Jail traducir turco
20,151 traducción paralela
Anyway, Sands is in jail, and he's not talking, so we don't know who the other members are.
Neyse, Sands hapiste ve konuşmuyor yani diğer üyelerin kimler olduğunu bilmiyoruz.
So, what? Heather teleported herself from the jail to your house?
Heather kendini hapishaneden sizin eve mi ışınladı?
I have paid my dues, and I refuse to go to jail for the rest of my life for a mistake.
Ben kefaretimi ödedim ve ömrümün geri kalanında hapis yatmayı kabul etmiyorum. Bir yanlışlık için.
[Laughing] Now, this original Executioner, the one rotting in jail, have you met him?
Asıl İnfazcı, hani hapiste çürüyen, onunla tanıştın mı?
I'm not going to jail, ariel.
Hapse girmeyeceğim Ariel.
If you post that bazooka photo, you'll be found guilty of insurance fraud and go to jail for six months.
Eğer bu bazukalı fotoğrafınızı yüklerseniz, sigorta dolandırıcılığından suçlu bulunursunuz ve 6 aylığına hapse girersiniz.
That's still too much jail for Carl.
Bu Carl için hala çok uzun bir süre.
Nick's in jail.
- Nick hapiste.
No jail time. That's the offer.
Hapis olmayacak.
I am holding the gun... and you will be going to jail.
Silah bende hapse gireceksen.
Jail?
Hapse mi?
I will go to jail but I will give all the names to the Chinese... so I can kill you.
Hapse girsem bile ama tüm isimleri Çinlilere vereceğim bu sayede öleceksin.
I said a separation, not a divorce, Proctor, not yet, but she wouldn't hurt the kids or our bank account by sending me to jail.
Proctor, ayrılma dedim, boşanma değil. Henüz değil Ama beni hapse yollayarak çocukları veya banka hesabımızı da tehlikeye atmaz.
That way, instead of hoping to just go to trial, we can bury Lobos under the fucking jail.
Bu şekilde, davaya gitmeyi ummak yerine Lobos'u hapishanenin dibine gömebiliriz.
He sent you to jail!
Seni hapse yolladı!
She either catches you, puts you in jail, or she don't but Milan catches her.
Ya seni yakalar ve hapse atar. Ya da yakalamaz ama Milan onu yakalar.
Hey man, this is jail not some hotel room?
Bana bak, burası otel değil, hapishane!
... one day of jail and 100 rupees fine.
Seni, bir günlük hapse ve 100 rupi cezaya çarptırıyorum!
Well, I prefer not to go to jail for murdering Earl's girlfriend, but... it's not that strong a preference.
Aslında Earl'in kız arkadaşını.. .. öldürmekten hapse girmek istemem ama, .. sen bilirsin!
I heard you asked for him before, but while we're waiting, I just wanted to let you know that I'm the one who's gonna put you in jail.
Onu istediğini duydum, ama hazır beklerken, sadece bilmeni isterim ki.. ... seni hapse tıkacak olan kişi benim.
You almost went to jail for helping them once before, and I couldn't take that.
Onlara yardım ettiğin için bir kez hapse gidiyordun, ve bunu kabul edemem.
It means that you should have told him that I'm loyal to everyone in my life, and I would rather go to jail than betray them.
Babana benim hayatımdaki herkese sadık olduğumu... ve onlara ihanet etmek yerine... hapse gideceğimi söylemen gerekiyordu.
But I still might go to jail.
Ama hala hapise gitme ihtimalim var.
You can rot in jail.
Hapishanede çürüyebilirsin.
Or it's not reasonable doubt, you don't get acquitted, and I go to jail for perjury.
Ya da makul şüphe değildir, beraat etmezsin ben de yalancı şahitlikten hapse girerim.
Well, if he doesn't work on the discovery, he's gonna go to jail, so... what do you want me to do?
Eğer Mike iyi bir şey bulamazsa hapishaneye girecek. - Ne yapmamı istiyorsun? - Bilmiyorum Harvey.
You mean if Mike goes to jail.
Yani Mike hapse girerse diyorsunuz.
But it couldn't have got me sent to jail, and you know it.
- Ama hapse girmeyecektim bunu sen de biliyorsun.
You try this in court, Gibbs is gonna prove you're not married, and Rachel's gonna go to jail for perjury.
Mahkemede bunu denersen Gibbs evli olmadığını ispatlar ve Rachel yalancı şahitlikten hapse girer.
Oh, I don't know, maybe the fact that Mike is working on a closing to keep himself out of jail and you're not working on it with him.
Ne bileyim, Mike'ın kendini hapisten kurtarmak için kapanışı için çalışması ve senin ona yardım etmiyor oluşunla ilgili.
Rachel, this might give us the leverage to make sure Diaz doesn't do any jail time at all.
Diaz'ın hiçbir surette hapse girmemesi için gereken kozu bulmuş olabiliriz.
You can't get a mistrial, that verdict comes back the wrong way, everyone in this entire firm goes to jail because of what you did.
Hatalı yargılamayı alamayabilirsin ve hüküm olumsuz olursa senin yaptığın şey yüzünden şirketteki herkes hapse girecek.
No jail time?
- Hapis yok.
- No jail time. - Okay that's enough.
- Tamam bu kadarı yeterli.
I'm not reducing your jail time by one minute.
- Süreyi bir dakika dahi azaltmam.
Mike Ross is going to jail, my daughter is heartbroken, and Harvey and Jessica are getting off scot-free.
Mike Ross hapse girecek kızımın kalbi kırık ve Harvey ile Jessica paçayı kurtardı.
I got you, Jessica, and if you want to come after me for hiring Jack, or anyone for hiring anyone, you may not go to jail, but the world is gonna know what you did. Why are you doing this, Robert?
Jack'i veya başka birini işe alarak peşime düşeceğini sanıyorsan kodese girmeyebilirsin.
You got a hold of some incriminating documents, and you want me to prosecute these people in exchange for keeping Mike Ross out of jail.
Dur tahmin edeyim. Elinde suç içeren evraklar mevcut ve Mike Ross'u kodesten kurtarmak için bu insanlarla takas etmek istiyorsun.
Full immunity. No jail time. And witness protection.
Tam muafiyet, tanık koruma ve tutuksuzluk olacak.
Paige, if you do tell anyone, we will go to jail for good.
Paige, birine söylersen hayatımızı hapiste geçireceğiz.
He played ball to stay out of jail.
- Onu salıvereceğini söyle.
Most times, assaults, nobody ever gets arrested, nobody... Nobody goes to jail.
Çoğu kez, tacizler, hiç kimse gözaltına alınmaz, kimse... hiç kimse hapse girmez.
Not talking to me, not talking to a lawyer... That's just gonna put him in jail.
Benimle konuşmaması, bir avukatla konuşmaması onu öylece hapse atacaklar.
What do you think jail is?
Sence hapis ne?
He's in jail.
O hapiste.
He in jail?
Kodeste mi?
We leave him out there to twist in the wind, he will go to jail.
Onu ortada bırakırsak hapse girer.
( MAN ) Blud, I'm not going to jail for you cuz, I'm not going jail for no one.
Birader, Senin için hapse girmeyeceğim çünkü, Hiçkimse için hapse girmem.
I had a lot of time to think about what I was going to do to you when I got out of jail.
Hapisten çıkınca sana ne yapacağım ile ilgili düşünecek çok zamanım oldu.
Well, how bout you grab that asshole and throw him in jail?
O puştu yakalayıp hapse tıksanız nasıl olur?
Do you want him in jail overnight on an assault charge, or do you want him locked away for 30 years?
Tartaklama suçuyla nezarette bir gece geçirmesini mi istersiniz yoksa 30 yıl kilit altında kalmasını mı istersiniz?