It's the law traducir turco
1,753 traducción paralela
It's dangerous, it's against the law and quite frankly, Mr. Persons, it's rude.
Tehlikeli, kanuna aykırı ve doğrusunu isterseniz Bay Persons, kabalık.
I think it's a disgrace, taking the law into your own hands like that.
Adaleti kendi elleriyle dağıtmaya çalışması oldukça utanç verici diye düşünüyorum.
Listen, kid, nobody likes wearing clothes in public, but, you know, it's the law.
Dinle evlat, kimse halk içine çıkarken kıyafet giymek istemez ama kanun böyle.
Oh, it's the law.
Kanun geldi.
What's the law got to do with it?
Yasalar ne yapabilir ki buna?
It's a law for weaklings, for the herd.
Zayıflar için bir kanun. Hayvanlar için.
A landlord may not break the threshold of her property unless it's with a writ of consent from a tenant, accompanied by law enforcement or an official from the Department of Housing!
... veya İskân departmanından yetkili olmadan, ev sahibinin, kiracının emlağını ihlal edemeyeceğini belirten bir yasa var.
And it has been our failure to drive real law into place because we don't have the authority.
Ve gerçek yasayı yürürlüğe koyamamak bizim başarısızlığımız oluyor çünkü yapabilecek yetkimiz yok.
Dude, you look anywhere in the world Where there's no law whether it's fucking Chad or New Orleans and this is the shit people are doing, bro.
Dünyanın neresine gidersen git ki Chad ve New Orleans da dahil, kanunun işlemediği her yerde bu boku yiyen binlerce insan var.
It's the law.
Kanunlar böyle.
It's the law now.
Burda kanun var.
'Cause it's against the law for a learner's permit to drive in another state from one's home state.
Acemi ehliyeti aldığın eyaletin dışında araba kullanmak kanunlara aykırı da ondan.
"We have to become strangers to one another because it's the law to which we are subject."
"Birbirimize yabancı oluyoruz çünkü bu kim oludğumuzun bir kanunu."
It's like the law or some shit.
Onlar için kanun gibi bir şey.
But it's the law. And we all have to abide by it.
Ama kanun bu ve hepimiz buna uymak zorundayız.
They think their mom's a hero, and they think it's easy to criticize the situation when you're sitting in your mom's living room thinking about going back to school... maybe law, maybe med...
Annelerinin bir kahraman olduğunu düşünüyorlar.. ve bu durumu eleştirmenin kolay olduğunu. Sense bu arada annenin evinde oturmuş..
In my experience... It's perjury that catches people out who think they're above the law.
Tecrübelerime göre, kanunun kendine işlemediğini sananların yanlışını meydana çıkaran yalancı tanıklıktır.
It's against the law, and besides, that's like kidnapping.
Yasalara aykırı olması bir yana, çocuk kaçırmaktan farkı yok.
Well if it does come to the Court of law, Bette, we're all gonna testify on your behalf'cause you have a really strong case.
İş mahkemeye giderse Bette... hepimiz sana tanıklık yapacağız. Çünkü davanda haklısın.
Then it became apparent the reason we were doing it was because we were going to argue that there's no law.
Ancak daha sonra her şey netleşti, bunu yapmamızın nedeni kanunların olmadığının göstergesi olacağı içindi.
It's foolish to believe that in such a city the cops would go to the slums just to enforce the law.
Polislerin, varoşlara sadece kanunları uygulamak için gittiğine inanmak aptallık olur.
You quit a bad habit by starting another one, it's the law of compensation. Did you know it?
Kötü bir alışkanlığı bırakmanın tek yolu onun yerine başka birini edinmek yani telafi etmektir.
It's the law.
Kurallar böyle.
There's no law that says it has to be against the wall.
Duvarın yanında duracak diyen bir kanun yok.
It's against the law.
Kanuna aykırı.
I'd much prefer you came to the game and ogled my butt crack. You know, it's law enforcement versus public defenders ;
Maça gelip popo çatalıma iştahla bakmanı tercih ederim.
It's the law, Mr. Fredrickson.
Üzgünüm. Kanun bu Bay Fredrickson.
And 15 years from now when he's trapped in a loveless marriage and I've become a cold, hard ice queen for whom love is but a distant memory it will come down to the fact that on this day, which happens to be my birthday you obeyed the letter of the law at the expense of simple human charity.
... ve ben de soğuk, taş gibi bir aşkı unutmuş bir kraliçe oldum mu sebebi tesadüfen doğum günüm olan bu sabaha gelecek basit bir insani iyilik yerine yasalara uyduğun için.
It's the law.
Kural bu.
It's against the law.
Yasaya aykırı.
It's about the law.
Bu parayla ilgili değil.
It's the law.
Kanun böyle.
Well, that's not against the law, is it?
Kanuna aykırı değil, değil mi? Elinizde Ray Sykes var.
The severity of the assault, no less than it was directed at officers of the law, leaves me with no option, maximum sentence.
Saldırının şiddeti doğrudan kanun adamlarına yapılmış olması seni en yüksek cezaya çarptırmaktan başka çare bırakmıyor bana.
Is there some kind of law that if I do tell you the student's name that was assaulted that you've gotta report it?
Tecavüz girişiminde bulunulan öğrencinin ismini söylersem, bunu bildirmek zorunda olduğunuz bir çeşit yasa mevcut mu?
! - It's the law, sir.
- Yasa böyle, efendim.
It's under these circumstances, with the desire to preserve and protect Turkish Republic, by the authority vested by national service law and in the name of Great Turkish Nation, that the Turkish Army has taken over the governing rights of the nation.
İşte bu ortam içinde Türk Silahlı Kuvvetleri iç hizmet kanununun verdiği yetkiyle, Türkiye Cumhuriyetini koruma ve kollama görevini yüce Türk Milleti adına emir ve komuta zinciri içinde yerine getirme kararı almış ve ülke yönetimine el koymuştur.
It's over half full, and "over half"... is the common law definition of living together.
Yarısından fazlası dolu ve "yarısından fazla"... beraber yaşamanın genel hukuk tanımıdır.
I mean, it's not nice, but it's not against the law.
Yani hoş değil ama kanuna aykırı da değil.
I have consulted widely to discover the truth. And I have read in Leviticus that it was against God's law and a sin, for me to marry my brother's wife.
Doğru yolu bulmak için çok araştırdım ve İncil'de yazdığı üzere ağabeyimin karısıyla evlenerek Tanrı'nın kurallarına karşı geldim ve günah işledim.
Secretary Harris, Secretary Harris... my understanding is that the law gives you the discretion to accept late returns for any reason, that it's up to you.
Bakan Harris! Yasaya göre, geç kalınmış gönderimleri kabul etmek sizin inisiyatifinizde.
But does it never concern you that the king has taken to himself an absolute power without any constraint to remake the law?
Kral'ın mutlak gücü elinde tutup kısıtlama olmadan kanunları yeniden yapması sizi hiç endişelendirmiyor mu?
It's like he's completely above the law. Goetz isn't.
- Tamamen kanunların üzerinde gibi.
I was supposed to do pre-law but I said screw it, I studied philosophy instead and that pissed the parental units off big time, as if the meaning of life's just irrelevant, right?
Ön hukuk almam gerekiyordu ama, siktir et dedim ve yerine filozofi aldım. Bu sahiplerimi fena halde kızdırdı. Sanki yaşamın anlamı alakasızlık değil, değil mi?
You've rigidly apply the law with no regard for it's intend!
Karşındakinin gözünün yaşına bakmadan kuralı uygulayıverdin.
And I can tell them how my daughter-in-law remembers showing this particular item to a tall blond woman who, when her back was turned, walked right out the door with it.
Onlara gelinimin bu parçayı uzun boylu sarışın bir kadına gösterdiğini ve arkasına döndüğü sırada kadının alıp kaçtığını hatırladığını söyleyebilirim.
It's a 1982 law called the Intelligence Identities Protection Act.
Adını vermek zorundasınız. 1982'den bir yasadır, "Özel Ajanların Saklı Kalması" yasası.
"I respectfully refuse to answer that question " on the grounds that it would violate my rights "under the 1st Amendment and federal common law."
Saygılı bir şekilde, federal yasanın arkasına sığınarak bu soruyu cevaplamayı reddediyorum.
It's time to bring in the long arm of the law.
Güvenlik güçlerinin devreye girme vakti geldi.
'cause it's against the law, all right?
Çünkü kanunlara aykırı, oldu mu?
It's against the law.
Bu yasaya aykırı.
it's the thought that counts 64
it's the weekend 33
it's the first time 44
it's the truth 602
it's the least i can do 162
it's the end of the line 17
it's the end 70
it's the end of the world 47
it's the same thing 191
it's the future 44
it's the weekend 33
it's the first time 44
it's the truth 602
it's the least i can do 162
it's the end of the line 17
it's the end 70
it's the end of the world 47
it's the same thing 191
it's the future 44