It won't stop traducir turco
607 traducción paralela
Even that won't stop it.
Bu bile ona yetmez.
It won't stop soon
Kolay kolay dinmez.
- I won't stop whistling it.
Islıkla çalıp duracağım.
- Stop. I won't allow it.
- Yapmayın, Bay Higgins.
The cathedrals are the handwriting of the past the press is of our time and I won't do anything to stop it, Frollo.
Katedrallar geçmişin elyazısıdır... baskı makinesi ise, bizim zamanımızın. ... ve ben buna engel olmam, Frollo.
I'll stop him, but it won't do no good.
Durdururum, ama işe yaramaz.
It won't stop with lunch...
Bu iş sadece öğle yemeği ile bitmeyecek...
You won't get anyplace till you stop thinking about it.
Bu düşünceleri kafandan atana dek, bir yerin olmayacak.
It's my turn again but I won't take it... if you won't stop worrying about your goods and go to bed.
Şimdi sıra bende, ama... malınız için endişelenir ve yatmazsanız sıramı almam.
How do you know I won't stop it?
Çeki iptal ettirmeyeceğimi nerden biliyorsun?
"I have only this habit, and I have sworn not to give it away but if you take it off my back I won't stop you."
"Sadece bu kıyafetim var ve onu kimseye vermemeye yemin ettim ama onu üstümden alırsan seni durdurmayacağım" dedim.
They won't stop it!
Bunlar onu durdurmaz!
It won't stop us.
Bu bizi durduramaz.
I don't know. We'll be stuck up in the North woods... with no telephone, I won't - Stop it, Lyle!
Bilmiyorum.Kuzey ormanlarında kalacağız, üstelik telefonsuz ve...
I won't stop it.
Susmayacağım.
During the war, I used to think if I come through this, then I'll do something special and I won't stop until I've done it.
Savaştayken şöyle düşünürdüm : Bunun üstesinden gelebilirsem benzersiz bir şey yapacak başarana dek de durmayacağım.
I'm leaving now, and if anyone makes a move to stop me there'll be plenty of hair cut, and it won't be mine.
Gidiyorum ve beni durdurmaya çalışan olursa, çok saç kesilir burada, ve kendi saçımdan bahsetmiyorum.
It's not for me, but I won't stop you two.
Evet, beyler! Ama yine de sizi durdurmayacağım.
It won't start.
Stop etti.
I won't discuss it unless you stop shouting.
Bağırmayı kesmezsen seninle tartışmak zorunda değilim.
That won't stop the terror of it.
Ama bu olayın dehşetini azaltmayacak.
It's nice as it is. Listen, I won't stop you from seeing Luciani or anybody else.
Luciani veya bir başkası ile görüşmeni engellemeyeceğim.
We won't be able to stop from doing it.
Böyle gidersek karşı da koyamayacağız.
Stop with those gestures, this time, it won't help in anything.
Kes şu el kol hareketlerini, bu kez sana faydası dokunmayacak.
And, if it isn't too late, Corbett you must stop running. Don't think, it won't happen to you. Understand?
Beni dinle, Corbett silahla haydut kovalamayı bırakmalısın, anladın mı?
You won't stop me opening it.
Kasayı açmamı engelleyemezsin, Doktor.
Oh it won't stop!
Durmuyor.
It won't stop raining for a while!
Bir süre yağmur durmayacak!
Stop firing! It won't help!
Bu işe yaramaz!
That won't stop us from selling it.
Bu satışı etkilemez.
I won't be anymore, so stop worrying about it.
Artık orada olmayacağım, endişelenmeyi bırak.
It won't stop the world a-turning. Ah!
Ah!
The oil companies won't be able to stop it.
Petrol şirketleri buna engel olamayacak.
It don't matter. You won't be able to stop'em once they make their move.
Bunu dert etme harekete geçerlerse onları zaten durduramayız.
It's going to stop and they won't know...
Duracak ve kimse bilmeyecek.
Why are asking, trust you or not, it won't stop you.
Neden güvenip güvenmediğimi soruyorsun, Bu seni durduracak sanki.
It won't stop like that.
Bu böyle durmaz.
Maybe I'll stop it, and maybe I won't.
Belki bırakırım, belki bırakmam.
- It won't stop!
- Durmayacak!
It won't stop these either.
Bunları da durdurmayacak.
And it won't stop there.
Ve bu iş orada bitmeyecek.
Oh, it won't stop bleeding.
Durmuyor!
It won't stop bleeding!
Kanama durmuyor!
- I won't stop it.
Durmayacağım.
All right. I won't stop it.
Durdurmayacağım.
- It won't stop.
- Evet sabahtan beri kanıyor.
- It won't stop.
- Durmuyor.
And once it starts, it won't stop
Ve bir kez başladı mı bitmez.
I don't know why the cabs won't stop. Just leave it to me.
- Neden durmuyorlar hiç anlamıyorum.
We could stop them, but we won't manage to do it now.
Onları durdurmak mümkün ama şu an değil.
It's like my brains won't stop going.
Sanki beynim hızla koşturuyor gibi.
it won't work 371
it won't matter 76
it won't happen again 518
it won't take long 230
it won't last 65
it won't start 41
it won't last long 21
it won't hurt you 22
it won't open 58
it won't 497
it won't matter 76
it won't happen again 518
it won't take long 230
it won't last 65
it won't start 41
it won't last long 21
it won't hurt you 22
it won't open 58
it won't 497