It's the same one traducir turco
570 traducción paralela
Saying that he does not remember anything... it's the same excuse as Patre!
Hiç bir şey hatırlamadığını öne sürüyor... Bartley'yle aynı mazeret!
One time or ten ― it's the same thing.
Ha bir ha on kez, aynı şey.
- It's the same one.
- Aynısı.
It's been the same one for three months.
Üç aydır aynı kişiyle birlikteyim.
It's the same one he bought for Sheila.
Sheila'ya aldığının aynısı.
This is precisely why I mentioned it to understate the absurdity of assuming cause one man in the postman's uniform is a murderer any other man in the same uniform should be suspected.
Bu tam olarak bundan bahsetme nedenim varsayımın absürtlüğünü layıkıyla gösterme amacı postacı kıyafetli bir adam katil aynı kıyafetli bir diğer adam şüpheli olabilir.
It's the same tune as the one played by Emery's musical box.
Emery'nin müzik kutusuyla aynı ezgiyi çalıyor.
Well, it's been a big day. One day's the same as another to me.
Benim gibi monoton bir adam için oldukça hareketli bir gündü.
Last night of all, when yon same star that's westward from the pole had made his course into that part of heaven where now it burns, Marcellus and myself, the bell then beating one... Peace!
Daha dün gece, şu karşıki yıldız, kutbun batısında şimdi ışıldadığı yere geldiği sıra Marcellus ve ben, saat biri vururken- -
That's good. Now sketch another one of the same type... - only this time, thin it out a little.
Güzel, aynı şekilde başka bir tane daha çiz ama biraz daha küçük olsun.
One wrong word out of anybody and he gets it... ... the same as Sawyer did.
Ağzından yanlış kelime çıkan olursa sonu Sawyer gibi olur.
Too much mystification might lead one to believe that both priests were one and the same, mightn't it?
Kalın sır perdesi, iki rahibin aynı kişi olduğu kanısını uyandırabilir.
I tell you, it's not enough to have faith if one is not a good person at the same time.
Sana diyorum, inancın olmasına yetmiyor. Eğer kişi aynı zamanda iyi insan değilse.
Are you sure it's the same one?
Aynısı olduğundan emin misin?
There are subjects so difficult, and at the same time so beautiful... that it's worth spending one's whole life... trying to capture the poetry that's hidden in them.
Bu konular o kadar zor, ama o kadar da güzel ki bir insan bütün hayatını, onların içindeki şiiri ortaya çıkarmak için harcayabilir.
It * s the same one.
Aynısından.
You pulled me out of exactly the same spot one time now I've done it for you.
Bir keresinde beni aynı pozisyondan çekip almıştın şimdi de ben aynısını senin için yapıyorum.
If a stone crosses these 8 kilometers in one second, it will descend by the same amount as the Earth's surface deviated from the plane.
Bir taş bu 8 km.yi bir saniyede geçerse, Dünya yüzeyinden aynı miktarda saparak inmiş olacaktır.
Tony, it's the same man - the one who was here.
Tony, bu aynı adam - buraya daha önce gelenle.
Now, take it easy. It's exactly the same as it was before, only one or two slight changes.
Bir öncekiyle tamamen aynı,... bir iki ufak tefek değişiklik dışında.
I'm sure it's the same one we scared off with the quarantine flag.
Bunlar, karantina bayrağıyla kaçanlar.
It's unclear whether they were one and the same thing, or whether the Mafia spawned the outlaws.
İkisinin de aynı şey olup olmadığı ya da haydutların Mafya'nın bir ürünü olup olmadığı kestirilemiyordu.
And it's the same one that we talked about before, the comet of 1066.
Ve bahsettiğimiz 1066 yılındaki kuyruklu yıldız bunun ta kendisi idi.
It's the same. With this one it's a matter of hours.
Aynı şey, ama bu bir zaman meselesi.
He was there, too. A little less hair, but it's the same one.
Bu da oradaydı. saçı biraz daha azdı, fakat aynı adam.
It's still the same one?
Hâlâ aynı odada mı kalıyor?
It's an apple, a humble apple, a little red and crushed on one side but at the same time it is the Buddha and unity.
Bu sadece ufak bir elma. Birazcık kırmızı, bir tarafı da ezik. Aynı zamanda bu, biricik ruh olan Buda'dır.
It's exactly the same one.
Bu, bana verdiğin ağırlık.
But it's been the same one for 600 years.
Fakat o 600 yıldır aynıdır.
It's the same with me and my one.
Benim adamla da aynı şey oldu.
"In the same way, it is not your heavenly father's will that one of these little ones should be lost". Here ends this morning's reading.
"Böylece, bu küçüklerden birinin helak olması göklerdeki Baba'mızın muradı değildir." Bu sabahki okumamız burada bitiyor.
Yes. It's the same as the one I gave to those two.
Evet.Bu onlara verdiğimle aynısı.
About a half hour ago a gardener up on that hill there found a.38 revolver and it's the same kind as the one missing from your uncle's desk.
Yarım saat önce, bahçıvanın biri, tepede.38lik tabanca bulmuş. Dayınızın masasından alınanla aynı cinsten imiş.
I hope it's the same one I saw in the catalog.
Umarım katalogda gördüğümün aynısıdır.
How do you know it's the same one?
Aynı sinek olduğunu nerden biliyorsun?
Well, it's none of my business But we had the same trouble With one of our icelandic sagas.
Beni ilgilendirmez ama İzlanda destanlarında da aynı sorun çıktı.
Another one? No, it's the same one. We've been playing it all evening.
Adı "Sen öleceksin ve kimse cinayetten şüphelenmeyecek."
Our Agency did not have to be able to stop the sales of rubber tires, but we emit an order to the same one e we order an anonymous difundiz it, for all the cabinets of the Secretariat of Management of the Production,
Lastik tekerleklerin satışını yasaklamaya da yetkili değildik. Yine de bir emir hazırladık. Genç bir çocuk yazdığımız emri Üretim Yönetimi Bürosu'nda elden ele dolaştırdı.
The game consists in arranging the forty-eight remaining cards, by using the four spaces left by the removal of the aces, if one of the spaces happens to be the first in a column, you are allowed to put a two there ; if it follows, say, a six, you can insert the seven of the same suit, a seven can be followed by an eight, an eight by a nine, a jack by the queen ; if the space follows a king, you may not lay anything and the space is dead.
Oyunda, çıkardığın dört astan kalan yerleri kullanarak elindeki 48 kağıdı sıralamaya çalışıyorsun boş yerlerden birisi, bir sütunun başındaysa iki kağıt koyabiliyorsun oraya boşluk mesela bir altılıdan sonra geliyorsa aynı serinin yedilisini koyabilirsin oraya yedinin arkasından sekizi sekizin arkasından dokuzu valenin arkasından kızı koyabilir ama boşluk papazdan sonraysa oraya hiçbir şey koyamaz ve o boşluğu kullanamazsın.
It's the same one!
- Aynısı.
But as in the case of the instantaneous spread... of fashions in apparently aristocratic first names... which practically all individuals the same age will be found to bear, the object from which one expects a singular power... can only be offered for the devotion of the masses, because it's been manufactured in great enough numbers... to be consumed en masse.
Fakat ayni yastaki bireylerin neredeyse hepsine ayni ismin verilmesiyle sonuçlanan revaçtaki asil görünen isimlerin alinmasi durumunda oldugu gibi, benzersizligi vaat eden nesneler, seri üretimle üretilmisse kitlelerin tüketimine sunulabilir.
The object that was prestigious in the spectacle.. becomes vulgar the instant it enters one consumer's home, at the same time as the homes of all others.
Fakat gösteri içinde saygin olan nesne, tüketicisi – veya diger tüm tüketiciler – tarafindan eve getirilir getirilmez siradanlasir.
Although there has been a rumour that the notorious Phantom is back at work, and although it has long been suspected that Sir Charles and the Phantom are one and the same, it has never been proved.
O adı çıkmış Hayalet'in yeniden işbaşı yaptığı söylentileri dolaşıyor olsa da ve Sör Charles ile Hayalet'in aynı kişi olduğundan uzun zamandır şüpheleniliyor olsa da bu, asla ispatlanamadı.
It's the same one.
Onun aynısı.
It's the same one I gave to Jessie Florian.
Jessie Florian'a verdiğimin aynısı.
It's the same one.
Aynı küpe.
I noticed it's got the same kind of face as the one you gave your husband.
Kocanıza verdiğinizle aynı görünüşe sahip olduğunu fark ettim.
It's seldom the same one. A real parade.
Aynı kadınların geldiği nadiren görülüyor.
I'm here for one purpose and that's to live my life to the hilt and enjoy it the same way.
Tek bir amaçla buradayım... o da hayatımı en uç noktaya kadar yaşamak... ve aynı şekilde ondan keyif almak.
Yes, it's the same one.
Evet, bu o. Allah-u Ekber...
When two individuals have different goals... or the same goal... and they are competing to attain it... there is one winner, one loser.
# İki kişinin farklı hedefleri varsa... #... ya da hedefleri aynıysa... #... ve bu hedeflerine ulaşmak için birbirleriyle yarışıyorlarsa... #... bir kazanan, bir de kaybeden olacaktır.
it's the thought that counts 64
it's the weekend 33
it's the first time 44
it's the least i can do 162
it's the truth 602
it's the end of the line 17
it's the end 70
it's the end of the world 47
it's the same thing 191
it's the future 44
it's the weekend 33
it's the first time 44
it's the least i can do 162
it's the truth 602
it's the end of the line 17
it's the end 70
it's the end of the world 47
it's the same thing 191
it's the future 44
it's the same 180
it's the right thing to do 157
it's the opposite 59
it's the middle of the night 100
it's the other way around 50
it's the same guy 38
it's the only way 332
it's the least i could do 88
it's the law 146
it's them 347
it's the right thing to do 157
it's the opposite 59
it's the middle of the night 100
it's the other way around 50
it's the same guy 38
it's the only way 332
it's the least i could do 88
it's the law 146
it's them 347