It's all in your head traducir turco
181 traducción paralela
Supposing I consent to all this... and supposing even that Mr. Sande... doesn't one day take it in his head to blackmail you... what if some other party should get up here and stumble over your secret?
Diyelim ki buna razı oldum... ve diyelim ki Bay Sande... günün birinde size şantaj yapmayı kafasına koymayacak... ya başka bir ekip buraya gelip sırrınızı keşfederse?
It's all in your head!
Hepsi kafanın içinde!
It's all in your head.
.. Kafandan uyduruyorsun
It's not in your head at all!
Hiç de aklında değildi!
It has fringe all around the edges and I guess, you could wear it over your head at noon to keep the sun off, or, I suppose in the evening when it's cool you could throw it around your shoulders.
Etrafında püskülleri var ve sanırım gündüz güneşten korunmak için başına takabilirsin veya akşamları omzuna alabilirsin.
It's all- - It's all in your head.
Tüm bunlar - Her şey kafanın içerisinde,
Go in, I'll arrange it, all the way to the end please, watch your head, that's good.
Devam et, ayarlayacağım. Baştan sona doğru lütfen. Başlarınıza dikkat edin, güzel.
It's better if parents don't interfere... with all the things you have in your head.
Eğer aileniz kafanızın içindekilere karışmıyorsa bu oldukça iyidir.
( man # 2 ) You keep your head down because there's too much fire above you and it's that constant wondering, is somebody gonna drop a lucky one in there and you're too far out to swim with all that gear on?
Başınızı aşağıda tutmalısınız çünkü her yerden silâh patlıyor. Aynı zamanda düşünüyorsunuz. Ya birisi sizi, üstünüzdeki tüm teçhizatla bırakıp yüzülemeyecek kadar açıkta bir yere bırakırsa?
It's all in your head and you're getting obsessed...
Her şey psikolojik ve kafana takıyorsun...
You can say anything you want except, "It's all in your head."
"Tamamen psikolojik" dışında ne istersen söyleyebilirsin.
It's all in your head. Not all in my head anymore. See?
Hepsi artık kafamda değil.
It's all in your head.
Hepsi senin kurgun.
No, he gave me one of them damn TV-doctor smiles and said, "Mr. Smith, I believe it's all in your head."
- Vermedi. Televizyondaki kahrolası doktorlar gibi gülümseyip "Bay Smith, bence sorun sizin zihninizde." dedi.
It's all in your head.
Her şey kafanızdadır.
It's all in your head, sonny.
Hepsi senin aklında evlat.
I got it all worked out in my head, but sometimes, if you force it into words prematurely, the wrong words, well, your meaning changes in...
Kafamda her şey çözümlenmiş durumda, ama bazen kafandakini daha zamanı gelmeden kelimelere dökmeye zorlanınca, yanlış kelimeler çıkabilir ve aklındaki anlam...
- It's all in your head.
- O tamamen senin kafanda.
It's all in your head.
Bunları sen kuruyorsun.
- It's all in your head. - No, no.
Bunları uyduruyorsun.
It's all in your head.
Her şey kafanda olup bitiyor.
It's all in your head.
Hepsi senin kafanın içinde.
Your family and friends tell you that you're overreacting... that it's all in your head.
Arkadaşlarınız ve aileniz herşeye aşırı tepki verdiğinizi... ve kafanızda kurduğunuzu söylüyorlar.
You know, your man has the head of a fly and he's chasing his wife all over the place, she's trying to hide the jam so as he won't get stuck in it... – I have to stop you there.
Biliyorsun, senin adamda sinek kafası var... her yerde karısının peşine düşüyor, kadın da... kocası reçel kavanozuna düşmesin diye reçeli saklamaya çalışıyor... - Orada dur bakalım.
It's all in your head.
Bunların hepsi kafanda.
Well, whatever you do, however terrible, however hurtful, it all makes sense, doesn't it, in your head.
Ne yaparsan yap, ne kadar korkunç, ne kadar can sıkıcı. Mantıklı gelmiyor mu sana?
So if you would stuck your head in a bucke of water and didn't bring it out again, then your whole life would flash in front of you, and you whould see where all the knobs and levers were when we first set off, and then if you pulled your head out again just before you died, you could guide us home.
Yani, eğer kafanızı bir su kovasının içine sıkıştırır ve kurtaramazsanız, o zaman, hayatınız film şeridi gibi gözlerinizin önünden geçer, siz de, tüm düğmelerin ve manivelaların, ilk çıkışımızda hangi konumda olduklarını görür, sonra da, ölmeden hemen önce kafanızı çıkartır, bizi evimize götürürsünüz.
It's all in your head, Mr. Tweedy.
Tüm bunlar kafanda, Mr. Tweedy.
It's all in your head.
Hepsi kafanda.
- well i enjoy it.when you're all alone in a shithole like Valincourt, bored shitless, your head full of questions, that kind of stuff helps you answer some ahah... your folks know you prefer guys?
Valincourt gibi boktan bir yerde yapayalnız olursan, sıkıntıdan patlarsan, aklında bin bir soru varsa, böyle şeyler bazı cevapları bulmana yardım ediyor.
It's just all of your doubts are screaming in my head.
Tüm şüpheleriniz kafamda çığlık gibi yankılanıyor.
Listen to me, it's all in your head!
Beni dinle, tüm olup bitenler beyninde!
"It's all in your head, Brody."
"Hepsi kafanda, Brody."
It's all in your head.
Herşey kafanda.
IT'S ALL IN YOUR HEAD.WHAT ABOUTYESTERDAY?
Hayır. - Hepsi senin kafanda. - Dün için ne diyeceksin?
It's all here, in your head.
Her şey burada kafanın içinde.
It's all in your head, son, can't you see it's just some fantasy?
Her şey kafanın içinde bitiyor, Neden bunun bir fantezi olduğunu görmüyorsun.
You do what you gotta do, but if you askin'my advice on how to end it all, put your head in the oven or go the sleeping'pill route.
Yapman gerekeni yapmalısın fakat benim önerimi sorarsan, kafanı fırına koy ya da uyku ilacı al.
I'm just saying you feel threatened by Bart, but it's all in your head.
Demek istediğim Bart tarafından tehdit edil - diğini düşünüyorsun ama böyle bir şey yok.
It's all in your head.
Hepsi senin kafanda.
[Eden] It's all in your head.
[Eden] Bu tamamen kuruntu.
It's phenomenal how you doctors keep all this in your head.
Çok sıra dışı. Siz doktorlar bunu nasıl aklınızda tutuyorsunuz.
No one's after you It's all in your head
Hiç kimse peşinde değil. Hepsi kafanda.
I mean, in your head you're speaking English... but when it comes out, it's all buzzes and clicks.
Kendi kafanda İngilizce konuşuyor olabilirsin ama ağzından çıktığı zaman vızıltıymış gibi duyuluyor.
Yeah, well, meanings what you make it. It's all in your head.
Herşey isteklerine bağlıdır
It's probably all in your head.
Muhtemelen problemi kafanda yaratıyorsundur.
It's all in your head.
Her şey kafanın içinde.
And how are we supposed to know when you know, if it's all happening in your head while you're sleeping?
Peki senin bildiğini biz nasıl bileceğiz eğer hepsi sen uyurken kafanda oluyorsa?
Melman, you know it's all in your head. Hm?
Melman, hepsini kendin uydurduğunu biliyorsun değil mi?
It's all in your head!
Hepsi kafanın içindekiler!
It's all in your head! - What?
Hepsini kafanda kurmuşsun!