It's not that difficult traducir turco
144 traducción paralela
That's not difficult, I had the honor of writing it to you.
Bu zor değil. Mektupta yazmıştım.
Not that it's difficult to cause confusion at the office...
Gerçi oradaki kafaları karıştırmak çok da zor şey değildir ya...
But after what's happened, it's gonna be difficult to prove to him that we're not running an extermination camp out here.
Ama olanlardan sonra çocuğa, burada bir imha kampı... yönetmediğimizi kanıtlamak zor olacak.
I don't know, it's not that difficult.
Bilmiyorum, o kadar zor değil.
When you're good-looking, it's not that difficult to...
Ama güzelsen, o kadar zor olmamalı...
It's a pity we can't include a live Klingon. That would just about wrap... Will it not be difficult to cut the small groove into the barrels?
Ne yazık ki canlı bir Klingon...
It is not difficult to believe that in the dark and turbulent corridors of outer space, the impact of some distant planetary, even galactic, disaster jumped the apes from their present into ours.
Dış uzayın karanlık ve çalkantılı koridorlarında, uzak bir gezegenin patlaması hatta galaktik bir facianın, maymunların kendi zamanlarından bizim zamanımıza sıçramasına neden olması, inanılması zor bir şey değil.
I'm not sure that I do. That's why it's a very difficult decision to make.
Bu nedenle karar vermek çok zor.
On the other hand, those that they were chosen for the attack they were very enthusiastic, therefore it was not difficult to send them.
Öte yandan o günkü saldırıya katılanların maneviyatı oldukça yüksekti. Dolayısıyla onları göndermenin bir zorluğu yoktu.
Not that I was ever really mean, it's just that I always found it difficult to commit to any one woman.
Aslında niyetim hiç bir zaman öyle olmadı. Sadece bir kadına bağlanmayı her zaman çok zor bulmuşumdur.
It's not that difficult what she's asking!
Kızın istediği kadar da zor değil!
It's not that difficult to get inside this castle.
Kale içine girmek o kadar da zor değil.
No, I only meant that it's difficult, as we get older, not to believe that the dead live again.
Demek istediğim yaşlandıkça insanların ölülerin....... tekrar yaşayamayacağına inanması zorlaşıyor.
That's not so difficult, is it?
O kadar da zor değil, değil mi?
Lieutenant, it's not that difficult to get to the bridge.
Lieutenant, köprüyü almak zor değil.
I'm impressed. Oh, it's not that difficult.
Ama sen bunu üç yılda yapmak istedin.
It's really not that difficult.
Çok da zor bir şey değil.
Look Niles, I know it's difficult, but Maris has got to learn that you're not just someone who can be ordered to perform at will.
Zor biliyorum ama Maris, onun emrine amade biri olmadığını öğrenmeli.
Well, it's not that difficult.
Zor değil.
It's not that difficult.
Zor değil ki.
It's not odd when you're new somewhere that it's difficult finding friends in the beginning.
Bir yerde yeni olduğun zaman bu normaldir yani başlarda arkadaş edinmen zordur.
It's not that difficult.
O kadar zor değil.
It's not difficult to believe that he's fond of you.
Onun da sana tutkun olduğuna şüphe yok.
I said it's not difficult to believe that he's fond of you.
Onun da sana tutkun olduğuna şüphe yok dedim.
It's not that difficult to understand.
Bunu anlamak o kadar zor değil.
This will be difficult, but it's really important that you not say anything.
Bu zor olacak, ama hiçbir şey söylememen çok önemli.
it's not that difficult.
O kadar da zor değil.
It's not that difficult.
Bakın, sizinle dürüst konuşuyorum, bu zor bir iş değil.
It's not that difficult. Look.
ZOR DEĞİL.Bak
- Not quite. - It's problems like that that are difficult to solve.
- Bir evlilikte o tür problemlerin, giderilmesi çok zordur.
It's not that difficult.
O kadar da değil.
No, not that it's difficult.
Hayır, o kadar zor değil.
It's not that difficult.
Bu o kadar zor değil.
It's gonna be difficult not to ever mention this again if that girl is still in jail, Mr. Burns.
Bundan tekrar bahsetmemek zor olacak.. ... eğer o kız hala hapisteyse, Bay Burns.
It's important to note that it can be very difficult to be a reporter, and we're not here to make fun of our brethren, but- -
Muhabirlik zor iş. Meslektaşımızla alay etmek gibi bir niyetimiz...
It's not that difficult.
O kadar da zor değil.
It's not that difficult.
Bu kadar zor değil!
It's not that difficult of a process.
Zor bir iş değil.
With a little hydrochloride, it's not that difficult to falsify a photograph.
Biraz hidroklorür sayesinde yanıltıcı bir resim hazırlamak oldukça kolaydır, değil mi?
I, he, he, he, eh, it's not that difficult.
Zor değil.
For me that is a really difficult question, Dr. Lorenson because the world around me is shrinking, and the Four Horsemen of the Apocalypse are coming to see me today, and they're not bringing flowers which just makes it really difficult to get organized.
Bu benim için çok zor bir soru Doktor Lorenson çünkü dünyam küçülüyor ve mahşerin dört atlısı beni görmeye geliyor, ayrıca beraberlerinde bir buket çiçek de getirmiyorlar.
It's really not that difficult.
Çok da zor değil.
- Actually, it's not that difficult at all. - Really?
Kardeşlerden başlamak lazım.
It's not that difficult to understand.
O kadar da zor bir şey değil.
It's not really the math that's proving so difficult here.
Aslında, bunun zor olduğunu matematik kanıtlamıyor.
it's not that difficult.
O kadar zor değil.
And that not only produces an impressive pattern, but it also makes it very difficult for any aggressor, like perhaps a hornet which eats bees, to actually land on that moving carpet of wings.
Yalnızca etkileyici bir desen oluşturmakla kalmıyor arıları yiyen eşek arısı gibi saldırganların hareket eden, kanattan bir halıya konmalarını da bir hayli güçleştiriyor.
That it's difficult to get a man to understand something if his salary depends upon his not understanding it.
"Bir adam maaşını," anlamamak "için alıyorsa..." ... o adama bir şeyleri anlatmaya çalışmak çok zordur! "
But my cognitive emergence studies have taught me that it's difficult, but not entirely impossible, to quantify the variables that describe existing human consciousness.
Ama bilişsel yaklaşım çalışmalarımdan öğrendiğim kadarıyla anlık insan bilinçliliğini tanımlayan değişkenleri belirlemek zordur, ama olanaksız değildir.
Well, it's not that difficult.
- O kadar güç değil.
You could just use a robotic mission to go to an asteroid, and land, grab a sample and bring it back. That's not that difficult.
Robotlu bir görevle de bir asteroide inip örnek toplayıp geri getirebiliriz.
it's not fair 795
it's not 5855
it's not bad 367
it's not your fault 1412
it's not that good 18
it's not funny 753
it's nothing 2788
it's not mine 359
it's not a big deal 561
it's nothing new 26
it's not 5855
it's not bad 367
it's not your fault 1412
it's not that good 18
it's not funny 753
it's nothing 2788
it's not mine 359
it's not a big deal 561
it's nothing new 26