It's the least we can do traducir turco
106 traducción paralela
Sure. It's the least we can do for them.
Onların iyiliği için yapıyoruz.
It's the least we can do for these poor guys who died so bravely.
Böylesine cesurca şehit olan bu adamlar, aslında çok daha fazlasını hak ediyorlar.
It's the least we can do for an honored guest, eh?
Onur verici bir konuk için yapabileceğimiz çok küçük bir şey, eh?
It's the least we can do to show our gratitude.
Minnettarlığımızı en azından bu şekilde gösterebiliriz.
Or if the least we can do is give somebody a laugh... we're willing to be the world's clowns... because we think it's a bit serious at the moment and a bit intellectual.
Yapabileceğimiz en az şey birini güldürebilmekse... dünyanın palyaçoları olmaya gönüllüyüz. Çünkü, dünyanın şu anda biraz fazla ciddi olduğunu düşünüyoruz.
Yes, I feel it's the least we can do.
Evet, en azından bunu yapabileceğimizi hissediyorum.
It's the least we can do, having made you all wet.
En azından tamamen kurumanızı sağlayabiliriz.
The proposal only scratches the surface, but it`s the least we can do.
Hala birkaç pürüz olduğunun farkındayım, Ama, en azından bunu yapabiliriz.
It's the least we can do.
Çok azını yapabiliyoruz.
- It's the least we can do.
- En azından bunu yapabiliriz.
- It's the least we can do.
- Yaşayanlara saygı göstermiyoruz en azından ölülere gösterebiliriz.
For John. It's the least we can do.
John için en azından bunu yapabiliriz.
I mean, she was a good woman. It's the least we can do.
Demek istediğim, iyi bir kadındı.
It's the least we can do.
En azından bunu yapabiliriz.
It's the least we can do.
En azından bunu yapalım.
It's the least we can do after everything Vera did for us.
Vera'nın bizim için yaptıkları yanında bu az bile.
It's the least we can do for these guys.
En azından bu adamlar için bunu yapabiliriz.
- It's the least we can do.
- Biz ne yaptık ki?
It's the least we can do.
En azından bunu yapabilirim.
It's the least we can do... please...
En azından bunu yapabiliriz... lütfen...
Well, you know, hey, it's the least we can do, hmm?
Oh, tabii, şey, en azından bunu yapabiliriz dimi?
But if he can do it. If,... if he knows how or figures out how. At the very least, we're gonna have another Anubis on our hands and at that point it's going to be too late to stop him.
nasıl yapıldığını biliyorsa veya öğrenirse ellerimizde bir Anubis daha olacak.
The least we can do is give him a ride. It's freezing out there.
En azından onu arabaya alabiliriz Dışarıda dondurucu bir hava var.
It's the least we can do.
En azından yapabileceğimiz bu.
Hey, it's the least they can do after we saved them from being melty-faced weirdoes.
Hey, onları yanık suratlı birer ucube olmaktan kurtardıktan sonra az bile veriyorlar.
- # By making love to you # - # It's the least we can do #
- # Biraz minettarlık göstermek istiyorum # - # Yapabildiğimiz en küçük şey bu #
It's the least that we can do.
En azından bu kadarını yapmış olalım.
It's the least we can do, considering.
Olanları düşününce en azından bunu yapabiliriz.
It's the least we can do since getting the Orion blown up.
Orion patladığından beri en azından bunu yapabiliyoruz.
It's the least we can do.
Tek yapabileceğimiz bu.
It's the least we can do.
Sizin için en azından bunu yapmış olalım.
Oh, it's the least we can do for how great you guys have been to us.
Bize karşı o kadar iyiydiniz ki en azından bunu yapalım istedik.
It's the least that we can do.
En azından bunu yapalım.
It's the least we can do after everything your family's done for us.
Ailenin bizim için yaptıklarından sonra en azından onlara bir hoşluk yapabileceğiz.
It's the least we can do.
En azından bunu yapabilmiş olalım.
We can get the groceries. I mean, it's the least that we can do.
Markete gideriz, en azindan kendimiz yapmis oluruz.
Oh. It's the least we can do.
Hiç önemli değil.
Considering what happened the last time we met I think it's the least you can do.
Son kez karşılaştığımızda olanları düşünürsek sanırım en azından bunu yapabilirsin.
It's the least we can do.
Sizin için en azından bunu yapabiliriz.
It's the least we can do, father.
- En azından bu kadarını yapalım.
- It's the least thing we can do for him.
Bu ona karşı son görevimiz.
At least we know what he wanted to show General Nathanson- - the skeleton key and what it could do. Okay, so hold on- - if Roland can hack into the island infrastructure, any government network computer...
Tamam, bir saniye, eğer Roland adanın altyapısına herhangi bir hükümet ağ bilgisayarına girebiliyorsa...
It's the least we can do after they put the people in power in 1849.
1849'da halkı yönetime getirmelerinden sonra hiç olmazsa bu kadarını yapalım.
After everything that's happened, It's the least we can do. d tomorrow will be all right d
Onca yaşanandan sonra en azından yapalım bunu.
Please. It's the least we can do.
- Ne yaptik ki canim sanki.
If Mr. Pain's giving us detention on a Saturday... the least we can do is download Slashing Beauty 4 for free... and watch it illegally on the Internet before it's released.
Bay Acı bize Cumartesi ceza veriyorsa en azından Acımasız Güzellik 4'ü bedava indirip vizyona çıkmadan internette korsan izleriz.
It... it's the least we can do.
Hiç değilse bunu yapabiliriz.
Aw, hey, man, it's the least we can do.
En azından bunu yapabiliriz.
It is the least that we can do to thank the man who saved my husband's life.
- Çok naziksiniz ama korkarım bizim...
It's the least we can do.
- En azından bunu yapalım.
No, let us. It's the least we can do.
Hayır bize müsade et, en azından bu kadarını yapalım..