Jeb traducir turco
420 traducción paralela
I'm gonna see Jeb Masters tomorrow.
Yarın Jeb Masters'ı görmeye gideceğim.
Jeb Stuart's cavalry, army of Northern Virginia.
Jeb Stuart'ın birliğindeydik. Kuzey Virginia ordusu.
Hey, you Jeb Stuart boy!
Jeb Stuart'ın askeri!
Jeb Stuart's moving to flank us from the south.
Jeb Stuart güneyden kuşatma yapacak.
I'm worried about Jeb Stuart.
Asıl Jeb Stuart var.
When did our cavalry ever stop Jeb Stuart?
Süvari ne zaman Jeb Stuart'ı durdurdu?
Jeb?
Jeb?
Jeb, where are you?
Jeb, neredesin?
What about you?
- Evet, Jeb.
- Yes, Jeb.
- Peki ya sen?
Oh, Jeb, what happened to us? Why did everything go wrong?
Jeb, nedir bu başımıza gelenler, neden her şey ters gidiyor?
Jeb, honey, there's no one out there.
Jeb, tatlım! Dışarıda kimse yok ki.
- Jeb, I don't understand.
- Jeb, hiç bir şey anlamıyorum.
No, Jeb, but...
Bilmiyorum, Jeb.
No, Jeb, you can't go to sleep now.
Jeb, yatmanın sırası değil.
That's Jeb Rand.
Bu Jeb Rand.
This is Jeb. He's going to live with us.
Jeb de artık bizimle yaşayacak.
Look, Jeb!
Bak, Jeb!
Jeb, stop!
Jeb, kes şunu!
Jeb!
Jeb!
As soon as the boy told me somebody tried to kill him, I knew it was you.
Jeb, birisinin kendisini öldürmeye çalıştığını söyler söylemez senin olduğunu anladım.
Jeb, how much do you remember... About coming to live with us - About the night I brought you here?
Jeb, bizimle birlikte yaşamaya başladığın o ilk gece hakkında neler hatırlıyorsun?
You can tell me, Jeb.
Anlat bana, Jeb.
And you do love us, don't you, Jeb?
Sen de bizi seviyorsun değil mi, Jeb?
I'm gonna cut yours and Jeb's hair tonight.
Akşam senin ve Jeb'in saçlarını keseceğim.
Jeb, we've always called you by your right name, Rand.
Jeb, hep seni Rand diye çağırdık.
If you don't mind, I'd like to use my own name. Jeb Rand.
Sizce de bir mahsuru yoksa Jeb Rand olarak kalmak isterim.
All right, Jeb.
Peki, Jeb.
- Hi, Jeb.
- Selam, Jeb.
Here's your mail, Jeb.
- Gelen postalar, Jeb.
Heads, it's Jeb.
Tura gelirse, Jeb.
Jeb, you're the one.
Jeb, sen gidiyorsun.
Don't let anything happen to you, Jeb.
Jeb, kendine dikkat et.
Good-bye, Jeb.
Hoşçakal, Jeb.
- Good-bye, Jeb.
- Hoşçakal, Jeb.
Come home, Jeb.
Sağ salim dön, Jeb.
We think a great deal of Jeb out at the ranch.
Bizse Jeb'in büyük bir iş başardığını düşünüyoruz.
Jeb, you know, comes by his instincts naturally.
Jeb'i bilirsin, hep içgüdüleriyle hareket eder.
I don't believe I ever talked to anyone who knew Jeb Rand's kinfolk.
Jeb Rand'ın ailesini tanıyan birisiyle daha önce hiç karşılaşmamıştım.
- Hello, Jeb.
- Hoşgeldin, Jeb.
- Welcome home, Jeb.
- Hoşgeldin, Jeb.
Once you're sleepin'in your own bed and eatin'at your own table, Jeb,
Bu gece kendi yatağında uyuyup ev yemekleri yiyeceksin, Jeb.
- Welcome to my son, Jeb.
- Evine hoşgeldin oğlum, Jeb.
To you, Jeb, and you must drink to me.
Kadehlerimizi bize kaldıralım, Jeb.
Yes, Jeb, you'll find changes, and good ones too.
Yeni malzemelere ve değişikliklere daha sonra bir bakarsın, Jeb.
Speaking of cattle, Jeb, you're entitled to read this tally.
Jeb, sığırlardan laf açılmışken şu kayıtlara da bir göz atarsın.
- Good night, Jeb.
- İyi geceler, Jeb.
Jeb, sweetheart, is something wrong?
Jeb, sorun nedir sevgilim?
Oh, Jeb, can you understand?
Oh! Jeb, olmaz mı?
We're gonna get married, Jeb.
Jeb, mutlaka evleneceğiz.
I love you, Jeb.
Seni seviyorum, Jeb.