Isn't that funny traducir turco
387 traducción paralela
It isn't as funny as all that.
Hiç de komik değil.
Isn't that funny?
Komik, değil mi?
Cheetah, that isn't funny.
Çita, hiç komik değil.
Isn't that funny?
Ne kadar komik, değil mi?
Isn't that funny, I knew you were going to ask me that.
Ne garip, değil mi? Bunu soracağını biliyordum.
Isn't that funny?
Garip, değil mi?
Oh. That's funny, isn't it?
Tuhaf, değil mi?
Isn't that exquisitely funny, Mr. Darcy? Exquisitely!
Fazlasıyla komik değil mi, Bay Darcy?
- Isn't that funny?
- Tuhaf değil mi?
Isn't that funny?
Çok tuhaf değil mi?
Come and look at my things. Isn't that funny?
Eşyalarıma göz gezdirin.
That's funny, isn't it?
Ne saçma değil mi?
That isn't funny. It's logical.
Hiç komik değil ama mantıklı.
- That's funny, isn't it?
- Çok komik, öyle değil mi?
That's funny, isn't it, because I can't walk at all.
Tuhaf değil mi? Çünkü hiç yürüyemiyorum.
Isn't that funny?
Komik değil mi?
- Funny, isn't it? - You could say that.
- Öyle de denebilir.
Why do you keep saying that when it isn't funny at all?
Komik değilken neden şunu söyleyip duruyorsun?
That isn't funny, Henri.
Hiç komik değilsin Henri.
That is funny, isn't it?
Ne garip, değil mi?
- That isn't funny.
- Hiç komik değil.
Well, isn't that funny?
Şey, garip değil mi?
That isn't very funny.
Çok komik.
- That isn't funny, Frederick.
- Çok komiksin Frederick.
- Isn't that funny?
- Komik, değil mi?
- Isn't that funny.
- Çok garip.
- Yes, that's real funny, isn't it?
- Çok komik değil mi?
That's pretty funny, isn't it?
Oldukça tuhaf değil mi?
Isn't that funny?
Ne tuhaf değil mi?
- That isn't funny.
- Bu garip değil.
Oh, it isn't a matter of trying my dear if I say, and don't make that funny noise.
Oh, bunun denemekle alakası yok canım eğer ben söylüyorsam, ve şu komik sesi yapma.
- Isn't that funny, Mama?
- Komik değil mi, anne?
That is pretty funny, isn't it, huh? Yes, senor.
- Bu bayağı komik, öyle değil mi?
Yeah, but that isn't an American magazine and it just seemed funny to me.
Evet, ama bu bir Amerikan dergisi değil ve bana tuhaf geldi.
Isn't that funny?
Çok garip.
Isn't that funny the way those things happen?
Bu şeylerin oluş biçimi garip değil mi?
Now, isn't that funny?
Komik değil mi?
That's funny, isn't it, Oscar?
Komik değil mi, Oscar?
Isn't that funny?
Komik değil mi? Güldürmüyor mu sizi?
Funny, isn't it, how naughty dentists always make that one fatal mistake?
Komik, değil mi, yaramaz dişçilerin o ölümcül hatayı hep yapması?
Isn't that a funny coincidence?
Ne tesadüf değil mi?
Isn't that funny?
Tuhaf değil mi?
I was calling you from that phone booth over there, and he was telling me you'd left, and I was staring right at your car. Isn't that funny?
Seni şu telefon kulübesinden aradım, adam bana çıktığını söyledi... oysa araban karşımda duruyordu.
Isn't that funny?
- Komik, değil mi?
Boy, that's funny, isn't it?
Vay, garip, değil mi?
Now, I couldn't help noticing that a man with such an impressive library, isn't it funny what he did to that book?
Şimdi, istemeden gördüm ki, bu denli etkileyici bir kütüphanesi olan biri, o kitaba yaptığı şey garip değil mi?
Isn't that funny?
Çok sevimli, değil mi?
It isn't that funny.
O kadar da komik değil.
Isn't that funny, sir.
Tuhaf değil mi?
That isn't funny.
- Hiçte komik değil?
Isn't that funny.
Garip değil mi?
isn't that the point 36
isn't that enough 159
isn't that what you wanted 60
isn't that crazy 40
isn't that right 1289
isn't that beautiful 37
isn't that nice 131
isn't that something 73
isn't that great 227
isn't that cute 44
isn't that enough 159
isn't that what you wanted 60
isn't that crazy 40
isn't that right 1289
isn't that beautiful 37
isn't that nice 131
isn't that something 73
isn't that great 227
isn't that cute 44