It's all the same to me traducir turco
113 traducción paralela
It's all the same to me.
Benim için hepsi aynı.
It's all the same to me.
Hepsi benim için aynı.
Believe it or not, it's all the same to me, my wee man.
İnan ya da inanma beni ilgilendirmez küçük dostum.
It's all the same to me.
Bana göre hepsi aynı.
It's all the same to me.
Hepsi aynı işi yapmıyor mu?
If you want to go back it's all the same to me. it's your own bloody level.
Eğer geri dönmek istiyorsan, bana uyar. Sen oraya aitsin.
All the same, it's very wrong to have lied to me as you did!
Yine de bana bu şekilde yalan söylemen çok yanlıştı!
All right... Military school, or a children's home, it's all the same to me.
Pekala... askeri okul, veya yetimhane benim için hepsi bir.
All you can do to thank me is tell me it's all the same.
Bana teşekkür etmek yerine "Her neyse" diyorsun.
"... it's all the same to me. "
"... hepsi aynı benim için. "
- True or not, it's all the same to me.
- Doğru veya değil. Benim için fark etmez.
Day or night, it's all the same to me.
Gündüz veya gece, benim için aynı şey.
well, it's all the same to me.
Peki, benim için hepsi aynı.
If it's up to me, cowards, homosexuals and Jews, they're all the same thing.
Ödlekler, eşcinseller, Yahudiler hepsi aynı b.kun soyu.
It's all the same to me.
Benim için fark etmez.
it's all the same to me.
benim için hepsi aynı.
- It's all the same to me!
- Benim için hiç fark etmez!
- It's all the same to me...
- Hepsi aynı benim için...
I was crossing the street to go to the club... he came out of the dark, he looked like he was heading right at me... he swerved, I dove, he hit Everett... it was the same guy, and that's all I know.
Bara gitmek için caddeyi geçiyordum. Birden karanlıktan çıkıverdi. Üzerime doğru geliyordu.
It's all the same to me.
Benim için değişen bir şey yok.
It's all the same to me.
Benim için farketmez.
It's all the same to me.
Ben de öyle düşünüyorum.
Tokyo or Vietnam, it's all the same battlefield to me.
Ha Tokyo ha Vietnam, benim için tüm savaş meydanları aynıdır.
Sweetheart, it's all the same to me.
Tatlım... Bunlar bana göre aynı şey.
It's all the same to me.
Benim için hava hoş.
- There's no self-censorship. If somebody tells me something, I'll pass it on, unless there's a particular, compelling reason not to. I can't deny that I'd like to have access to the Oval Office and all the same maps the President's looking at.
Tabi Reed, bunun, Amerikan halkının iç ve dış işleri üzerindeki liberal fikirleri ifade eden sol kanata ait bir komplo teorisi olduğunu görmez.
Look, go or stay, sleep or don't, it's all the same to me.
Bak, kal ya da gel, uyu ya da uyuma, benim için fark etmez.
And if it's all the same to you I want the 332nd to take me to Berlin and back.
Bir tane bile. Ve eğer sizin için hepsi aynıysa beni Berlin'e 332'nin götürmesini ve getirmesini istiyorum.
It's not all the same to me, Bilko.
Fikrimde değişme yok, Bilko.
It's all the same to me now.
Bunların hepside benim için aynı.
It's all the same to me whether you whack the competition, pack your boys or sell them. I don't give a shit.
Rakiplerini mi öldürürsün, adamlarını mı silahlandırırsın ya da satar mısın, sana kalmış.
It's all the same to me.
Benim için hepsi aynıdır.
All these years I've spent living to destroy you... Thinking that only if I could give you the same pain that you gave me I'd be rid of it and life would go on.
Bütün bu yıllar boyunca hayatımı seni yok etmek için harcadım... sadece bana verdiğin acının aynısını sana verirsem... kurtulmuş olacağımı... ve hayatın devam edeceğini düşünüyordum.
The Borg, the Hierarchy- - it's all the same to me.
Borg, Hireyaşi - -... bana göre hepsi aynı.
Well, it's all the same to me!
Pekâlâ, hepsi de aynı benim için.
It's all the same to me.
Hepsi benim için aynı şey.
It's mostly just me dealing with a lot of people... who are... exposing me to information and ideas... that... seem vaguely familiar, but, at the same time, it's all very alien to me.
Pek çok insanla karşılaştım bana bilgi ve fikir veren sanki... hayal meyal tanıdık geliyorlar ama aynı zamanda her şey bana çok yabancı.
I'm not the same person I was when I moved but I don't think it's made me all that more money-conscious than I used to be.
Ancak, eskiden parayı ne kadar umursuyorsam, şu an da o kadar umursuyorum
So if it's all the same to you, I prefer to wait it out on this... vessel, and if you survive, you can pick me up and tell me all about Tarn Vedra.
Eğer sen hep böyleysen ben dışarıda beklemeyi tercih ederim.. Kap Eğer sen, kurtulursan beni tekrar alabilirsin göl Vedra'nın nasıI bir yer olduğunu bana söyleyebilirsin.
So it's all the same to me.
Benim için de değişen bir şey olmayacak.
It's all the same to me.
İkisi de aynı.
It's all the same to me, but it's getting late and it's a long journey.
Benim için fark etmez ama sizi uyarmalıyım, vakit çok geç ve uzun bir yolculuk.
The church art is... unbelievable... but it all kind of looks the same to me.
kilise sanatı... inanılmaz... ama bana hepsi aynıymış gibi geliyor.
Nah. If it's all the same to you, I'd like to lend a hand. Just tell me how to help.
Eğer fark etmezse ben de yardım etmek istiyorum, iste yeter.
It's all the same to me.
- A ynı işe yaramaz ben.
It's all the same to me.
Bana göre hepsi aynı
It's all the same to me.
Benim için hepsi bir.
It's all the same to me.
Benim için fark etmiyor.
It's all the same to me, sir.
Benim için fark etmez, efendim.
Yorkshire, New Orleans, it's all the same to me, baby.
Yorkshire, New Orleans benim için hepsi bir evlat.
It's all the same to me to add one or two more.
Bir ya da iki kişinin fazla olması bir şey değiştirmez.