Itty traducir turco
248 traducción paralela
Lana decorated it all by her itty-bitty self.
Lana dekore etti. Bu çıtı pıtı haliyle.
Couldn't we have just one little, itty-bitty oil well, so I can get a private phone?
Ufacık, minicik bir petrol kuyumuz olsa da, ben de kendime özel telefon alsam?
And 5,000 people were fed with five little fishes and two little itty-bitty loaves of bread?
Ya 5000 kişinin beş küçük balık ve iki minnacık somunla beslendiğine?
Poor itty-bitty kiddie
Zavallı çocuk.
If I was to catch a itty-bitty thing like that, I'd throw it back!
Ben böyle ufak tefek birşey yakalasaydım, geri bırakırdım!
Well, who's afraid of an itty-bitty storm? .
Ya, ufacık fırtınadan kim korkar?
Well, an itty-bitty bird fell on the ground... and I was taking it back to its mother.
Şey, ufacık tefecik bir kuş yere düştü. ve ben onu annesine geri götürüyordum.
You mean I can't tell people about the itty-bitty bird?
Yani insanlara ufacık tefecik kuşu anlatamaz mıyım?
I know you're seeing the same thing with those itty-bitty beady eyes of yours.
O keskin gözlerinle herhalde sen de benim gördüğüm şeyi görüyorsundur.
A couple of itty-bitty lights?
Bir çift süs ışığı mı?
Little itty-bitty, dainty elephants on that chain?
Minnacık, o zincirin üzerindeki zarif filleri?
I'm gonna chop you into itty-bitty little pieces, my friend.
Seni lime lime edeceğim dostum.
My mama's going to chop you up into itty-bitty pieces, my friend!
Annem seni lime lime edecek dostum!
How did you know that Father Stellini was no longer inhabiting this itty-bitty body?
Peder Stellini'nin artık bu küçük bedende olmadığını nasıl anladınız?
They have him in an itty-bitty tank.
Onu küçük bir havuza kapatmışlardı.
Well, honey, you can do for Mommy that thing that great big Al does best for his itty-bitty wife.
Nasılsın, Al? Speedy, seni çok iyi gördüm. Egzersiz yapıyorum.
Not that I don't love your itty-bitty one.
Mini minnacık tabancandan memnum olmadığımdan değil
# I'm gonna take this itty-bitty world by storm
# I'm gonna take this itty-bitty world by storm
Do you got any idea what we're gonna do to you... if we find one itty-bitty scratch on them?
Üzerinde küçük bir çizik bulursak... sana ne yaparız biliyor musun?
Doesn't he freeze out there in just that itty-bitty pup tent?
O ufacık ucuz çadırda donmuyor mu?
Phenomenal cosmic powers... Itty bitty living space.
Olağanüstü evrensel güçler ve mini minnacık bir yaşam alanı.
Itty bitty living space.
Mini minnacık yaşam alanı.
You mean that itty-bitty soup can? Give me five seconds, I'll...
Bu hazir çorba tenekesinden mi bahsediyorsun, bana 5 saniye ver de...
An itty-bitty one, but it is there.
Biraz küçük ama orada işte.
Twelve little itty-bitty tiny minutes.
12 dakikacık mesafede.
Poor Thumbelina Your brain's so itty-bitty
Zavallı Thumbelina, aklın çok karışmış.
The other day they catch him... in the elementary school playground... grabbin'itty-bitty titty.
Geçen gün onu çocukların oynadığı bir parkta yakalamışlar. Çok kötüydü.
Two hundred feet below the Pentagon, is an itty-bitty crack which I propose to make great, big and wide.
Pentagon'un 60 metre altında küçücük bir çatlak var ki... ben bunu kocaman bir yarık yapmak niyetindeyim.
And you gonna load it up... with little, itty-bitty... bullets of knowledge.
Ve sen onu doldurursun. Küçük küçük, parça parça. Mermilerin bilgisi.
And that little itty-bitty thing, that's Sam.
Şu ufacık şey de Sam.
Look at that itty-bitty face.
Bak şu minnacık suratına.
Just a little, itty-bitty smile.
Sadece küçük, küçücük bir gülümseme.
Yea, as you walk through your valley of despair fear not, for I am your Lil Ark Angel and I will look after every little itty-bitty, teensy-weensy one of you.
Umutsuzluk vadinde yürürken korkmayın, çünkü sizin Küçük Meleğinizim ve küçüklü büyüklü her birinize göz kulak olacağım.
Itty-bitty, teeny-weeny problems.
Küçük küçük, miniminnacık problemler.
Ah, an itty-bitty wee thing.
Bu ne şirin bir şey böyle.
A little meet, itty-bitty.
Küçük bir buluşma. Mini minnacık.
Itty bitty book light?
Itty bitty kitap ışığı mı?
My lap pillow, my pro-reader bookmark, and my itty-bitty book light, for after lights out.
Kucak yastığım, usta okuyucular için sayfa işaretleyici ve ışıklar gittiğinde kullanabileceğim okuma lambası.
Just that little itty-bitty one?
Sadece bu kadar ufak bir şey mi?
Well, your business must not be sports memorabilia... because this one Mantle card right here - worth six thousand dollars all by its itty-bitty self.
İşinin spor antikacılığı olmadığı kesin çünkü şurada duran Mantle kartın değeri- - .. tek başına 6.000 dolar.
Every year on this date since you were itty-bitty,
- Hasta görünmüyor. - Gidip geliyor.
You might have the slightest itty-bitty little urge.
Onunla öpüşmeyeceğim ki? Belki içinde minicik bir dürtü oluşabilir.
Every year, on this date, since you were itty-bitty Mom and Meadow get all dolled up drive into New York Plaza Hotel for tea under Eloise's portrait.
Bebekliğinden beri, her yıl bugün annemle Meadow süslenip New York Plaza'da Eloise'ın portresinin altında çay içerler.
But overlooked one itty-bitty flaw - motion sickness.
Ama ufak tefek bir kusuru gözardı etmişlerdi... hareket hastalığı.
Yeah, just a little, short, itty-bitty blurb about tonight's game.
Evet, sadece küçük, kısa, ufak tefek, net görülmeyen bu geceki oyun hakkında.
I had this high, squeaky voice... and these itty-bitty little pincers.
Bu yüksek, çığlıklı sesten... ve bu gıcırtılı kıskaçlardan bıktım.
I hope you like big breasts because mine are so big, this itty bra can barely contain them.
Umarım büyük gögüsleri seviyorsundur çünkü benimkiler öyle büyük ki, bu minik sutyen onlaro zaptedemiyor.
When you go out there, they know your face... and the little fucking itty bit of fame... I have in this fucking city makes my job a lot easier... and I get a lot more done because of it.
Oraya çıktığında yüzünü biliyor oluyorlar ve şu lanet olası şehirde sahip olduğum şu küçücük ün bile işimi daha kolay yapmamı sağlıyor ve sırf bu yüzden çok daha fazla işi halledebiliyorum.
My itty-bitty, baby porcupines.
Benim ufacık tefecik, bebek kirpilerim.
Hello, itty-bitty humans.
Selam, ecik bücük insanlar.
- is that this big, bad ass-kickin'nigger had this little "itty-bitty dick" wouldn't have done him no good, anyway.
Zaten bir işe de yaramıyormuş.