It's not like that traducir turco
4,205 traducción paralela
It's not like that.
Öyle bir ilişkimiz yok.
No, it's not like that.
Hayır, tam olarak öyle değil.
It's not but it's like, there's no weird explanation or something like It's just a service that I provide and I'm fucking good at it.
Değil ama öyle gibi garip bir açıklaması filan da yok sağladığım bir servis ve onda da çok iyiyim
I just... I don't know, it's not really like that, anymore.
Artık ölye değil gibi sanki
It's not like that changes after the first time.
İyi de bu durum ilk seferden sonra değişmez ki.
I thought I was doing something like that. It's not...
Bunun gibi bir şey yaptığımı düşünüyordum, ama değilmiş.
My ex was weird about that too, and it's... it's not like we're competing on some awesome erotic Japanese game show ; We are having sex.
Eski sevgilim de bunu garip bulurdu, ve bu bu harika bir Japon erotik oyun programında yarışmacı olmak gibi değil ki sevişiyoruz burada.
No, no, no, it's not like that. It wasn't like that.
- Hayır yok böyle bir şey!
Well, it's not a big deal, but... you know how sometimes you get like a... just a hint of a zit and you... pick at it a little bit, and... you keep picking at it... until it becomes this... soul-sucking, life-ruining face crater that you... absolutely cannot hide?
Bir şey yok ama hani bazen böyle bir sivilcenin izi kalır ya, sonra sen elinle oynarsın da oynarsın ta ki seni yiyip bitirene, yüzünde kocaman, saklayamayacağın bir çukur olana kadar.
It's not like that, man.
Öyle değil, adamım.
No, it's not like that.
Hayır, böyle birşey değil.
I'm not mad about that, it's just, I feel like he's pulling away, and every time I talk about this wedding or your dress or the fact that I'm a bridesmaid, he gets this look on his face where he just looks horrified.
Ona kızgın değilim Sadece sürekli birşeylerin üstünü örtüyor.. Ne zaman bu düğün hakkında konuşsak.. yada gelinliğin hakkında, nedime oluşum hakkında..
It's not that I don't like it. I am physically repulsed.
Beğenmeme değil, fiziksel olarak tiksindim.
Uncle Tony, it's not like that.
- Tony Amca, öyle değil.
It's not enough for him to die like that.
Bu yeterli değil.
It'S Not, It'S Not Like That.
Bu, bu öyle bir şey değil.
Something like that is not... It's not true.
Böyle bir şey yok.
It's not like that.
Bu şekilde hiçbir şey olmaz.
You like it certainly did not hear but that's just my job, so :
Belki duymadınız fakat bu benim işim, şimdi :
- That's not what it sounds like.
- Bu düşündüğün gibi değil.
Because it's not safe walking around with your entire savings in your pocket like that.
Çünkü, cebinde bu şekilde parayla dolaşman güvenli değil.
It's not like that.
Hayır, hayır.
It's not like that!
Öyle değil.
- Look, it's not like that with me.
- Bak, benim için de öyle değil.
It's not just some unfortunate nigger just pleading like that!
Zavallı bir zencinin yakarışları değildir!
It had better not stick like that for our grand finale.
Büyük finalde de sıkışmasa iyi olur.
It's not like that.
Onun gibi değil.
I feel like it's something that God wants me to do. I can't just turn away from it, especially not now, now that I've started.
Bunu Tanrının benden yapmamı istediğine eminim özellikle şimdi buna sırtımı dönemem.
Well, it's not exactly inspiring to see you dressed like that.
Seni bu şekilde giyinmiş görmek pek ilham verici değil.
Smart. It's not like that.
- Düşündüğün gibi değil
- No, it's not like that at all.
Hayır, öyle bir şey değil.
Girlhouse is different. It's not like that.
KızEvi farklı, öyle bir yer değil.
But not like that. Trust me, it's amazing.
İnan bana harikadır.
You know, you haven't met him, but it's just like that's not... That's not how he works.
Onunla tanışmadın ama o öyle o öyle biri değil.
Yeah, but it's not like that.
Evet ama öyle bir şey değil.
No, Marty, it's not like that.
Hayır, Marty, öyle bir şey değil.
It's not like a dog just opened its mouth one day and that's what it sounded like and we assigned that voice to it.
Sanki bir gün bir köpek ağzını açmış ve böyle konuşmuş da, ona bu sesi yakıştırmışız gibi.
Well, it's not like fate decided it. I mean, presumably, we made decisions yesterday that made us end up here today.
- Bu kaderin verdiği bir karar değil büyük ihtimalle dün verdiğimiz bir karar yüzünden bugün buradayız.
You're not saying that like it's like...
Yani şöyle diyemiyorsun...
But it's not like I found a decoder ring at the bottom of a cereal box and thought, "that sounds like fun."
Mısır gevreği kutusunun dibinde kripto yüzük bulmaya ve dedektifliğin eğlenceli olduğunu düşünmeye benzemez.
That's not what it looks like.
Göründüğü gibi değil.
You keep talking like... it's something that I may be interested in, but I'm not.
Sanki ilgimi çekecek bir şeymiş gibi konuşup duruyorsun ama çekmiyor.
It's not like that, just the situation is can't be helped.
Öyle değil, sadece yardımcı oluyorum.
You got this house because you want it to be a party house - just like it was in college. - That's not even fair.
Bu evi aldın çünkü üniversitedeki gibi bir parti evin olsun istedin.
Like, it's not that I don't like doing it.
Yani, bunu yapmaktan hoşlanmıyor değilim.
- for, like, a few days. - It's not that. It's...
- Hayır, ondan bahsetmiyorum...
It's not like that.
Hayır, öyle değil.
No, it's not like that.
Hayır. Öyle bir şey değil.
It's not that the moment you walk on, you turn into an angel or something like that.
Sahneye çıktığın an meleğe falan dönüşmezsin.
It's not like that
- Öyle değil.
It's really not like that
Gerçekten öyle değil.
it's not like that at all 18
it's not fair 795
it's not 5855
it's not that difficult 19
it's not bad 367
it's not your fault 1412
it's not that good 18
it's not funny 753
it's nothing 2788
it's not mine 359
it's not fair 795
it's not 5855
it's not that difficult 19
it's not bad 367
it's not your fault 1412
it's not that good 18
it's not funny 753
it's nothing 2788
it's not mine 359
it's not a big deal 561
it's nothing fancy 21
it's nothing new 26
it's nothing i can't handle 24
it's nothing personal 210
it's not that bad 484
it's not my fault 634
it's not really my thing 26
it's nothing special 39
it's not important 386
it's nothing fancy 21
it's nothing new 26
it's nothing i can't handle 24
it's nothing personal 210
it's not that bad 484
it's not my fault 634
it's not really my thing 26
it's nothing special 39
it's not important 386