It's all i got traducir turco
1,414 traducción paralela
All right, look I saw bruises on Kevin. I figure this guy's doing something to my kid and I wasn't about to let it happen anymore. Stay away from Kevin, you got it?
Pekala bak Kevin'in üzerinde çürükler gördüm.
IT'S NOT MUCH, BUT IT'S ALL I'VE GOT.
Fazla değil ama elimizde başka yok.
I thought he was the one, you know, but all I got was a couple of dates, some hot sex, and a'I'm not ready for a relationship right now, It's not you, it's me,'
Aradığımın o olduğunu sanıyordum. Ama tüm elde ettiğim birkaç randevu ve... ateşli sevişmeler, "Şu anda bir ilişkiye hazır değilim, sorun sen değilsin, benim."
It's all right, I got you.
Sakin ol. Tuttum seni.
I give it my all, but my sister Anita's really the one who's got the pipes.
Elimden geleni yaptım ama asıl yetenekli olan kız kardeşim Anita.
I can see he's got it. So can all of the other lads.
Diğer çocuklar gibi onun da başarabileceğini gördüm.
It's been a hell of a 48 hours and I guess it all got a little on the top of me.
Bu da üstüne tuz biber ekti sanırım.
All right, now that you've got a swinging pad, it's time to bring Fran back here and, um, you know.
Göz kamaştırıcı bir dairen olduğuna göre, şimdi Fran'i buraya getirme zamanı ve bilirsin işte.
You're the adult here. I was counting on you to know the mechanics, because - Well, let's face it, as a baby all I've got to go on is beer commercial innuendo and that myth about where babies come from.
Mekanik konusunda sana güveniyordum, bir bebek olarak tek bildiğim bebeklerin nereden geldiği hakkındaki efsane.
It's Yuri. I Sorry to call you on this number. But I've got Interpol's all over my ass.
Bu numaradan aradığım için özür dilerim, ama İnterpol yeniden peşime düştü.
And that's all I got to say about it.
Ve bununla ilgili bütün söyleyeceklerim bunlar.
I can still see Stanley in you, but it's like you put yourself through a strainer and got rid of all the boy pulp.
Sende hala Stanley'i görebiliyorum, ama sanki kendini bir süzgeçe koymuşsun ve oğlan özünden kurtulmuşsun.
It's all I've got!
O benim tek sahip olduğum şey.
And all I've got to show for it is a boring diploma.
sahip olduğum şey göstermelik sıkıcı bir diploma.
This is all I got So I keeps it hot
Tek şey bu elimdeki, sıkı tutarım işi
I know, it's got drug robbery written all over it.
Bu olay "uyuşturucu cinayetiyim" diye bağırıyor zaten.
It might work, I've got it all, we can do it in a couple of hours.
Yapabiliriz, bana her şeyi açıkladı. Belki 1-2 saat içinde yapmış oluruz.
I got it all wrong, then.
- İnan hiçbir şey anlamış değilim.
I mean, if you grew up around people... that got a kick out of hurting'people... or got a kick out of robbing'people... and that's all around you 24 / 7 all day... that means eventually... you gonna start catching a feel for it.
Demek istediğim, insanlara zarar veren, insanları soyanlarla birlikte büyürseniz, ki bu insanlar 7 gün 24 saat buralardadır, ister istemez onlar gibi olmaya başlarsınız.
I've got goose bumps all over my body, only it's not goose bumps.
Tüylerim diken diken oluyor, ama bu daha farklı bir şey
God's mysterious ways, and that's all I've got to show for it, a title.
Tanrının gizemli yolları. Konuya dikkat çekmenin yolu bu işte : Bir başlık.
It's all I've got, but it's enough to take you down, Murtaugh.
Seni alaşağı etmeye yeter Murtaugh.
You've got it all wrong, Mrs Oliver, that's why I came up to see you.
Yanlış anladınız, Bayan Oliver. Onun için görmeye geldim sizi.
That's all right, Bill, I've got it.
Önemli değil, Bill, ben hallederim.
They say it's like going to sleep but you're on fire... and you're paralyzed, so you can't scream... I mean, that's all you got sometime, you know?
Uykuya dalıyormuşsun gibi diyorlar, ama ateşler içinde oluyormuşsun... ve paralize durumda, bu yüzden çığlık atamıyormuşsun... yani, bazen elinde bir tek o olur biliyor musun?
It's just that in order to replace them, I got to go to Property, got to locate another gun, fill out all that paperwork, so all I'm saying is,
Onları değiştirmek için, Demirbaş Müdürlüğüne gitmem yeni bir silah belirlemem, ve tüm o belgeleri yeniden doldurmam gerek. Bu yüzden diyeceğim tek şey,
Well, this is a lousy way to say good-bye, but it's all I've got.
Bu veda etmek için berbat bir yol, fakat tek yapabildiğim bu.
All I can say is it involved a threat to national security, and that our agency got involved to protect them. That's it.
Söyleyebileceğim tek şey, bunun ülkenin güvenliğini riske atan bir, problem olduğu ve birliğimizin bununla ilgilendiği.
That's it. That's all I got.
Bu kadar, elimdekilerin hepsi bu.
I'm saying I did 18 months deep cover, and this place, it's got all the makings of a crash pad.
18 ay gizli olarak çalıştığımı ve bu yerin geçici olarak hazırlandığını söylüyorum.
I've got everything organised on there so it's all...
Her şeyi burada düzenledim.
You know, I should just write down all my random thoughts and stuff that happens to me and conversations I have and just add a bunch of he said, she said's, and get it published- - you got a copy on you?
Aklıma gelen her şeyi, başıma gelenleri, sohbetleri yazıp birkaç tane de "Öyle dedi" ekleyip bastırmalıyım. Yanında bir kopyası var mı? - Hayır.
It's all I've got.
Elimde ancak bu kadar var.
It's the first time in my life I got'em all right.
Hayatımda ilk defa hepsini bildim.
It's all right, I got it.
Sorun değil, ben hallederim.
I got it. I'm on it! It's all over the top.
Anladım.Anladım.Tamamen anladım
Once I got obsessed golf, it's all I thought about.
Golfa kafayı takınca başka bir şey düşünemez oldum.
Listen, it's not much but here. It's all I've got.
Peki, dinle... çok yok ama tüm param bu.
Just imagine, me in the pub all day, but no one can say anything, because it's my job, so I've got to be there.
Düşünsene, bütün gün pub'dayım ama kimse bir şey diyemiyor çünkü bu benim işim ve burada olmam gerekiyor.
It's all right. I got it.
Pekala.Ben alıyorum.
It's all I've got.
Elimdeki tek güç bu.
If it's not up to where it's supposed to be... all these privileges you got, like running P.I.... they're gone.
Eğer para olması gerektiği yerde değilse... P.I. yı yönetmek gibi yetkilerin... elinden alınacak.
I mean, look at me, Laura, you know, all the things that I can do at work, in the ring, in the gym, and this tiny white pill, it's got me- -
Baksana halime Luara. İşteki ringteki, salondaki yaptıklarım hap...
Goddamn cabbie. It takes me 25 minutes to get one, and the one I get's got terrorist written all over him, he stinks like camel shit, he's got a turban and this long beard and this smocky thing instead of a shirt.
Bir tane bulmam 25 dakika sürdü ve bulduğum taksici ise her tarafında terorist yazıları olan, deve boku gibi kokan türbanı, uzun sakalı olan ve gömlek yerine önlük giyen birisiydi.
After all... it's not like I've got somewhere to be.
Herşey bir yana... gidebileceğim bir yer yok.
I know that you've all worked really hard to make it this far, so let's get out there and SHOW ME WHAT YOU'VE GOT!
Bu noktaya kadar gelebilmek için gerçekten çok çalıştığınızı biliyorum. Şimdi çıkın ve bana hünerinizi gösterin!
All right, well, it's got to be Amanda back there, so I could talk to her. And uh... I'll get a read on her mental state.
Pekala, şu arkadaki Amanda olmalı gidip konuşayım, ve, uh, psikolojik durumuna bir bakarım.
And so it's gone all night - how jackie met colin firth, how jackie got herself thrown out of st.
Bu böyle tüm gece sürdü. Jackie, Colin Firth'le nasıI tanışmış. Jackie, St. Paul'ün hazırlık sınıfında dekanın arabasını ödünç alarak nasıI okuldan atıImış.
And it's all.... I haven't got any eyebrows, but I think that only gives me a bit more of an edge.
Hepsi bu... benim hiç kaşım yok fakat bunun bana bir farklılık kattığını düşünüyorum.
um... listen, maude, i got to, uh... tender my resignation or whatever, because, uh... it looks like your mother really was kidnapped after all.
Dinle Maude, ben sana istifamı vermek istiyorum çünkü görünüşe bakılırsa annen gerçekten birileri tarafından kaçırılmış.
It's all I got.
Bundan başka bir şeyim yok.
it's all right 8832
it's all in your head 59
it's all good 878
it's all gone 158
it's all my fault 457
it's all over 506
it's all yours 403
it's all bullshit 56
it's all fine 67
it's all lies 56
it's all in your head 59
it's all good 878
it's all gone 158
it's all my fault 457
it's all over 506
it's all yours 403
it's all bullshit 56
it's all fine 67
it's all lies 56