English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / It's so great

It's so great traducir turco

1,302 traducción paralela
Look, I think it's great that you've made a lot of money... and I'm flattered that you find me so appealing.
Bak, bence paranı çoğaltmış olman çok güzel bir şey... ve beni bu kadar şımartman gerçekten koltuklarımı kabarttı.
So I just want to say that it's great to have you on the show.
Yani... "Seni, şovumuzda görmek çok güzel." demek istiyor.
Julia, it's so great to see you again.
Julia, seni yeniden görmek ne güzel.
It's so great to finally meet people who went to college with my dad.
Babamla üniversiteye gitmiş biriyle tanışmak muhteşem bir şey.
I think it's so great that you went back to school in your late twenties you know.
Yani 20'li yaşlardan sonra okula geri dönmen harika bir şey bence.
That's... uh, it's great, but I... why didn't you just say so?
Bu harika. Neden bize söylemedin?
So it's going great, you know?
Harika gidiyor, değil mi?
It's so great to finally be able to call you my boyfriend.
En sonunda sana erkek arkadaşım diyebilmek harika.
What's so great about it?
Nesi harika?
If it's so great, why didn't you go when Dad died?
O kadar harikaysa, babam öldüğünde sen neden gitmedin?
I think it's great you spend so much time volunteering here.
Bence burada gönüllü olarak bu kadar zaman geçirmen harika.
It's not so great but you need something on your stomach. We're gonna go.
Harika sayılmaz ama midene bir şeyler girmesi gerek.
It's gonna be so great to be with Donna without all the talking and the decisions
Donna ile etiketlemeler ve o konuşmalar olmadan beraber olmak çok iyi olacak.
It's been so great catching up with you, Judy.
Arayı kapattığımıza çok sevindim, Judy.
SPEAKING OF THAT MONEY, IT'S SO GREAT TO SEE SOMEONE IN THIS HOUSE HAVE SOME GOOD LUCK FOR A CHANGE.
Para demişken nihayet evden birinin şansının döndüğünü görmek ne güzel.
It takes them three or four days to process that tree. So it's a lot of work, really, for not a great deal of food. Plus the sago starch is low on protein, and also the sago can't be stored for a long time.
Bu ağacı işlemeleri üç ya da dört günlerini alır, yani bu gerçekten pek de fazla olmayan yiyecek için çok fazla iş demek, ayrıca sagu nişastası protein bakımından fakirdir... ve sagu uzun süre saklanamaz.
So I popped over to the fence behind the bushes and peeked inside to check that you were ok to my great surprise it really did look as ifyou had a good grip on things for once
O yüzden çitin üstünden geçip iyi misin diye kontrol etmek için çalıların arkasından içeri baktım. Hiç ummadığım bir şekilde, sonunda işleri olması gerektiği gibi ele almış göründün gözüme.
My dad used to take us out. It was so great.
Ara sıra babamla denize açılırdık, ne güzeldi!
Yeah, it's great. - So you guys are fine?
- Yani ikiniz de iyi misiniz?
This is a really great set because you're getting them with hibiscuses all over, it's a hibiscus pitcher, it's a 30 ounce pitcher, so...
Bu gerçekten çok güzel bir takım çünkü üzerilerinde amberçiçeği deseni var. Amberçiçekli bir sürahi ve yalnızca 850 gram, o yüzden...
Nowadays we know not to bug them about it, but it isn't so great that she's playing with an imaginary friend when there are real children for her to play with here.
Günümüzde biz bunları hasta olarak nitelendiremeyeceğimizi biliyoruz. fakat onun etrafında gerçek çocuklar varken bir hayali arkadaşla oynaması iyi bir şey değil.
I think it's great that you're so good at your job. I'm just a little worried as to why.
İşinde bu kadar iyi olman harika... ama ben nedeninden endişeleniyorum.
It's great seeing you again. And we are so, so sorry about this entire episode.
Sizi tekrar görmek çok güzel ve bu yaşananlardan dolayı gerçekten çok üzgünüz.
- It's great, buddy. - So great.
Bu harika dostum.
And... it's something about virility, but I know you weren't feeling... you're not feeling that great, so if you want the bottom jaw, I could give you the bottom jaw, like... I could give you the jaw... at least.
Erkeklikle ilgili bir şeydi, ama senin o kadar iyi hissetmediğini biliyorum ama eğer kavanozun dibini istiyorsan, dibini verebilirim, yani kavanozu.
It's so great.
Çok harika.
It's so great.
Çok güzel.
It's so great to be able to talk to a girl and not have to ask "What's your major?"
Konuşması harika güzel bir kız ve bana "Bölümün ne?" diye sormadı.
It's so great!
Çok iyi!
Mmm. So, uh, it's great that we could all do this.
Birlikte bunu yapabilmemiz harika.
So it's great, eh? Yeah, yeah.
- Bu harikaydı, değil mi?
- Yeah. - So, um, it's a great baby there.
Evet, çok güzel bir bebek var orda.
It's great that you care so much.
Bu kadar önemsediğini görmek çok güzel.
- It's so great for the show.
- Evet, dizi için çok iyi oldu.
It's really great. So hip, you know.
Çok havalı.
- Oh, great. So, it's working for you? - It's working...
- Değişmesi gereken bir şey yok yani.
'Cause it just seems like everyone loves puppies. - It's so fun, it's great. - Um-Hmm, yeah yeah.
Herkes çok seviyor gibi görünüyor sonuçta çok tatlılar tabii ama sonra Sassy Hala, köpekleri yemekten söz ediyor.
- Melinda, it's so great to see you.
- Melinda, seni görmek harika.
We have a great duplex right near campus, lots of room, separate bathrooms, and it's a two-bedroom, so I was thinking maybe you'd like to move in with us.
Teşekkürler. Kampüs yakınlarında harika bir dubleks daire bulduk. Çok geniş.
Yeah, gives great back massages, but if you turn over on it, it's just a machine that punches you in the crotch, so...
Evet, insanın sırtına mükemmel masaj yapıyor, ama eğer yüz üstü yatasan.. kasıklarına tekmeyi basıyor. Sakın bunu deneme.
It's so great seeing you, Michael.
Seni tekrar görmek çok güzel, Michael.
It's my joystick hand. Hal, I am so proud of you for making such a great decision.
Böyle müthiş bir karar verdiğin için seninle gurur duyuyorum Hal.
It's just so great to have this over with.
Bu işi halletmem iyi oldu. Nihayet özgürüm.
That's great. So we find out who's spending it and work our way back, the same way we work drugs
Parayı kimin harcadığını öğrenir, geriye doğru izini süreriz, aynı uyuşturucu davalarında, satıcıyı yakaladığımız gibi.
It's really great when big business and government work so closely together.
Büyük işletmelerin ve hükümetin birlikte çalışması gerçekten harika.
It's so great to see all your faces.
Hepinizi burada görmek çok güzel.
I think it's... it's so great that you're trying to put the past behind you. It's just not that easy.
Geçmişi, geride bırakmaya çalışman çok güzel, ama işler bu kadar kolay değil.
So listen, Riviera magazine wants to do a big photo spread on us and I think it's a great opportunity for us to demonstrate the resilience and strength of our family.
Dinle, Riviera dergisi bizimle ilgili bir fotoğraf bölümü yayınlamak istiyor ve bence bu ailemizin ne kadar güçlü ve dayanıklı olduğunu göstermek için müthiş bir fırsat.
If it's your favorite movie I'm in. Well, James Garner doesn't fair so well. Great.
Bu filmde de James Garner'ın başına feci şeyler geliyor.
So Coop, how great is it that you... get to race cars for a living?
Coop, hayatını kazanmak için araba yarışı yapman nasıl bir duygu?
Okay, this is perfect ; and I don't mean what happened today, just for'DW not I', it's so great that Nathan got smashed!
Tamam, bu harika ; ve sadece bugün olanları da kastetmiyorum, "DW not I" o kadar müthiş ki, Nathan mahvoldu!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]