English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ J ] / Jellies

Jellies traducir turco

76 traducción paralela
- How about some of those jellies...?
- Pastalara ne dersin...?
Small, dark, furry things increased severely on the floor Whilst rude jellies wobbled up and down And bounced against rising thighs
Ufak siyah tüylü şeylerin hacmi arttı jöleler bıngıldayarak yükselen kalçalara çarptı ve öğle ortasına kadar ülkenin her yanına yayıldı.
My wife likes fruit jellies
Karım meyveli jölelere bayılır.
Look at these little jellies.
Şu küçük reçellere bak.
It's just one part of Mr. Clamp's worldwide business network which includes construction, sports, finance and a popular line of jams and jellies.
Burası Bay Clamp'ın dünyaya yayılmış is alanlarından sadece bir tanesi. Bunlar inşaat, spor, finans çok sevilen marmelat ve bonbondur.
Nine out of ten first prizes for jams and jellies... is more than a matter of luck.
Reçellerinin 10 ödülden 9'unu kazanması, bence şanstan fazla birşey.
It means your poor, sinful bodies stretched out on red-hot gridirons... in the nethermost fiery pit of hell... and those demons mocking ye while they waves cooling jellies... in front of ye.
Sefil, günahkar ruhlarınız cehennemin en alttaki kızgın çukurunda... alev saçan ızgaralar üzerinde uzanacak... ve o şeytanlar önlerinizde serinletici jeller sallarken... sizinle alay edecekler.
- You could bring us some jellies.
- Biraz sakinleştirici versen.
Don't worry we also have cereals, muffins, waffles and jams, jellies and marmalades, which I'm sure are the same thing.
Tamam, ama merak etme çünkü ayrıca mısır gevreğimiz, kekimiz, gözlememiz ve reçelimiz, jöle ve marmeladımız var, ki bence ikisi de aynı şey.
- No, let's round that out to four jellies.
- Hayır, jöleli olanları dörde çıkaralım.
All we know is that the fate of the entire world rests on... Did you eat all the jellies?
Tek bildiğim, dünyanın kaderinin tamamen... jölelileri bitirdiniz mi?
Guys who wore jellies shouldn't throw stones.
"Parlak giyen çocuklar çamur atmamalı."
It's just past Jellies and Creams.
Jöle ve kremaların az ötesinde.
Comb jellies and jellyfish drift by the plankton soup
Taraklılar ve denizanaları bu plankton çorbasıyla sürüklenir.
How about a Noah's Ark of jellies?
Jelibonlu Nuh Gemisi'ne ne dersin?
There's a rich variety of jellies that live nowhere else but in the deep sea.
Derin sular disinda yasamayan bir sürü denizanasi cesidi vardir.
Comb jellies let out long sticky nets to catch passing copepods.
Hiyar medüzleri, kopepodlari yakalamak icin uzun yapiskan aglarini salarlar.
There's a rich variety of jellies that live nowhere else but in the deep sea.
Derin sular dışında yaşamayan bir sürü denizanası çeşidi vardır.
Comb jellies let out long sticky nets to catch passing copepods.
Hıyar medüzleri, kopepodları yakalamak için uzun yapışkan ağlarını salarlar.
These shimmering comb jellies - sea gooseberries trap their prey with sticky net-like webs.
Bu titrekçe parıldayan taraklılar - fener balıkları -... avlarını yapışkan, tel kafese benzeyen ağlarla yakalarlar.
There are many kinds of these comb jellies all of them very effective hunters.
Bu taraklıların pek çok türü vardır -... hepsi de etkili avcılardır.
Taking on the jellies.
Denizanalarını alt ettin.
- Jellies?
- Jöle? Tatlı.
Delicious jams and jellies? No.
Lezzetli reçel ve marmelatlar için mi?
That means jellies and ice-cream, raspberry cordial and God knows what else.
Tanrım! Bu, şu demek oluyor ; pasta, dondurma böğürtlen suyu ve Tanrı bilir başka neler.
No jellies.
Jöleli olacaktı.
Run down to Dunkin'Donuts and get me a half a dozen jellies... and one Bavarian cream.
Dunkin'Donuts'a gidip altı tane jölelilerden al. Bir de krema.
While comb jellies are far more flamboyant beacons of color in a sea of darkness
Tarak deniz anaları ise rengarenktir, denizin karanlığında bir fener gibidirler.
But moon jellies sometimes swarm together in astonishing numbers.
Ama ay deniz anaları bazen hayret Verici sayılarda birlikte küme halinde yüzerler.
Comb jellies cruise through the water.
Taraklılar sığ denizde dolaşıyor.
That's were I get my irregular jellies.
Jölelerimi oradan alıyorum.
You want some jellies?
Reçel ister misin?
They didn't have no more jellies, so I got you a custard.
Ellerinde jöleli kalmamıştı, ben de kremalılardan aldım.
Basically, we've got pickled eggs and a basket of those little jellies.
Açıkçası, sadece biraz yumurta ve bir sepet o ufak jölelerden kaldı.
Powder your jellies?
Jölelerinize şeker?
Last time you said that, you didn't actually get any jellies.
Geçen sefer böyle söylediğinde jöle getirmedin.
I had to give up my bath jellies.
Duş jellerimden vazgeçmek zorunda kaldım.
Because she made the most amazing jellies and jams.
Çünkü muhteşem jöleler ve reçeller yapardı.
They would have. Unlike most jellyfish, box jellies are predatory.
Deniz analarının aksine, kutu deniz anası saldırgandır.
I've been stung by jellies surfing before.
Daha önce sörf yaparken denizanası sokması yaşamıştım.
There are jellies.
Plastik terlikler var.
Groaning with a "United Nations" of doughnuts : jellies rubbing elbows with cream-filled, the masculine contours of the box juxtaposed with the feminine curves of the treats themselves.
Donut Birleşmiş Milletleri bildiriyor, ağzına kadar kremanın üzerine sürülen jöle ve, erkeksi duruşlarla sıralanmış olan kutular kadınsı kıvrımlarıyla beraber kendilerini sunuyorlar.
I was gonna market a line of organic jams and jellies.
Organik reçel ve jöleler pazarlayacaktım.
Little jellies.
Küçük jöleler var.
Bunch of jellies hanging out with their homies.
Bir grup denizanası arkadaşlarıyla takılıyor.
The sugar feeds the jellies, and the jellies dedicate their lives to tending the slgse.
Şeker, denizanalarını besliyor. Denizanaları da hayatlarını, alglere adıyor.
Little blennies nip at the jellies'arms, rendering them rudderless... to drift into the voracious grasp of the anemones.
Küçük horozbinalar denizanasının kollarını ısırıyor. Onu dümensiz bırakıp aç denizşakayıklarının kucağına itiyorlar.
But for the jellies, it's s wsstelsnd ;
Ama burası denizanaları için çorak bir bölge.
You'd call it the spectacular cereal selection or - - Or "peanut butter and the seven jellies."
Muhteşem Tahıl Seçimi veya Fıstık Ezmesi ve Yedi Jöleler falan derdin.
These are red bean jellies.
Bunlar kırmızı fasulye şekerlemesi.
I want to let you know that we are going to send our autumn food jellies made of concentrated sugar, apricots and winter fruits and nuts. Good.
Güzel.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]