Isn't that what you wanted traducir turco
213 traducción paralela
Isn't that what you wanted?
İstediğin bu değil mi?
Well, that's what you wanted, isn't it? Sure.
Senin istediğin de buydu, değil mi?
- Isn't that what you wanted?
İstediğin bu değil miydi?
- Isn't that what you wanted?
- Senin istediğin de bu değil mi?
It means exile, I'm afraid but that's what you wanted, isn't it?
Korkarım ki bu sürgün demek ama istediğin bu değil mi? - Evet.
Isn't that what you wanted?
İstediğin bu değilmi?
Now isn't that just what you wanted?
Bu, tam da istediğin şey değil miydi?
THAT'S WHAT YOU WANTED, TO STAY, ISN'T IT? YOU--YOU DIDN'T TELL THEM EVERYTHING.
Onlara her şeyi söylemedin.
A romance - isn't that what you wanted?
Aşk macerası, senin de istediğin bu değil mi?
That's what you wanted, isn't it?
Senin de istediğin bu değil miydi?
We're practically in a foxhole right now. - That's what you wanted, isn't it?
Hemen hemen.
You ever get the feeling that you're tired of what you're doing, that it isn't all you really wanted?
Sen de, yaptığın işten bıktığın ve ve gerçekten istediğinin bu olmadığı hissine kapılıyormusun?
Isn't that what you wanted?
İstediğin bu değil miydi?
Isn't that what you wanted?
İstediğin şey bu değil mi?
I guess that's what you wanted, isn't it?
Sanırım istediğin de buydu, değil mi?
That's what you wanted, isn't it?
İstediğin bu değil miydi?
Well, that isn't what I wanted to hear you say.
Şey, senden duymak istediğim böyle bir şey değildi.
That's what you always wanted, isn't it?
Zaten her zaman bunu istemiyor muydun?
- Isn't that what you wanted?
- İstediğin bu değil miydi?
"But who isn't?" Was that what you wanted to say?
"Ama kim değil ki?" Bunu mu diyecektin?
Isn't that what you've always wanted?
Hep istediğin şey bu değil miydi zaten?
Well, isn't that what you wanted?
Peki, istediğin bu değil miydi?
That's what you wanted, isn't it?
İstediğin buydu, değil mi?
That's what you wanted, isn't it?
İstediğin bu değil mi?
Isn't that what you wanted?
İstediğin de bu değil mi?
What I wanted to tell you was that your room here isn't free yet.
Aslında söylemek istediğim, senin odan henüz müsait değil.
That's what you wanted, isn't it?
İstediğin buydu zaten, değil mi?
- That's what you wanted, isn't it?
- İstediğin bu değil miydi?
Isn't that what you've always wanted for me?
Benim için hep istediğin şey bu değil miydi?
That's what you wanted to hear, isn't it?
Duymak istediğin bu, değil mi?
Isn't that what you wanted to give Flip?
Flip'e yapmak istediğin şey bu değil miydi?
- Well, that's what you wanted, isn't it?
- Şey, istediğin buydu, değil mi? Oyuncu olmak?
I asked you to go get me a packet of Sweet'N Low, that isn't what I asked for, that isn't what I wanted, that isn't what I needed, and that shit isn't gonna work around here.
Senden bana gidip şekerli tatlandırıcılı almanı istedim. Sense bana muadilini getirdin. Söylediğim bu değildi.
After all, that's what you wanted, isn't it?
Saygı. Sonuçta istediğin buydu, değil mi?
- Isn't that what you wanted?
- Yapmak istediğin bu değil miydi?
- Isn't that what you wanted?
- Sen de istemiyor muydun?
That's what you've wanted from the beginning, isn't it?
En başından beri istediğin buydu, değil mi?
Isn't that what you wanted?
İstediğim bu değil miydi?
You wanted me to pick sides, isn't that what you said?
Benden taraf seçmemi istemiştin. İstediğin bu değil miydi?
But isn't that what you wanted?
- Zaten istemiyor muydun?
- - isn't that what you wanted?
İstediğin bu değil miydi?
Ah well, isn't that what you wanted - the house, the kids?
İstediğin bunlar değil miydi? Bir ev, çocuklar...
That's what you wanted, isn't it?
Senin istediğin şey buydu, değil mi?
That's what you wanted to know, isn't it?
Bilmek istediğin de buydu, değil mi?
Isn't that what you wanted, my trust? - I'm not gonna ask that.
- Bunu istemeyeceğim.
Obviously, I've learned so much from you this semester, and... I just wanted to make sure that what happened... isn't going to affect our teacher / student relationship.
Bu dönem sizden çok şey öğrendiğim ortada ve olanların öğretmen / öğrenci ilişkimizi etkilemeyeceğine emin olmak istemiştim.
Isn't that what you wanted, Agent Doggett?
İstediğinde bu değil miydi Ajan Doggett?
Isn't that what you wanted?
İstediğiniz bu değil miydi?
We're no longer going out, isn't that what you wanted?
Artık çıkmıyoruz. Senin de istediğin bu değil miydi?
Isn't that what you've wanted all along anyway?
Başından beri istediğin bu değil miydi?
Isn't that what you wanted?
Bu senin istediğin değil mi?