Jamling traducir turco
21 traducción paralela
[Narrator] This spring, Jamling will join an Everest expedition... led by Ed Viesturs of Seattle.
Bu baharda, Jamling, Seattle'dan Ed Viesturs önderliğindeki Everest yolculuğuna katılacak.
[Jamling] I love this city.
Bu şehre bayılıyorum.
[Jamling] Tomorrow we helicopter up into the foothills of Everest.
Yarın helikopterle Everest eteklerine ineceğiz.
[Jamling] Forty-three years ago, my father... stopped at this monastery to seek blessings to climb Mount Everest.
43 yıl önce, babam Everest Dağı'na tırmanmadan önce, bereket aramak için bu manastırda mola verdi.
From this base of operations, Jamling is in charge of organizing the loads... and sending them up with the strongest Sherpas... the summit team.
Operasyon sahasından, Jamling, yükleri organize etmede ve onları en güçlü Şerpalarla yukarı, zirve ekibine göndermede yetkilidir.
[Jamling] Most Sherpas like me can carry heavy loads up here... without getting sick or short of breath.
Benim gibi birçok Şerpa hastalanmadan veya nefes darlığı çekmeden ağır yükleri yukarıya taşıyabilir.
[Jamling] We hope to follow the same route... my father and Edmund Hillary took to the summit in 1953.
Babam ve Edmund Hillary'nin 1953'te zirveye giderken izledikleri aynı yolu izlemeyi umuyoruz.
[Jamling] Base Camp was becoming a ghost town.
Saha Kampı hayalet kasabaya dönüşüyordu.
[Jamling] I finally got word from the monastery.
Nihayet manastırdan haber geldi.
[Jamling] When the other Sherpas said they were afraid, I told them what my father had taught me.
Diğer Şerpalar korktuklarını söylediğinde babamın bana öğrettiği şeyi onlara anlattım.
[Jamling] The Lhotse face is a steep wall of ice, 4,000 feet high.
Lhotse cephesi 1200 metre yüksekliğinde dik bir buz duvarıdır.
[Jamling] At this altitude your mind runs in slow motion.
Bu yükseklikte aklınız ağır çekimde çalışır.
Araceli, Jamling and five Sherpas... packed up their oxygen supplies and started for the summit, following Ed's trail.
Araceli, Jamling ve beş Şerpa oksijen tüplerini yüklenip Ed'in izinden giderek zirve için yola koyuldular.
[Jamling] The wind begins to sound like drums in the monastery... or maybe that's just the blood pounding in my brain.
Rüzgarın sesi manastırdaki tamtamlar gibi olmaya başlamıştı ya da belki de sadece beynime vuran kanın sesiydi.
But without bottled oxygen I got too cold to wait for Araceli and Jamling.
Ama oksijen tüpü olmadan Araceli ve Jamling'i bekleyemeyecek kadar üşümüştüm.
[Jamling] After 12 hours of climbing, I had to really force myself to concentrate.
Tırmandıktan 12 saat sonra konsantre olmak için kendimi gerçekten zorlamalıydım.
Even with cold hands I took pictures of Jamling.
Üşümüş ellerimle bile Jamling'in fotoğraflarını çektim.
[Jamling] I've been dreaming of this moment since I was a boy.
Çocukluğumdan beri bu anı hayal ediyordum.
And Jamling's prayer flag fluttered in the wind at the top of the world... and sent a different kind of message.
Ve Jamling'in duacı bayrağı dünyanın zirvesinde rüzgarda dalgalanıp farklı bir tür mesaj gönderiyordu.
[Jamling] I didn't think getting to the top... would change my life, but it has.
Zirveye ulaşmanın hayatımı değiştireceğini düşünmezdim, ama değiştirdi.
He'd say, "Jamling, my son, you didn't have to come such a long, hard way just to visit me."
"Jamling, oğlum bu kadar uzun, zorlu yolu beni ziyaret etmek için gelmek zorunda değildin." derdi.