It wasn't him traducir turco
1,806 traducción paralela
- His mother says it wasn't him.
- Annesi o olmadığını söyler.
What killed him, if it wasn't the bleachers closing?
Tribünlerin kapanması değilse, onu öldüren ne?
But it wasn't for me, it was for him.
Ama beni, benim için öpmedi, kendisi için öptü.
Now I thought I heard someone shout, and something tells me it wasn't him.
Birinin bağırdığını duydum ve içimden bir ses, o olmadığını söyledi.
She said she was confused about her feelings and it wasn't right to string him along, so...
Aklının karışık olduğunu söylemiş ve onu da buna alet etmek istemiyormuş, yani...
( Brenda ) Yeah. well if it wasn't for him. you'd be jail.
- Evet, ama o olmasaydı şimdi hapisteydin.
Okay, tell him six other kids got sick yesterday, so it wasn't the ice cream.
Ona dün 6 çocuğun birden hastalandığını, bunun dondurma yüzünden olmadığını söyleyin.
Sankur said the video wasn't real, and Eric's a video expert, so I had him analyze it.
Sankur, görüntünün sahte olduğunu söylemişti, ve Eric de bu konuda uzman, ben de ondan istedim.
I'd still be in fbi custody if it wasn't for him.
O olmasaydı, hâlâ FBI'da gözaltında tutuluyor olacaktım.
It was him, wasn't it?
Oydu, değil mi?
It wasn't easy getting the information out of him, but I'm convinced it's accurate.
Bu bilgiyi ondan öğrenmek kolay olmadı, fakat doğru olduğuna inanıyorum.
Brad, it wasn't him.
Brad, bu yapmamış.
No, no, no, it wasn't him.
Orada değildi. Tamam mı?
And when he realized that, I knew I had him. I knew he wasn't going to jump. We actually shook hands on it, and he seemed to gradually get better.
Zamanla yavaş yavaş düzelmeye başladı.
So it wasn't him.
Yani o olamaz.
But it wasn't him either.
Ama Fede de değildi.
She tried to tell me it wasn't him, but...
Onun hakkında bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu, ama...
She wasn't in love with him, it was purely physical.
Ona âşık değildi zaten ; tamam cinselliğe dayanan bir ilişkiydi.
You would not be in this position if it wasn't for him.
O olmasaydı bu durumda olmazdın.
And I sense that he saw everything, and someone killed him because of it, and that someone wasn't you.
Her şeyi gördüğünü hissediyorum. Bu yüzden birisi onu öldürdü ve onu öldüren sen değilsin.
It was you who killed him, wasn't it?
Onu öldüren sendin, değil mi?
The lawyer you turned me onto- - shit, I don't know what that motherfucker did, but whatever it was... I wouldn't have won that appeal if it wasn't for him.
Bana yönlendirdiğin avukat- - amcık ne yaptı bilmiyorum ama her ne yaptıysa yaptı. O olmasaydı, temyizi kazanamazdım.
- It wasn't him.
- O değildi.
It wasn't him.
Erkek değil.
And I told him that it wasn't going to work out between us, but I guess he didn't hear me or believe me.
İşlerin yürümeyeceğini söyledim ona sanırım beni duymadı ya da bana inanmadı.
It wasn't me. I didn't kill him!
O ben değildim.Onu ben öldürmedim!
And so when I went up to Sammy, our local commander, and told him I wanted to kill a Catholic man, it wasn't a wrong thing for me to do.
Böylece yerel liderimiz Sammy'ye gittiğimde ve O'na bir Katolik öldürmek istediğimi söyledim bunu yapmak benim için pek de yanlış değildi.
If it wasn't for him, we would have found all this.
O olmasaydı hepsini bulurduk
And my father told him to get out that he had earned that money and that he wasn't give him a penny of it and that he had pressed the alarm button and the police were on their way, which, you know, was a lie.
Ve babam ona def olmasını, kazandığının kendi parası olduğunu, ona bir kuruş bile vermeyeceğini, alarm düğmesine bastığını ve polisin yolda olduğunu söyledi ki anlamışsındır bu yalandı.
And he was shaking and I told him, I said "I'm okay. I'm sorry because, if it wasn't for me, you'll still have your money."
Titriyordu ve ben ona "Ben iyiyim özür dilerim, eğer ben olmasaydım paranı kaybetmeyecektin." diyordum.
If it wasn't for him, I wouldn't have the club, and that's turned out better than OK.
Eğer o olmasaydı, kulübe sahip olamazdım ki herşey iyiden daha iyi oldu.
I did see Roy that day I got hurt, but it wasn't'cause of him.
Bileğimi kırdığım gün Roy'un görmüştüm ama onun yüzünden kırılmamıştı.
It wasn't... him...
O... değildi...
It wasn't DiNozzo, but the killer didn't know that, so if I'm him, I'm wondering why my buddy is meeting with a federal agent.
O ajan DiNozzo değildi ama katil bunu bilmiyordu. Ben olsam, arkadaşımın niye bir federal ajanla buluştuğunu merak ederim.
And it wasn't until his boss disappeared, then Christmas and Luke's birthday came and went and not a word out of him, which is- - it's completely killing Luke.
Patronu ortadan kayboldu Christmas, Luke'un doğumgünü geldi, geçti. hala ondan hiçbirşey yok.
Maybe it wasn't him.
Belki de o değildi.
It wasn't him!
O değildi!
It wasn't me that stabbed him.
Onu bıçaklayanlardan biri değilim.
It wasn't him.
O değildi.
Well, if it wasn't him, then who was it?
Peki katil o değilse kim?
If it wasn't for him, I'd be dead right now.
O olmasa, şu an ölmüş olurdum.
But I knew it wasn't him.
Onun olmadığını biliyordum.
Well, it wasn't unusual for him to crash on his couch Instead of coming home, but... When frank called this morning- -
Eve gelmemesi, ofiste kanepesinde uyuyakalması alışılmadık bir durum değildi ama bu sabah Frank aradığında...
I hope it wasn't seeing his whole career spread out in the programmes from my collection that made him so desperate.
Umarım takip ettiğim programlar nedeniyle kariyerinin bu kadar geniş alana yayılması onu çaresizliğe itmemiştir.
And it wasn't only him.
Sadece o değil.
One day I was hanging out with him and it wasn't even close to Christmas, but I was like, " Wow, I'm really happy hanging out with him.
Bir gün onunla takılırken. Noel olmamasına rağmen... Şöyle düşündüm. " Onunla olduğum için gerçekten..
Nobody else saw, but... I think it wasn't real to him until that moment.
Başka kimse görmedi, ama... bence o ana kadar olan bitenler ona gerçek gelmiyordu.
It wasn't about him.
Onunla ilgisi yoktu.
It is nice to know it wasn't in the back of a truck somewhere. You were everything to him, Meg.
Buraya arada bir gelmeliyiz
- It wasn't him, Allison.
- O değildi Allison.
He said the wolf was there when it wasn't, so no one helped him when the wolf really came.
Kurt olmamasına rağmen, orada olduğunu söyledi. Bu yüzden, kurt gerçekten geldiğinde kimse ona yardım etmedi.
it wasn't meant to be 40
it wasn't me 977
it wasn't your fault 315
it wasn't 1008
it wasn't my fault 280
it wasn't that bad 112
it wasn't hard 37
it wasn't a big deal 50
it wasn't fair 35
it wasn't a date 37
it wasn't me 977
it wasn't your fault 315
it wasn't 1008
it wasn't my fault 280
it wasn't that bad 112
it wasn't hard 37
it wasn't a big deal 50
it wasn't fair 35
it wasn't a date 37