It hurt traducir turco
11,298 traducción paralela
Will it hurt?
Acıtacak mı?
Does it hurt?
Acıyor mu?
Did it hurt when your father repeatedly let you down, Stark?
Babanın seni devamlı yüzüstü bırakması canını yaktı mı Stark?
You said it hurt.
Zarar verdiğini söyledin.
Do you think it hurt my dad?
Sence babama da zarar verdi mi?
~ Did it hurt?
- Canını yaktı mı?
It hurt to breathe.
Nefes alınca canım yanıyordu.
Does it hurt much?
Çok mu acıyor?
Where does it hurt?
Nereniz acıyor? !
Why doesn't it hurt more?
- Neden artık acımıyor?
As her daughter, it hurt.
Kızı olarak, canımı yaktı.
Yes, every time The Shep yanked out a fistful of my pubic hair, it hurt.
Evet, ne zaman bu yapılsa, canımı acıtırdı.
- Where's it hurt, there?
- Neresi acıyor, burası mı?
"What was it like? " Does it hurt?
"Nasıldı?" "Canın acıdı mı?"
Where does it hurt?
Neresi acıyor?
Well, it wouldn't hurt to have a first-class heart surgeon by my side.
Yanımda koşan birinci sınıf bir kalp cerrahına hayır demezdim.
Well, I don't see how it could hurt if I came for a little while, I mean, if that's what Matthew wants.
Eğer Matthew istiyorsa, birazcık sizinle takılmak isterim.
Even if it's not, there's nothing they can do to hurt Clark Computers'cause they don't have the most valuable asset, right?
Değilse bile Clark Bilgisayarları'na zarar veremezler... Çünkü en değerli hazineye sahip değiller, haksız mıyım?
Well, it ain't gonna hurt any less with a needle in it.
Ucunda iğne olduğu sürece daha az acımayacak.
Well, it wouldn't hurt us as much if he'd just admit it.
Biraz kabullenebilse o kadar canını yakmaz.
Good, yeah, now you're gonna wrap it around him so he can't flap his wings so he doesn't hurt himself, okay?
Güzel, evet, onu sarıp sarmala böylece kanatlatını çarparken kendine zarar vermez, tamam mı?
Vanessa was afraid that Mia would set a fire at her party and hurt people, so she started calling Hauser to cancel it.
Mia'nın kendi partisinde yangın çıkararak insanların canını yakacağını düşünüp iptal etmesi için Hauser'ı aramaya başlamış.
It won't hurt, don't worry.
- Acıtmaz korkma.
Don't hurt yourself. We already had a feeling you got rid of it.
Ondan kurtulmaya çalışacağınıza dair içimizde bir his vardı.
Well, if he used it to hurt Alfredo, why would he come back to his apartment to get rid of it?
Onu Alfredo'ya karşı kullandıysa ondan kurtulmak için neden dairesine dönsün ki?
I just didn't expect... That it would hurt quite this much.
Sadece bu kadar acıtmasını beklemiyordum.
Instead of dealing with being hurt and alone and afraid that this horrible, empty feeling is all there is, I run from it.
Acımla ve yalnızlığımla yüzleşmek yerine içimdeki berbat boşluk duygusundan korktum ve kaçtım.
But I didn't think about how much it was going to hurt you, how killing all of those people, how... how it would change you.
Ama bunun sana ne kadar zarar vereceğini düşünmedim. Tüm o insanları öldürmenin seni ne kadar değiştireceğini düşünmedim.
Sometimes it hands you a bad cookie, like when you got hurt in the Army or when Mom left us.
Bazen elinde sadece kötü kurabiye olur. Tıpkı senin orduda yaralanman gibi ya da annemin cennete gitmesi gibi.
For all the hurt that stereotyping causes, it's fundamental to how our brains work.
Bu basmakalıp düşünceler beynimizin nasıl çalıştığının esasıdır.
It's gonna hurt.
Çok canı yanacak.
Eh, it didn't hurt a bit,'cause I didn't mean it with her, and I'm not gonna do it with you.
Pek değil, çünkü ciddi değildim ve bunu yapmayacağım.
Crazy how a part of you can hurt so much even after it's gone.
İyileştikten sonra bile bir parçan seni bu kadar nasıl incitebilir?
It wasn't just William you hurt.
İncittiğin sadece William değildi.
Was it since someone hurt you?
Biri seni kırdığından beri mi?
I wonder what it is you could have done that has hurt her so badly?
Çok kötü bir şekilde onu incitecek ne yaptın merak ediyorum?
What I like about this idea is that it definitely won't end in hurt feelings.
Bu fikre dair hoşuma giden kısım kimsenin üzülmeyeceği!
It drives you mad with visions to make you hurt yourself or someone else.
Kendini veya başkasını incitirken görmeni sağlayarak seni delirtir.
It drives you mad with visions to make you hurt yourself or someone else.
Gördüğün şeyler seni ya da Başkasını incitebilir.
Hit me, but it didn't hurt.
Vurdun ama hiç acımadı.
I know it's going to hurt you, but... please..... be a little proud of me.
Biliyorum canın yanacak ama lütfen benimle biraz gurur duy.
Didn't hurt, did it?
Zor değildi, değil mi?
It won't hurt, it'll be nothing.
Acımayacak, bir şey olmayacak.
I was a kid. It didn't hurt as much then.
O zamanlar çocuktum.
It doesn't hurt at all.
Canım hiç acımıyor.
It's gonna hurt you a lot more than it's gonna hurt me.
Senin canını benimkinden daha fazla yakacak.
It doesn't hurt at all.
Hiç acımıyor.
I hope it doesn't hurt our... our friendship.
Umarım bizi etkilemez. - Arkadaşlığımızı.
He takes his job seriously, and it takes a lot of character to hurt someone you love in order to do what's right.
İşini ciddiye alır ve doğru olanı yapmak için sevdiğini incitmek karakter gerektirir.
If you do it, people could get hurt.
Siz alırsanız, insanlar zarar görür.
It would still hurt them.
- Yine de onları incitecek.
it hurts so bad 52
it hurts 1217
it hurts so much 65
it hurts me 41
it hurts a lot 21
it hurts too much 26
it hurts like hell 29
hurt 179
hurts 119
hurting 20
it hurts 1217
it hurts so much 65
it hurts me 41
it hurts a lot 21
it hurts too much 26
it hurts like hell 29
hurt 179
hurts 119
hurting 20