It comes with the job traducir turco
46 traducción paralela
It comes with the job.
işin bir parçası.
- It comes with the job.
- Bu da işimin bir parçası.
It comes with the job.
Bu işin bir parçası.
It comes with the job, OK?
Mesleğin gereklerinden biri, tamam mı?
It comes with the job.
Bu işle beraber geliyor.
Neither do I, but it comes with the job.
Ben de hoşlanmam, ama işle beraber geliyor.
It comes with the job.
Yaptığımız işin bir parçası.
Well, you gotta be flexible. It comes with the job.
Şey, iş söz konusu olunca esnek olmalısın.
Listen, in fairness, it comes with the job!
Dinleyin, dürüstce, bu işle birlikte gelir!
It comes with the job.
İşteyken oldu.
And I know creeps, it comes with the job.
süründüğümü hatırlıyorum, işimle alakalı.
Whether you're in an indonesian prison, a cave in the afghan mountains, or the back of a cargo truck, it comes with the job.
Endonezyadaki bir hapishanede olmanız, Afgan dağlarındaki bir mağarada bulunmanız, veya bir kamyonun arkasında olmanız, hep işe bağlı olmuştur.
It comes with the job.
İş ile birlikte geldi.
I call emergency nine times a day. It comes with the job.
İşimden ötürü 911'i günde 9 kez ararım da.
Yeah, well, it comes with the job.
Bu işin cilveleri onlar.
It comes with the job.
Bu işin bir parçasıdır.
- It comes with the job, Ulrik.
- Bu da işin bir parçası, Ulrik.
It comes with the job, man.
Bu da işin bir parçası.
It comes with the job, Sam.
İşin gerektirdiği kılığa bürünüyoruz, Sam.
Well, I'm a cop, so it comes with the job sometimes.
Sonuçta polisim. İş bazen bunu gerektiriyor.
- because it comes with the job.
İşin gerekliliği bu zaten.
It comes with the job.
Bu da işin bir parçası.
Yeah, it comes with the job.
Evet, evet. İşi alana veriliyor.
It comes with the job.
Bu görevin bir gereği bu.
I know that sometimes I must appear calculating, even duplicitous to you, but please understand it--it comes with the job description.
Biliyorum bazen başka hesaplar yapar gibi görünüyorum hatta size ikiyüzlü davrandığım da oldu ama lütfen anlayış gösterin. İşim bunu gerektiriyor.
Well, it comes with the job.
Bu da işin bir parçası.
The target on your back, it comes with the job.
Aldigin bu görev sirtindaki hedef tahtasiyla beraber gelir.
The target on your back, it comes with the job.
Hedef tahtasını sırtında taşıyorsun, bu işinin bir getirisi.
It comes with the job.
Bu işte böyle şeyler olur.
- It comes with the job.
Bu, işimin bir parçası.
If I practice my Islam on the job and do that without trying to interfere with anyone else's practice, whether they be religious or otherwise then I make it easier for the next Muslim that comes on board.
İşyerindeyken ibadet etmek edeceksem, ve bunu çatışmadan yaparsam, dindar olsun ya da olmasın kimseyle çatışmazsam, bir sonraki Müslüman nesil için işi kolaylaştırmış olurum.
Now I'm not gonna lie to you. The job comes with more responsibility, but it offers a Iot more rewards.
Bu pozisyon sorumlulukları yanında getiriyor ama sunduğu ödüller de artıyor.
It just comes with the job.
Bu sadece işin bir parçası.
That stuff, it just... Comes with the job.
Tüm bunlar.. işin getirdiği şeyler.
You could say it's bonus that comes with the job.
Buna işle gelen bir ikramiye diyebilirsin.
Higher security makes the job harder, but it comes with a silver lining - - the tougher the security, the more valuable the information it's protecting.
Güvenlik ne kadar sıkıysa işiniz de o kadar zordur. Lakin bu zorluğun getirisi de büyüktür. Güvenlik önlemleri ağırlaştıkça korunan bilgi de hayli önem kazanmaktadır.
It comes with the job.
- Hayır.
Whether it's a new job, new relationship, or a new football season with the new comes possibility excitement...
İster yeni bir iş olsun, ister yeni bir ilişki ister yem futbol sezonu olsun yenilikle birlikte imkan da gelir. Heyecan.
When the world comes for my son with the knives out... it's my job to stand in the way. And if you went to jail...
Tüm dünya oğlumun peşinde de olsa karşılarında durmak benim işim!
It's a little hard to do my job if management comes running in all the time, interfering with my responsibilities.
Ama müdür her yaptığım işe burnunu sokarken benim de işimi yapmam biraz zor oluyor Alex.
- I'm so grateful to you for giving me an acting job, but if the job comes with strings attached, then I cannot and will not do it.
- Sana minnettarım bana bir rol verdiğin için, ama bu iş için başka şeyler de yapmam gerekecekse, yapamam ve yapmayacağım.
Rick, I really enjoyed our date. I'm grateful to you for giving me an acting job and making my childhood dreams come true. But if the job comes with strings attached, then I cannot and will not do it.
Rick, randevumuzdan gerçekten keyif aldım ve bana bir oyunculuk işi verip çocukluk hayallerimi gerçekleştirdiğin için çok minnettarım ama iş bazı şeylere bağlı olmaya başlarsa bunu yapamam ve yapmam da.
Oh, the, uh, the job... it comes with a desk.
İş masayla birlikte geliyor.
It comes with the job.
- İşin getirdiği şeylerden biri.
It comes free with the job, yes.
İşle birlikte bedelsiz olarak veriliyor, evet.