It's just that i'm traducir turco
4,766 traducción paralela
I'm sorry mommy it's just that the babadook maybe crashed the car engine
Özür dilerim anne. - Belki de Babadook arabayı bozmuştur. - Ne dedin sen?
It's... it's... I'm just saying that it's not necessary.
Sadece bu kadar gerekli olmadığını düşünüyorum.
- It's just for an article I'm writing about children who disappear and the impact that it has years later on the...
- Sadece kayıp çocuklar ve yarattığı etikiler üzerine yazdığım bir makâle ile ilgili..
I'm just wondering about the impact that it had on your life.
Cass konusunu açıyorsun? Sadece senin hayatına nasıl etki ettiğini öğrenmeye çalışıyorum...
I'm just saying that it's dangerous out here at night, what with the bear trouble and all.
Sadece gece burada olmanın tehlikeli olduğunu söylüyorum, hem ayı sorunu da varken.
It's just that they were short-staffed, and I can help out.
- Eleman sıkıntısı oldu ve ben de yardım...
I just find it interesting that right around the time I employ you,
Tam sizi işe aldığım sırada operasyonda sorunlar yaşamaya başlamamı
It's not as easy to just stop eating, because I have a huge appetite. for Twinkies and all that sweet stuff.
Yemek yemeyi bırakmak çok kolay değil çünkü Twinkies ve diğer bütün şekerli şeyler konusunda iştahım çok açık.
I don't want to intrude. It's just that I left something behind.
İçeri zorla girmek istemedim, burada bir şey bırakmıştım da.
It's just that... I think I'm competing with another guy.
Sadece sanırım başka bir adamla rakibim.
It's just that I'm sure you go over to your aunt's house from time to time, right?
Zaman zaman teyzenin evine gidiyorsundur, değil mi?
It's just we've taken a lot of- - a lot of forks in the road, switchbacks that- - I just--I haven't been keeping track, so......
Buraya varana dek, çok fazla yol ayrımından dönemeçten geçtik. Ben daha önce hiç iz sürmedim bu yüzden...
It's just something that I do.
Sadece hep yaptığım bir şey.
Anyway, that was around the time I got pregnant and... Yeah, we didn't plan it, it just kind of happened.
Her neyse o sıralarda hamile kaldım ve... evet, bunu planlamamıştık.
It's just that, um, you parked so close that I couldn't get out of my car.
O kadar yakınıma park ettin ki arabamdan çıkamadım.
Whether that fate is a wrath-of-God-like beating from Boris there, or just wasting away in a life I never intended to live, it's got me cornered now.
Kaderde, Boris'ten Tanrı'nın gazabı tadında temiz bir dayak yemek veya hiç istemediğim bir hayatta çürüyüp gitmek olabilir, her halükarda köşeye sıkıştım.
Well, exactly, I am not sure that you can, because if your script is any kind of guide, it could be said that any interest you have in me is just a misplaced attempt to earn the attention that you never received from a remote father figure.
Bence sen de diyemezsin çünkü senaryondan anladığım kadarıyla bana olan ilginin asıl sebebi daha önce babandan alamamış olduğun şefkati bende arıyor olman.
Now it's quite possible that if I'd stayed away a few more hours I'd have just completely got over that, but now we'll never know.
Demek ki orada birkaç saat daha kalsaydım belki de üstesinden gelecektim ama bunu bilemeyiz artık.
Sorry, it's just um... that I'm still getting used to it.
Pardon, hala alışmaya çalışıyorum
I guess I just need to accept that that's all it's gonna be from now on.
Bundan sonra aramızda bir şey olmayacağını kabul etmek zorundayım sanırım.
I feel like it's something that God wants me to do. I can't just turn away from it, especially not now, now that I've started.
Bunu Tanrının benden yapmamı istediğine eminim özellikle şimdi buna sırtımı dönemem.
Gets pretty boring just watching an orange dot all day long I searched, "Miami" and "jewellery" and "exclusive" and it was the first thing that came up.
Bütün gün turuncu bir noktayı izlemek çok sıkıcıydı ben de "Miami" ve "mücevher" ve "özel" kelimelerini arattım ve karşıma çıkan ilk şey buydu.
I'm just saying, it's strange, that's all.
Sadece tuhaf olduğunu söylüyorum o kadar.
Listen, I'm just a guy trying to let a girl know that it's gonna be okay.
Dinle ben sadece herşeyin iyi olacağını bilmeni isteyen bir adamım.
And sometimes I think I'm just not good for people, you know, that it's not good for them to be around me.
Bazen insanların bensiz daha mutlu olacağını düşünüyorum etraflarında olmamın onlar için pek iyi olmadığını.
I'm just saying that... obsessive collecting, it's rather abnormal behaviour for a child to...
Dediğim şu ki bir şeyleri toplamaya takıntılı olmak bir çocuk için oldukça anormal bir davranış.
Well, I'm just sorry it took so long, but the airline has this whole voucher BS, so it takes forever, but that's no reason to pay for a trip you're not gonna go on.
Bu kadar uzun sürdüğü için kusura bakma havayolunun fatura saçmalığı yüzünden bir ömür sürdü ama uzun sürüyor diye gitmeyeceğin bir geziye de para verilmez.
Part of this- - and I'm not talking about the part that's all my fault- - but part of it, it's just life.
Bunun bir kısmı da - burada tamamen benim hatam olan kısımdan bahsetmiyorum ama bir kısmı, hayat işte.
It was like I was a part of everything that I ever loved, and we were all... the 3 of us, just- - just fading'out.
Sevdiğim her şeyin bir parçasıymışım gibiydi. Ve hepimiz üçümüz de birlikte solup gidiyorduk.
I just do that when I'm talkin to negritos. It's all good.
Bunu yalnızca negritolarla konuşurken yaparım.
But, I think it's because I'm just hoping that it's...
Ama, sanırım bu, umuyorum ki aceleci olmam yüzünden.
It's just that I'm having some trouble getting used to my cubicle partner.
Sorun şu ki odacık partnerime alışmakta zorlanıyorum.
It's just that he's a little inappropriate and... I know I'm relatively new here.
Ama biraz uygunsuz davranıyor ve burada yeni olduğumu biliyorum.
I'm over it completely. I just think it's funny that she said that, and then she started dating someone monogamously like a week later.
Tamamen atlattım, sadece bana bunları anlatıp sonra....... 1 hafta bile olmadan başka biriyle çıktığına inanamıyorum.
I mean, just because my car technically hit his car does not mean that it's my fault.
- Susalım. Yani, benim arabamın O'nunkine çarpması teknik olarak benim suçum değil.
Well I didn't realize it was that long... it's just... that was the day that...
O kadar geç kaldığımı fark etmedim. O gün öyle olunca işte...
It's just that like... everybody I know saw it, so I kind of felt like famous by knowing you, you know?
Yani, tanıdığım herkes izlemiş. Seni tanıdığım için meşhur havalarına falan girdim.
I'm just wondering if it might be worth, say, 2,400 euros a month to somebody for me not to sit down with that man's wife... and, you know, have a little conversation... over a café filtre and pain au chocolat.
Merak ediyordum da, O adamın eşiyle oturup kahve içip çikolatalı ekmek yerken küçük bir konuşma yapmamam... için aylık 2,400 euro ödemeye değer mi?
I thought that just having him in my life was... was worth it, but I was wrong.
Hayatımda olmasına değeceğini düşündüm ama yanılmışım.
That's it? You're just gonna say "I'm sorry," and you think it's gonna be...
"Özür dilerim" diyeceksin ve her şey normale mi dönecek...
And I'm sorry. It's just that I...
Ve özür dilerim.
And I'm laying in bed, and I can't stop thinking about them, have you ever had something like that, that's just in your brain, and it's burning and burning and...
Ve yatakta yatarken de onları düşünmeden duramayınca... Hiç böyle bir durum yaşadın mı? Kafanın içinde dönüyorlar, dönüp duruyorlar..
I know that. It's just...
- Bunun farkındayım.
! For Christ's sake, all week I'm up and down on that train and all I want is just one night of conversation with my children. You know, without "I don't like it" and "Can I leave now?"
Tanrı aşkına, her hafta şu trenle gidip geliyorum ve tek istediğim çocuklarımla, onu sevmiyorum, artık gidebilir miyim gibi şeyler duymadan hoş sohbet bir akşam geçirmek.
It's just one more thing that I can't share with the man that I love.
Sevdiğim adamla paylaşamayacağım bir konu daha.
It's just I'm a really positive person, and you're like this black cloud of negativity that rains poison on everything and murders it.
Ben çok pozitif bir insanım ama sen zehirli yağmurlar yağdırıp insanları öldüren kara bulutlar gibisin.
I hope you understand, it is just the motor skills that are affected and not the intelligence...
Umarım onun zekasının değil sadece hareket kabiliyetinin etkilendiğini anlamışınızdır.
It seems I've wasted your time. I've just had word from my wife's sister that my children are with her.
Az önce baldızımdan, çocuklarımın onunla birlikte olduğu haberini aldım.
I want to be president. It's just that I'm staring down the barrel of 18 months of this shit, you know?
İstiyorum da, 18 aydır bu lanet şey kara bulut gibi tepemde.
In conclusion, I'm gonna go ahead and say that it's possible, though not probable, that maybe, just maybe, this was, in fact, murder.
Sonuç olarak, daha ileri gidip, diyorum ki : Bu muhtemel, gerçi çok olası değil belki, sadece belki, bu gerçekten cinayet olabilir.
It's just I realized why you date guys like that.
Neden öyle elemanlarla çıktığının farkına vardım şimdi.
it's just 7387
it's just us 148
it's just sex 51
it's just a game 119
it's just me 474
it's just the beginning 44
it's just a joke 49
it's just a dream 89
it's just business 103
it's just amazing 21
it's just us 148
it's just sex 51
it's just a game 119
it's just me 474
it's just the beginning 44
it's just a joke 49
it's just a dream 89
it's just business 103
it's just amazing 21
it's just that 910
it's just a matter of time 121
it's just you 114
it's just you and me 154
it's just a cold 24
it's just temporary 46
it's just awful 28
it's just me and you 28
it's just you and me now 56
it's just an idea 28
it's just a matter of time 121
it's just you 114
it's just you and me 154
it's just a cold 24
it's just temporary 46
it's just awful 28
it's just me and you 28
it's just you and me now 56
it's just an idea 28