't it always tough at the start, Phil?
İçine doğacak olan sensin, öyle değil mi?
Isn't it a pity the wrong people always have money?
Paranın hep yanlış insanlarda olması ne kötü değil mi?
It isn't always plain sailing.
Her zaman plan işlemez.
It isn't always easy to find out if they're rich or married.
Zengin veya paralı olduklarını bulmak kolay değil.
It's always too late, isn't it?
Hayır, değildir.
It's always the quiet ones, isn't it?
Zaten hep sessizlerden çıkar böyle şeyler, değil mi?
Isn't it always quiet before an earthquake?
Depremden önceki sessizlik mi yoksa?
- It's always the same, isn't it?
- Hep aynı şeyler olmuyor mu?
It isn't as if the pain was always in the same place.
Ağrı her zaman aynı yerde değildi.
Isn't it the scientist who always calls what he can't explain otherwise... by the word "coincidence"?
Bilim adamı açıklayamadığı şeyi her zaman "tesadüf" sözüyle adlandırmaz mı?
This is what you have always wanted, isn't it?
Sizin hep istediğiniz buydu, değil mi?
It isn't everybody who understands that even for the actor, the show cannot always go on.
Aktör için bile gösterinin hep süremeyeceği herkesin anlayacağı, bir şey değil.
But the truth is always there in the morning, isn't it?
Ama sabah olunca gerçekle baş başa kalıyorsun, değil mi?
"Always get a kickback." That's your policy, isn't it?
"Her zaman bir komisyon olmalı." Bu senin politikan değil mi?
YOU CAN ALWAYS GET YOURSELF ANOTHER BEER. IMPORTED, ISN'T IT?
Ama başka bir birayı ne zaman olsa alabilirsiniz.
I don't know if I can explain it but I always feel that there isn't anyone in the world but me.
Bunu açıklayabilir miyim bilmiyorum, ama dünyada benden başkası yokmuş gibi geliyor hep.
Yes, but what we do with it isn't always great.
Evet, ama hayatımızda hep güzel şeyler yapmayız.
It isn't always you.
Her zaman siz olmazsınız.
Isn't it enough that you've always treated me like a squaw without subjecting dear, sweet Becky to this crude, vulgar...
Bana sanki Kızılderili karınmışım gibi davrandığın yetmiyor gibi birde bu aşağılık kaba adamın Biricik Becky'e böyle- -
I can't explain that kind of thing... but a woman always knows when it's good and when it isn't.
Böyle bir şeyi açıklayamam. Ama kadınlar ne zaman iyi ne zaman değil bilirler.
Always nice to get home, isn't it?
Evin gibisi yoktur, değil mi?
Listen, Piti Batchi... it isn't always good to know everything.
Baksana, Piti Batchi. Her zaman her şeyi bilmek iyi değildir.
Life always flies back to life if it isn't penned up.
Yaşam formları hapsedilmediği sürece daima yaşamın güçlerine katılır.
Money's always a problem, isn't it?
Para her zaman sorun oluyor değil mi?
That's what you always wanted, isn't it?
Zaten her zaman bunu istemiyor muydun?
That's always the way, isn't it?
Her zaman böyledir, değil mi?
What isn't? Well, I know it's easy enough to figure out about a patient or a guy like me that's always hanging around all the time, but what about a stranger?
Bir hastayı ya da ortalıkta dolaşan benim gibi birini çözümlemenin kolay olduğunu biliyorum fakat bir yabancı olsaydı nasıl olurdu?
- It's always a question of money with you, isn't it, gringo?
Her zaman sorunun para değil mi, Gringo?
I do? Oh, it's always so foolish to ask in cases like that, isn't it?
Pek aptalca bir soru, değil mi?
It's always too noisy, isn't it?
Hep çok gürültülü değil mi?
Funny, isn't it, how naughty dentists always make that one fatal mistake?
Komik, değil mi, yaramaz dişçilerin o ölümcül hatayı hep yapması?
And if it isn't, we can always call Washington and you tell them your stoty and we'll tell them ours. lt's as simple as that.
Değilse, Washington'u arayıp hikayeyi, sen kendi açından, biz de kendi açımızdan anlatırız. Bu kadar basit.
And if it isn't, there's always some sell-out who calls it...
Ve olmadıklarında da, onları arayıp çağıracak zavallılar bulunur
Isn't it always like that?
Hep öyle değil midir?
It's always Halloween, isn't it?
Her zaman Cadılar Bayramı'dır, değil mi?
It isn't always being fast or even accurate that counts.
Bunun hızlı olmakla ya da doğru nişan almakla alakası yok.
It's always you, isn't it?
Hep kendini düşünüyorsun değil mi?
No matter who I'm eating with or walking with there's always this pain because it isn't him.
Kiminle yürüsem ya da yemek yesem... yanımda o olmadığı için içimde hep bir acı var.
It isn't often you can call someone a sure thing in the entertainment business. After all, the verdict is always in your hands, isn't it?
Eğlence dünyasında herhangi birşeye genellikle kesin bir isim vermezsiniz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]