Ist traducir turco
732 traducción paralela
Where Ist? Rumors Abound It's Being Auctioned On The Internet Where Bids Are As High As $ 600,000...
Söylentilere göre İnternet'ten açık artırmayla satılıyormuş ve teklifler 600.000 dolara kadar...
- Hier? - Ja, ist ein Herr.
- Evet, buradaydı.
Can none of my citizens follow the example of their governor... who endures the utmost agony without a murmur?
Istırapların en acısını çekerken söylenmeyen valilerini örnek alabilecek bir yurttaşım var mıdır ki?
" From my books surcease of sorrow
Istırabın bitişini
Agony.
Istırap.
Das ist grobartig.
Bu çok iyi.
Das ist ja eine schone Uberraschung, Herr Candy.
Bu ne güzel sürpriz, Bay Candy.
Das ist viel zu wichtig. - Don't interrupt Edith.
Edith'in işini bölmeyin.
Das ist das Wort, das ich nicht finden kann.
- Nişanlı! Aklıma gelmeyen sözcük buydu.
Ist das grossmama?
Evet, ben sizin anneannenizim.
- Say, was ist your name?
- Söylesene, adın ne olmak?
Suffering.
Istırap.
And what goes with suffering?
Istıraba ne refakat eder?
Im Lager von Vanves ist es das Schlachthaus "Vaugiraud".
Porte de Vanves'de Vaugiraud mezbahası bulunur.
No misery, either
Istırap çekmek de yok.
Nur nachsehen, das ist alles.
Nur nachsehen, das ist alles. Mach dir keine Sorgen, da ist kein Schnaps mehr übrig.
But we only know of one way to reduce the agony... operate quickly.
Istırabı dindirmenin tek bir yolunu biliyoruz... hızlı olmak.
- Was ist "ooze"?
- Sızmak nedir?
- Show him "was ist ooze".
- Sızmak nasıl oluyor göster ona.
- I show you "was ist ooze".
- Sana sızmak nasıl olur göstereceğim.
"Das ist ooze."
Sızmak bu.
If a day begins well, it will end in woe
bir gün, eğer mutlu başlarsa Istırapla sona erer
OH, JUST A LAWYER WRAPPED INTO A M IST.
Beni koltuğuma çiviledin.
DON'T ASK ME, SAM. YOU'RE THE CH EM IST.
12 kısacık yılda yaşlı bir adama dönüştüm.
THEN ONE DAY I MET AN ALCH EM IST.
Vaizlere, filozoflara danıştım.
THE ALCH EM IST HAD DISAPPEARED.
Haftalarca komada yattım. Kendime geldiğimde...
Das ist wunderbar.
Çok güzel olur.
Was ist in dem Paket? Was tickt denn da?
- Tik tak sesleri geliyor.
Das ist Kuckucksuhr.
O bir guguklu saat.
Ich dachte, es ist eine Kuckucksuhr.
Bundan haberim yoktu. Sadece guguklu saat sandım.
- Das ist Wahnsinn.
Ama bu saçmalık.
Was ist cooking?
Nasıl gidiyor? Ne pişiyor?
Das ist definitely nicht normal.
Bu kesinlikle normal değil.
Hier ist sein Geständnis.
İşte aldığımız itirafname.
Er ist ein amerikanischer Spion.
Bir Amerikan casusuymuş.
- End your suffering, little man.
Istırabını bitir ufaklık.
I was suffering
Istırap çektim.
Was ist das?
- Ne demek bu?
Hier ist meine Wäscheliste.
Hier ist meine Wäscheliste.
Sie Faulpelz Sie! Wissen Sie, wie spät es ist?
Seni tembel, işe yaramaz adam.
- Er will wissen, wo die Kirche ist.
- Kiliseyi hala göremedi.
Das ist Schmidt. Schmidt, Father Murphy.
Schmidt, peder Murphy.
Was ist los mit dem?
Sen devam et.
Was ist?
Ne oldu?
Es ist ja ganz egal, was Sie sagen.
Söylediklerinize uymuyorsunuz.
Es ist kein Platz für den Beichtstuhl und das Weihwasser vorgesehen.
Günah çıkartma bölümü ve Kutsal Su için yer kalmayacak.
Das ist nicht richtig.
Bu yaptığınız yanlış.
I understand your anguish...
Istırabınızı anlıyorum...
Suffering is incomprehensible, so it needs no explanation.
Istırap akıl almaz bir şey, izaha gerek duymuyor.
Wo ist Edith? Packing.
- Edith nerede?
- Das ist gut?
İyi mi?