English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / It's a date

It's a date traducir turco

1,808 traducción paralela
Yeah, it's a date.
- Evet, randevu.
It's a pretty cheap date, Alex.
Oldukça uğraşsız bir çıkma oldu Alex.
You know, I figured it was just a pity date, but the way she looks at him...
Gençler şişeyi silmezlerdi. Burada yanlış bir şeyler var.
You know, I know it's just a date to you, or that, you know, 9 / 11 is the title of your new project. But you know, for a guy like me... you know, it's a monster.
Bunun senin için alelade bir görüşme olduğunu ve projenin isminin 11 Eylül olduğunu biliyorum ama benim gibi bir adam için bu bir canavar.
You... Ok, it hasn't quite been 7 minutes, but I got a lunch date, and, uh, my hand's startin'to cramp up.
Ayak oyunları özensiz ve bu şekilde yumruk atmaya devam ederse çok sağlam marizlenir.
And it's not like a date or anything,
Yani bu bir randevu gibi bir şey değil.
So, you gonna look at it or ask it out on a date?
Bakacak mısın yoksa çıkma mı teklif edeceksin?
It's a man-date.
Teklif bu.
It's a man-date.
Erkek erkeğe.
- The big deal is that we were supposed to have a date night and you took me to this concert, which is cool but then we get there and it's like I don't even exist.
- Sorun şu ki beraber bir gece geçirecektik ve beni konsere götürdün, ki sorun değil ama oradayken yokmuşum gibi davrandın.
- We should talk about the main table because if Hailey doesn't find a date before the wedding which, let's be honest, it seems pretty likely that she won't...
- Ana masa hakkında konuşmalıyız çünkü eğer Hailey düğünden önce erkek arkadaş bulamazsa ki duruma bakılırsa bulamayacak...
- No. I mean, it's not a date.
Randevu olarak düşünme.
It's a date.
Bu bir randevu.
No, it's not a fucking date.
Hayır, randevu falan değil.
It's not weird, it's just that I'm thinking about going on a date.
Tuhaf değil, ama biriyle çıkmayı düşünüyordum.
It's more of a do-over date anyway.
Bu daha çok telafi randevusu gibi bir şey olacak.
I don't want to get worked up over it, let some gut-wrenching, potentially job-threatening embarrassment ruin a good date.
Unut gitsin. Bu konuyu daha fazla konuşmak ve bazı can sıkıcı, işimi riske atan olayların güzel bir buluşmayı mahvetmesini istemiyorum.
It's a date.
Bir randevumuz var.
I think it's absolutely disgusting to give a blow job, on your first date?
Bence oral seks yapmak çok iğrenç birşey hem de daha ilk randevunda.
It preceded in each case the projection of a film considered the most strange of its kind to date.
Yapıldığı her defasında söz konusu film türünün en sıradışı örneği olarak kabul edilmiştir.
Okay, it's a date.
Tamam. Çıkıyoruz.
It's a Valentine's date-li-doo!
Bu bir sevgililer günü buluşması.
My mother told me she and my dad went to see it together. And if that's the stuff she remembers maybe that's how I should remember him, too... on a date with my mom instead of walking out the door.
Annem babamla beraber izlemeye gittiklerini söyledi ve eğer onun hatırladığı şey buysa, belki de ben de onu böyle hatırlamalıyım.
Well, all I'm saying is it's the first date, so just keep a respectful distance.
Tek söylediğim ilk randevunuz olacağı ve biraz mesafeli olman gerektiği. Doğru.
What i'm trying to say is that... It's been a while since i've been out on... A date.
Demek istediğim biriyle dışarı çıkmayalı epey oldu.
- Uh-huh. - It's a date.
Çıkıyoruz yani.
It's a date.
Sözleştik.
It's not a date. It's just, you know...
- Sözleşmedik.Sadece plan yaptık- -
It's a date.
Kesinlikle.
It's a date, Dad.
Randevu gibi, baba.
Then it's a date.
Öyleyse randevulaştık.
I'll admit a lot of history might be inaccurate, But today's date... it's been known for over 1,000 years.
Tarihin bazen yanılabileceğini kabul ediyorum ama bu tarih 1000 yıldır biliniyor.
I told you, it's not a date.
Söylediğim gibi bu bir randevu değil.
It's definitely a date.
Bu kesinlikle bir randevu.
It's a date.
Çıkıyoruz!
It's been so long since i've had a play date.
Bir oyun gününe çıkmayalı o kadar uzun zaman oldu ki?
We pretend we're planning a wedding, but then as the date approaches, we get overwhelmed with the details and have to elope. It's perfect.
Düğünümüzü planlıyormuş gibi yaparız ama sonra düğün yaklaşırken ayrıntılardan boğulmuş gibi yapıp kurtulabiliriz.
- It's not like a date.
- Bu bir randevu değil ki.
It's Friday night, and I don't have a date.
Bonny doğuruyor!
No, It's not a date.
Hayır bu çıkma filan değil.
Let's say you and Mike went on a date and we decided not to Film you and you guys had an amazing night and it was the first time you ever told each other you loved each other
Diyelim Mike ve sen buluştunuz, ve sizi çekmemeye karar verdik. Sizde muhteşem bir gece geçirdiniz. Ve ilk defa birbirinize aşık olduğunuzu söylediniz.
I think it's confusing to Maya, meeting a woman that you've just started to date. - What?
Sanırım, yeni çıkmaya başladığın kadınla buluşması Maya'ya kafa karıştırıcı geliyor.
My dad, nervous for a date? It's not a date.
Benim babam, bir randevu için gergin, öyle mi?
I guess it's a date.
Bir randevu oldu.
Such a Perfect Day Original Air Date on February 18, 2009 # it's clearer inside of me # # who I will always be # # open me up to my heart #
Being Erica 1x07 Such A Perfect Day 18 Şubat 2009 * * * * * hllgnn * * * * *..................................................................................................................................................................
After discussing with Jaekyung's parents, we thought it'd be a good idea to push up the wedding date.
Jaekyung'nun ailesi ile konuştuktan sonra evlilik tarihini öne almanın iyi olacağını düşündük.
It's a bit out of date, but the addre's's i's'still good.
Biraz modası geçmiş ama adres hala iyi.
It's not a date, Bolly.
Bu bir buluşma değil, Bolly.
It's a date.
- Söz mü?
Date night. It's a good book.
Buluşma, güzel bir kitap.
Then it's a date.
O halde çıkıyoruz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]