It says traducir turco
20,008 traducción paralela
In the article, it says the president was asked to comment, but declined.
Makalede, başkana yorumlarının sorulduğu, ancak reddedildiği yazıyor.
It says "Mark Wells".
"Mark Wells" yazıyordu.
It says she was found in the house of Josef Nebojsa, who died several months ago.
Dediğine göre kadın bir kaç ay önce ölen... Josef Nebojsa'nın evinde bulunmuş.
It says here that late last night, Samantha had dinner with the same two friends who found her this morning...
Burada yazana göre Samantha dün gece geç saatlerde kendisini bulan arkadaşlarıyla yemek yemiş.
Then it says here that following an attempted assault on a police officer, Paul Mossier was remanded to a psychiatric hospital.
Sonra bir polis memuruna saldırı girişiminde bulununca Paul Mossier akıl hastanesine yatırılmış.
Tell me what it says in the books about not getting my face eaten by The Beast.
Yüzümün Yaratık tarafından yenmemesiyle ilgili kitapta ne yazıyor söyle bakalım.
It says a lot about who she could be as a leader.
Onun bir lider olabileceğini gösteriyor.
It says, "later," not "never."
Sonra yazıyor, hiçbir zaman değil.
It says not to engage.
- Sadece takip. Temasa girmeyeceğiz.
- All right, it says on Facebook he's playing his ukulele at an open mic on Friday.
Facebook'unda, cuma günü canlı müzikte Hawai gitarı çalacağı yazıyor.
It says that it was all my fault and that you are a great dad.
Tüm suçun bende olduğunu ve harika bir baba olduğun yazıyor.
Look, it says right here, when the Lords first crossed over, they were "possessed of Xibalba."
Bak, tam burada yazıyor, lordlar ilk geçildiğinde, "Xibalba tarafından ele geçirilmiş" olacaklar.
It says the Lords once utilized the skills of a demon hunter by the name of Ilhicamina.
Yazdığına göre Tanrılar, Ilhicama adında şeytan avlama yeteneği olan birini kullanmışlar.
No, it... it says that he retired, that the Lords gave him "untouched land in a fertile river basin."
Hayır, burada emekliye ayrıldığı ve Tanrıların ona verimli bir nehir havzasında el değmemiş bir toprak parçası verdiği yazıyor.
It says I'm no longer covered on your health insurance.
Sağlık sigortamın artık geçerli olmadığı yazıyor.
It says I have to make an incision, retract the hernia sac, and then suture the abdominal lining.
Önce bir kesik açmamı, fıtık kesesini toplamamı, ve sonra karın bölgesine dikiş atmamı söylüyor.
It says here in your C.V. you made buttholes for babies who didn't have them.
Özgeçmişinizde bebeklere kıç deliği yaptığınız yazıyor.
It says that he's known me to be an amazing lawyer, that I've shown mastery of the material that he teaches, and that as far as he's concerned, I'm an outstanding student of the law.
Orada beni harika bir avukat olarak tanıdığını ve öğrettiği şeyleri ustalıkla gösterdiğimi ve bildiği kadarıyla çok iyi bir hukuk öğrencisi olduğum yazıyor.
It says, "if you're thinking it, you're a fool."
"Böyle düşünüyorsan, aptalsın."
- No, it says I'm not willing to take a chance on 12 complete strangers. It says you don't have faith in him.
- Ona inancının olmadığını söylüyor.
Your file- - it says the eyewitness in the Shepherd case gave his statement to a Baltimore ADA by the name of Peter Levy.
Senin dosyan... Görgü tanığı dosyalarını Daltimore D.D.A.'den Peter Levy'in tutuğunu söylüyor.
- Well, usually, I'm in a hurry... - Mmhmm. So I cook it less time than it says on the box.
Genelde acelem olduğundan kutuda yazan süreden daha az pişiriyorum.
If the victim says that he's not gay, then how could it be discrimination?
kurban gey olmadığını söylüyorsa, nasıl ayrımcılık olabilir bu?
What about the part where she says, "I hope and pray to God my little fetus has a soul'cause I want it to feel pain when I eject it from my hole"?
Peki şarkısında "Umuyorum ceninimin ruhu vardır çünkü onu deliğimden fırlattığımda acıyı hissetsin istiyorum." dediği bölüm?
But it's all coming true, and if what Klaus says is right then tomorrow night he'll take Toby away.
Ama hepsi oluyor ve Klaus'un söylediği doğruysa, yarın gece Toby'yi alacak öyleyse.
.. Besides, Toby likes a bit of turbulence, he says it is like being on a ride at the fairground.
Ayrıca Toby türbülansı biraz seviyor. Panayırda atlıkarıncaya binmek gibi olduğunu söylüyor.
But it makes no sense, the Krampus only comes for children, the legend says so.
Ama çok saçma, Krampus sadece çocukları alıyor, efsaneye göre öyle.
It's a fool says otherwise.
Tersini söyleyen aptaldır.
Mam says if it weren't for Mr Ross...
Annem diyor ki, Bay Ross olmasaydı...
And how could someone who says he did it... And who seems to believe what he's saying... Be innocent?
Yaptığını söyleyen ve söylediğine inanıyor gibi görünen biri nasıl masum olur ki hem?
I mean, he says it's not, but he always says that.
Babam değil diyormuş ama hep öyle der zaten.
- Yeah. Consumer Reports says it's a complete waste of money.
Tüketici raporları tamamen para kaybı olduğunu söylüyor.
And the information I have says that it's too late for Piper.
Benim elimdeki bilgi de Piper için çok geç olduğunu söylüyor.
Canada says it's theirs, Greenland begs to differ.
Kanada bizim diyor, Grönland bizim.
It's right after that part that says anyone can have a flamethrower.
Herkesin alev makinasına sahip olabileceğini söyleyen bölümden hemen sonra.
He says it's discretionary.
İsteğe bağlı olduğunu söyledi.
She says it's an emergency.
Acil olduğunu söyledi.
Like Grunkle Stan always says, when one door closes, choose a nearby wall and bash it in with brute force!
Stan amcanın her zaman söylediği gibi, bir kapı kapandığında, en yakınında ki duvarı seç ve ona tüm gücünle sert bir yumruk indir!
He says, "If we do it tonight, we can say we didn't know and it might have been the party, and we'll get the insurance from the house and all the money problems will be over."
Bana dediki "Eğer bu gece yakarsak, bilmediğimizi söyleriz ve parti sırasında olmuş olacağını anlatır sonra da sigortadan gelecek parayla da tüm problemlerimizi çözeriz."
- Queenie says it's when you get knowledge from life instead of books.
- Queenie'ye göre bilgiyi kitaplar yerine hayattan alıyorsun.
Says he won't share'em unless it's directly with you.
Direk size olmazsa söylemeyeceğini dedi.
Anybody moves, anybody says anything, cut the boy's other eye out and feed it to his father, and then we'll start.
Biri hareket eder ya da bir şey söylerse çocuğun diğer gözünü de çıkartıp babasına yedirin. Sonrasında da başlarız.
My sister wants me to... meet somebody, and she says that I'm not doing it here.
Kız kardeşim birileriyle tanışmamı istiyor ve bunu burada yapamayacağımı söylüyor.
Your face says it does.
Yüzün aynı şeyi söylemiyor ama.
He says it's urgent.
- Acil olduğunu söylüyor.
And whether he says it or not, he's banking on the fact that you are gonna think this is a victimless crime, but if you acquit him, you are giving permission to everyone to say...
İtiraf etse de etmese de bunu kurbanı olmayan bir suç olarak düşünmeniz için uğraşıyor. Eğer onu beraat ettirirseniz herkese şöyle deme hakkını vereceksiniz :
- A mistrial says it.
- Hayır, sadece 12 yabancıyla işimi şansa bırakmayacağımı söylemiş. - Hatalı yargılama dedi.
He says it messes up the lines in his suit.
Takım elbisesinin ütüsünde sorun varmış.
Anyway, he says it explains everything.
Her neyse bunun her şeyi açıklayacağını söyledi.
If he says your convoy's gonna be hit on the Jersey Turnpike it's gonna be hit.
Kaynağım, konvoyunuz New Jersey Turnpike'da vurulacak dediyse doğrudur.
I'm looking at a report that says the containers of oil we seized never made it into evidence.
Şu anda ele geçirdiğimiz petrolün hiç kanıtların arasına gitmediğini gösteren bir belgeye bakıyorum.
it says here 123
it says so right here 17
it says that 32
it says right here 37
says 221
says who 419
says me 53
says you 129
says it's urgent 25
says i 32
it says so right here 17
it says that 32
it says right here 37
says 221
says who 419
says me 53
says you 129
says it's urgent 25
says i 32