It has been too long traducir turco
68 traducción paralela
It has been too long.
Joseph, çok zaman oldu.
It has been too long.
Uzun zaman oldu.
It has been too long, my brother.
Çok uzun zaman oldu, kardeşim.
It has been too long since you last fought at my side.
En son yanımda savaştığından beri çok zaman geçti.
It has been too long since you have faced a slayer.
Bir avcıyla karşılaşmayalı çok uzun zaman oldu.
- Rafael, it has been too long.
- Rafael, görüşmeyeli çok oldu.
It has been too long, my old friend
Uzun zamandır görüşemedik, dostum.
It has been too long.
Uzun zaman oldu!
- It has been too long, old friend.
- Uzun zaman oldu eski dost.
Masamune-dono! It has been too long.
Masamune-dono, uzun zaman oldu.
It has been too long.
Epey zaman geçti.
- Okay, it has been too long. - Yeah!
- Evet, ne zamandır bekliyorduk.
But it has been too long...
Ama o kadar zaman geçti ki...
It has been too long.
Çok uzun zaman oldu.
It has been too long, Gaia.
Hâlâ daha uzatıyor. Geciktiğim için özür dilerim.
It has been too long, Gaia.
Uzun zaman oldu, Gaia.
But when you can't, when there's too many, when it has been too long... That's when it gets scary.
Ama hatırlayamayınca, çok kişi olunca, uzun zaman geçince işte o zaman korkutucu olmaya başlıyor.
- It has been too long.
- Görüşmeyeli uzun zaman oldu.
- It has been too long.
- Evet uzun zaman oldu.
It has been too long since I have been in control of my own life.
Uzun zamandır kendi hayatımı kendim kontrol ediyorum.
Ah, it has been too long.
Görüşmeyeli uzun zaman oldu.
It has been too long from proper hands.
Uzun süredir hak edenden uzak kaldi.
It has been too long, Paul.
Çok uzun zaman oldu, Paul.
Maybe it has been too long.
Belki yeterince uzun zaman olmuştur.
It has been too long.
Görüşmeyeli uzun zaman oldu.
It has been too long, my friend.
Uzun zaman olmuştu dostum.
It has been too long since I have been able to unleash my might so fiercely.
Gücümü bu şekilde şiddetli kullanmayalı çok uzun zaman oldu.
It has been too long!
Uzun süre oldu!
Miss Wright, it has been much too long since we could enjoy a lady's presence.
Bayan Wright, aramıza bir hanımefendi katılmayalı çok uzun zaman oldu.
It has been surmised that perhaps my lord was like a wild animal that had been kept too long.
Belki efendimin çok uzun zamandır hapsedilmiş vahşi bir hayvan olduğu sanılıyordu.
But his heart has been deprived of oxygen for too long and it wasn't beating.
Fakat kalbi uzun süre oksijensiz kaldı. Ayrıca uzun süredir atmıyor.
If it's not as heavy as it looks... it has been in the tank too long.
Göründüğü kadar ağır değilse akvaryumda fazla durmuş demektir.
It has been far too long, Master Kenobi.
Uzun zaman oldu Usta Kenobi.
It has been way too long, Jo.
Çok uzak kaldın, Jo.
It has been way too long since these guys have gotten together.
Bu adamlarla uzun süredir buluşmadık.
I believe it has already been too long.
Şimdi bile çok uzun olduğuna inanıyorum.
It has been way too long since we all hung out together. And this is the first time we're all drinking together. Legally, that is.
Beraber takılmayalı uzun zaman oldu... ve bu ilk kez beraber içki içişimiz... yasal olarak tabi.
Wow, how long has it been? Too long.
Vay be, ne kadar zaman oldu?
It has been way too long and life just always seems to get in the way with us.
Çok uzun zaman oldu. Ve hayatında bizimle arası pek iyi değil gibi.
Has it been too long ago?
Bu anı çok mu eskiydi?
it's too late as this country has long since been dull.
Ülke çok uzun zamandır durgun olduğu için aslında şimdi bile çok geç.
For too long, e.d. Has been viewed as a physical problem. And it's been treated with pills and ointments and contraptions whose straps break all too easily.
Çok uzun bir süredir ereksiyon bozukluğu fiziksel bir sorun olarak görüldü ve haplarla, merhemlerle ve kayışları çok çabuk kopan aletlerle tedavi edildi.
It has been far too long since we danced together.
Birlikte dans etmeyeli uzun zaman olmuş.
Man, it has been way too long.
Adamım, bu yol çok uzun olmuştur.
This thing has been building for too long, it's ready to explode.
Bu şey uzun zaman önce inşa edilmiş ve patlamaya hazır.
Okay, I admit, it's childish and it has been part of my identity for way too long.
Biliyorum bu çocukça ve uzun zamandır benim kimliğimin bir parçası
It has been far too long since I last gazed upon a lovely English rose.
Güzel bir İngiliz gülüne baktığımdan bu yana çok zaman geçti.
Whitehall has been without a wife's care for far too long. And that was before it became home to soldiers and bachelors alike.
Whitehall'de bir eşin ilgisi olmayalı uzun zaman olmuştu ve bu da askerler ve bekarlar için aynı şekilde yuva olmadan önceydi.
It's been far too long, it has.
Çok uzun zaman oldu, evet.
Then i'm going to get stiff. And it has been far too long for both.
İkimiz için de çok uzun zaman geçti.
Nobel Prize winner Frank Holland has made it his mission to bring what he describes as the transformative power of the written word to millions of women around the world who've been denied access to education for far too long.
Nobel ödüllü Frank Holland, çok uzun süredir eğitim haklarını kullanamayan ve kendisinin "dönüştürücü güç" olarak tanımladığı milyonlarca kadının sesi olmayı kendine görev edinmiş biri.