English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / It's about fucking time

It's about fucking time traducir turco

71 traducción paralela
It's about time they put you in a fucking musuem.
Seni bir müzeye koymalarının tam vakti şimdi.
It's about fucking time!
- Geç kaldın!
It's about fucking time.
Tam zamanında.
It's about fucking time.
Zamanı gelmişti.
- It`s about fucking time.
- Tam da zamanıydı.
It's about fucking time!
Nerede kaldınız?
It's about fucking time.
Vakti gelmişti!
- Well it's about fucking time.
- Tam zamanında geldin lan.
It's about fucking time!
Komün'ün ve 11.
IT'S ABOUT FUCKING TIME.
Berbat bi zamanlama. bi saat önce sipariş vermiştim.
It's about time, you fucking moron.
Nihayet geldin geri zekalı herif.
- It's about fucking time.
- Zamanı gelmişti.
It's about fucking time.
- Sağ ol, doktor. - Evet, koca oğlan. Senin sıran.
- It's about fucking time.
Tam zamanında geldin.
It's about fucking time!
Zamanı gelmişti.
It's about fucking time.
Hele şükür arayabildin!
Maybe it's about fucking time I visit yours.
Belki seni ziyaret etmemin zamanı gelmiştir.
It's about fucking time, Larry.
Larry berbat bir zamanlaman var.
It's about fucking time!
Haydi yapalım şunu.
It's about fucking time.
Zamanı geldi.
It's about fucking time.
Vakti gelmişti zaten.
Well, it's about time he realised that winning the championship Well, it's about time he realised that winning the championship is more important than who you're fucking. is more important than who you're fucking.
Şampiyonayı kazanmanın kimi becerdiğinden daha önemli olduğunu anlamalarının zamanı gelmişti.
It's about fucking time.
Neden bu kadar geç kaldınız?
Jesus fucking Christ, it's about time.
Aman Allahım, tam zamanında.
And I know you ain't being 100 % with me right now, and it's really fucking pissing me off that you're lying, so you better interrupt me at any time,'cause I'm about to lose...
Şu anda bana karşı dürüst davranmadığından eminim ve yalan söylüyor olman beni sinirden deliye döndürüyor. Bu döngüye bir son versen iyi edersin çünkü her an...
- It's about fucking time.
Zamanı gelmişti.
Jesus fucking Christ, it's about time!
Lanet olsun. Zamanı çoktan gelmişti.
It's about fucking time.
Tam zamanında!
It's about time you fucking learn how things operate around here.
Burada işlerin nasıl yürüdüğünü öğrenmenin vakti geldi.
Well, it's about bloody fucking time, isn't it?
Zamanı çoktan gelmişti, değil mi?
Well, it's about fucking time.
Hah, tam zamanıydı.
- It's about fucking time, Sam.
- Nihayet, Sam.
You know, it's about time one of your fucking plans...
Nihayet senin lanet planlarından biri...
It's about fucking time someone noticed.
Birisinin farketmesi an meselesiydi.
Well, it's about fucking time.
Tam zamaninda anasini satayim!
Ladies and gentlemen, this is your captain speaking. It's about fucking time.
Bayanlar Baylar kaptan pilotunuz konuşuyor.
- It's about fucking time!
- Kahrolası zamanı da gelmişti!
Well, it's about fucking time.
Tam zamanında anasını satayım!
Bless Jehovah, it's about fucking time.
Şükret, çünkü şimdi zamanı.
It's about fucking time, Roldy.
Tam zamanında, Roldy.
All this time, Edwards, I've been fucking worried about Carter, when it's my own boss sending hitmen after me.
Onca zamandır, Edwards, amına koduğumun Carter'ı zannettim. Ama tetikçiyi kendi amirim göndermiş.
It's about fucking time, too.
Zamanı da geldi artık.
Well, it's about fucking time.
Sonunda gelebildiniz.
For the last goddamn time, what is so complicated about having the shirt back, 2200 hours last night, this hanger should have had a fucking shirt on it.
Dün gece 10 da gelecektin gömleği getirecektin, buna asılmış olacakti
I don't even know what you guys are fighting about any more, but every time it's like fucking World War III.
Artık neden kavga ettiğinizi bile bilmiyorum ama her seferinde 3. Dünya Savaşı gibi oluyor.
It's about fucking time.
Nihayet gelebildin.
It's about fucking time.
Lanet olası zamanlama.
So if they send you back to England, I think it would be about fucking time.
Seni sınır dışı ederlerse belkide geri dönmenin vakti gelmiştir.
It's about fucking time.
Kalkma zamanı gelmişti.
It's about fucking time.
Ne lanet bir zamanlama.
I think it's about fucking time
Kendim için bir şeyler yapmamın sırası geldi de geçiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]