It was just a kiss traducir turco
80 traducción paralela
- It was just a kiss!
- Alt tarafı bir öpücüktü!
It was just a kiss on the cheek.
Bu sadece yanağından bir öpücüktü.
It was just a kiss.
Sonuçta bir kerelikti.
It was just a kiss, Dawson.
Sadece bir öpücüktü, Dawson.
Joey, it was just a kiss. lt wasn't the running of the bulls in Pamplona.
Pamplona'da boğaların kaçması değildi ki, niye paniğe kapıldın?
- It was just a kiss.
- Ufak bir öpücüktü sadece.
Chris, it was just a kiss!
Chris, sadece bir öpücüktü!
It was just a kiss.
Sadece bir öpücüktü.
- It was just a kiss
- Sadece bir öpücüktü.
- It was just a kiss.
- Sadece bir öpücüktü.
It was just a kiss.
Deli misin sen? Sadece bir öpücük kondurduk.
- Dude, it was just a kiss.
- Dostum, sadece bir öpücüktü.
Well, it was just a kiss, right?
Sadece bir öpücüktü değil mi?
It was just a kiss, Christian.
Sadece bir öpücüktü, Christian.
And it was just a kiss.
Sadece bir öpücüktü.
I don't know what happened in there, but it was just a kiss.
İçeride ne olduğunu bilmiyorum ama... sadece bir öpücüktü.
It's just that - well, you should know it was just a kiss.
Sadece... Şey, sadece basit bir öpücük olduğunu bilmelisin.
It was just a kiss, and i don't even think our saliva was compatible, so there's no reason to discuss and make something that isn't awkward... Awkward.
Sadece bir öpücüktü ve salyamızın uyuştuğunu da sanmıyorum o yüzden konuşmaya ya da uygunsuz olmayan bir şeyi uygunsuz yapmaya bir sebep yok.
- Okay, he told you it was just a kiss. Well, yeah. Big deal.
- Sadece öpüştüklerini söylemişti.
No.There's nothing to find out.It was just a kiss.
Ögrenecegi bir sey yok. Sadece bir öpücüktü.
It was just a kiss.
Dileme. Sadece bir öpücüktü.
It was just a kiss, Mac.
Yalnızca bir öpüşmeydi, Mac.
I made a mistake and I know there's no excuse but it was just a kiss.
Hata yaptım. Biliyorum mazereti olmaz ama, sadece bir öpücüktü.
And the girls didn't know if I should even tell you... because it was just a kiss and it means nothing.
Kızlar sana anlatıp anlatmamamda kararsızdılar çünkü sadece bir öpücüktü ve hiçbir anlamı yoktu.
It was just a kiss.
Basit bir öpücüktü.
It was just a kiss from an 80-year-old man.
80 yaşındaki bir adamın öpmesinden ne olacak?
It was just a kiss between old friends.
Sadece iki eski arkadaş arasındaki öpücük.
SO, IT WAS JUST A KISS.
Yani, sadece bir öpücüktü.
IT WAS JUST A KISS.
Sadece bir öpücüktü.
Lloyd, it was just a kiss.
Lloyd, sadece bir öpücüktü.
You lit this place on fire, - you two animals. - It was just a kiss.
Mekânı ateşe verdiniz azgın hayvanlar sizi.
Just a simple kiss, but quite disturbing it was.
Sadece basit bir öpücük, ama oldukça rahatsız edici.
It was just a New Year's Eve kiss!
Charlotte, Tanrı aşkına! Sadece küçük bir Yılbaşı Gecesi öpücüğüydü.
- Well, it's just'cause I was with a bunch... some older guys... a - a-and they... they all chipped in and they paid this girl... and she had... she had a reputation... to... to kiss me, and then, and then, you know... and do some other stuff, you know. - But you sort of what?
- Ne demek bir nevi?
That kiss in the courtyard, Sebastian- - it was more than just a kiss. - I'll say.
Bahçedeki o öpücük ise, Sebastian basit bir öpücükten öte bir şeydi.
Aaron gave me a ride home. It was just a good-night kiss.
Aaron beni eve bıraktı.İye geceler...
- It was just... an old habit- - a friend kiss.
Sadece... bir alışkanlıktı... arkadaş öpücüğü.
Look, it was just a half kiss, all right?
Bak, bu sadece yarım bir öpücüktü, tamam mı?
I mean, was it just a kiss, or did they actually...?
Yani, sadece bir opucuk muydu, yoksa onlar tamamen...?
And it was just a little kiss.
Hem, masum bir öpücüktü.
So was it just a kiss, or...
Peki sadece bir öpücük müydü, yoksa...
We knew it was wrong But we couldn't resist Just a meaningless kiss
Yanlış olduğunu biliyorduk Karşı koyamadık anlamsız bir öpücük
I think it was more than just a kiss.
Hayir, hayir, hayir.
Maybe it was just a friendly kiss or maybe it was a good-bye kiss.
Belki sadece arkadaşça bir öpücük, ya da elveda öpücüğüdür.
I saw davis coming out of the gansevoort with, uh, cilla grey, and he was, uh... kissing her, and it wasn't just a "hey, really nice to see you" kind of a kiss.
Davis'i Gansevoort otelinden çıkarken gördüm, yanında Cilla Grey vardı ve onu... öpüyordu. Hiç "Merhaba, nasıIsın?" öpücüğü gibi de durmuyordu.
If Lorelei saw a kiss, it was... just Patsy saying good-Bye.
Eğer Lorelai beni öpüşürken gördüyse o Patsy'nin güle güle öpücüğüydü.
Even if it was just a mercy kiss, l think I'll see if she wants to go to a movie sometime.
Merhametten dolayı bir öpücük de olsa sanırım benimle bir ara sinemaya gitmek ister mi bir soracağım.
The questioning... "Was it all just a sham? " Every kiss, every caress? "
Sürekli sorguluyorsundur "Hepsi bir oyun muydu?" "Her öpücük, her dokunuş?" " Beni sevdiğini sanmıştım.
- Yeah, but what if it was just, um a sweet... little, innocent kiss?
Evet ama ya eğer küçük masum bir öpücükse?
It's lonely boy, and it wasn't an affair... just a kiss, which made me see how much I wished it was with Chuck.
"Yalnız" çocuk demeye çalışıyorsun ve bu bir ilişki değildi sadece bir öpücüktü ve bu da bunun Chuckla olmasını ne kadar istediğimi görmemi sağladı.
And when it was time to wake me up, he put the antidote on his lips and woke me with a kiss, just like the prince.
Uyanma vakti geldiğinde ortağı onu uyandırmak için panzehri dudaklarına sürüp onu öperek uyandırdı. Tıpkı prensin yaptığı gibi.