Jeopardize traducir turco
735 traducción paralela
I can assume, then, that you will never again jeopardize my honor.
Öyleyse bir daha asla onurumu tehlikeye atmayacağını varsayabilirim.
I will not jeopardize my position.
Mevkimi tehlikeye atmayacağım.
You'll jeopardize what has taken me years to build up!
Yıllarca uğraşıp didindiğim şeyleri riske atacaksın!
But you must realize... I cannot possibly jeopardize the purpose of my trip.
Ama anlamanız gerekir ki seyahatimin amacını tehlikeye atamam.
You're willing to jeopardize her life in order to satisfy your own curiosity.
Kendi merakınızı gidermek için onun hayatını tehlikeye atıyorsunuz.
No man is going to jeopardize his present or poison his future... with little brats hollering around the house unless he's forced to.
Hiç bir erkek, eğer zorlanmadıysa evde bağrışıp duran küçük veletlerle şu anki halini tehlikeye atıp geleceğini zehirlemez.
You're not going to jeopardize your standing as a doctor. You're just getting started.
Daha mesleğinde yenisin, kariyerini tehlikeye atmamalısın.
Not a word to the press, as it would jeopardize our investigation.
Basına bilgi sızarsa, soruşturmamıza zarar verebilir.
And jeopardize the success of the operation?
Bekleyip de operasyonun başarısını tehlikeye mi atalım?
I give up my job, jeopardize my career for her sake, and she won't even wait a couple of minutes.
İşimi bırakıyorum, onun yüzünden mesleğimi tehlikeye atıyorum, o da beni bir iki dakika daha beklemiyor.
Are we supposed to jeopardize the lives of everyone for children who in all probability are already dead?
Muhtemelen ölmüş oldukları halde çocukları kurtaracağız diye... herkesin canını tehlikeye mi atalım?
And I can't jeopardize this outfit.
Ve bu ekibi tehlikeye atamam.
Even if escape is possible, of which I'm not at all sure... it can in no way jeopardize Robur's plans.
Kaçmak mümkün olsa bile, ki buna hiç ihtimal vermiyorum... Robur'un planlarını engellemenin hiçbir yolu yok.
I'm a... sorry about what happened before, I... I had no right to jeopardize everyone's life.
Ben olanlar için çok üzgünüm hiçkimsenin hayatını tehlikeye atma hakkım yoktu.
I'm sure none of us would like to see anything happen to jeopardize that.
Hiçbirinizin bunu riske atacak bir şey görmek istemeyeceğine eminim.
I wouldn't consciously jeopardize it.
Bilinçli olarak bunu tehlikeye atmam.
I don't want to jeopardize the returns from this year's taxes by scaring off the farmers-general too soon.
Çifçi sahiplerini korkutarak gelen yıllık vergileri riske atmak istemiyorum.
You can't give up... and you can't let the mistakes jeopardize the dream.
Vazgeçemezsin ve hataların hayallerini tehlikeye atmasına izin veremezsin.
This mission is too important for me to allow you to jeopardize it.
Bu görev benim için çok önemli, tehlikeye atmanıza izin veremem.
- They might even jeopardize the fish.
- Balıkları bile tehlikeye atarlar. - Köpekler!
First, say nothing that would jeopardize your constitutional rights.
İlk olarak, anayasal haklarınızı tehlikeye atmamak adına bir şey söylemeyin.
Who of us, has the right to to jeopardize the fate of our fight because of the wounded?
Hangimizin, sırf yaralılar yüzünden, mücadelemizin kaderini riske atmaya hakkı var?
But I pledge that should we join the Common Market even maintaining the present position on subsidies we will never jeopardize, we will never compromise our unique relationship with the Commonwealth countries.
Ancak söz veriyorum ki, sübvansiyonlardaki mevcut durumu koruyarak bile Ortak Pazar'a girmemiz halinde milletler topluluğu ülkeleriyle olan özel ilişkilerimizi asla tehlikeye atmayacağız, asla bundan taviz vermeyeceğiz.
I want you to promise me that you won't do anything to jeopardize it.
Bunu tehlikeye atacak bir şey yapmayacağιna söz vermeni istiyorum.
Whatever her reasons, she could jeopardize our business.
Gerekçesi ne olursa olsun, işimizi riske atabilir.
And I'll be damned if I'm going to jeopardize my job just because you're in love with a little colored boy!
İşimi sırf sen küçük bir çocuğa aşıksın diye tehlikeye atarsam ne olayım!
I'm not gonna jeopardize everything I've built here... because some blond bitch in heat threw you out of bed.
Azmış bir sarışın kaltak seni yatağından kovdu diye... burada inşa ettiğim her şeyi tehlikeye atmayacağım.
Why would I jeopardize that?
Niye bunu tehlikeye sokayım ki?
It would jeopardize the entire program and set us back two months.
Programımızı riske atıp bizi en az iki ay geriye götürür.
And I can't jeopardize it or any mission by having Scaramanga pop up and put a bullet in you.
Scramanga'nın bir kurşunu için bu veya başka bir görevi tehlikeye atamam.
I don't intend to jeopardize the project in which I've invested half my fortune when it's ready to yield billions.
Servetimin yarısını yatırdığım ve milyarlar kazandırmaya hazır olan bir projeyi tehlikeye atamam.
Were he to leave his post... Lieutenant Pinson would jeopardize his future.
Teğmen Pinson görevinden ayrılsaydı geleceğini tehlikeye atmış olacaktı.
She wanted enough proofs to jeopardize their protections and immunities. - Where is Clo?
Onun istediği, onu yeteri kadar korumalarını sağlayacak kanıtları elinde tutmaktı.
And if their raid goes as planned, it will jeopardize our entire operation.
Eğer baskın planladıkları gibi giderse, bizim operasyonumuz tehlikeye girecek.
If this turns out to be an encounter with some outlaw traffic, we could jeopardize the whole cause of peace by displaying fighters when we are so close to our rendezvous.
Eğer onlar kanun kaçaklarıysa, buluşmaya bu kadar az zaman kalmışken,... avcılarımızı oraya göndererek barışın tüm unsurlarını tehlikeye atabiliriz.
If this turns out to be an encounter with some outlaw traffic, we could jeopardize the whole cause of peace by displaying fighters when we are so close to our rendezvous.
Eğer bu bir yasadışı çarpışmaya dönüşürse barışı tehlikeye sokabiliriz randevumuza çok yakınken, savaşçılar teşhir ederek.
Is it worth it to you, to jeopardize yours?
Sen kendininkini tehlikeye atmak ister miydin?
I'd hate to see this incident jeopardize your career.
Bu terslik kariyerinizi tehlikeye düşürürse, üzülürüm.
The stage-hands that are concerned, Fürst and Niklisch are indispensable and the loss of their services would jeopardize the theater's work.
Sahne işçileri değerlendirilmiş ve şu sonuca varılmıştır ki, Fürst ve Niklisch vazgeçilmez elemanlardır ve onların hizmetlerinin kaybı tiyatronun işleyişini tehlikeye atabilir. İmza.
I think if that report would jeopardize your career and make you unhappy, then, by all means, tear it up.
Eğer bu kariyerini mahvedecek ve seni de mutsuz yapacaksa, o zaman onu yok et.
I can't believe you are willing to jeopardize your entire career... because you are unwilling to experiment with new prison techniques.
Yeni hapishane tekniklerini denemek istemediğiniz için bütün kariyerinizi tehlikeye atmaya gönüllü olduğunuza inanamıyorum.
You jeopardize whatever's left of our business.
İşimizi neyine güvenerek tehlikeye atıyorsun?
NATO intelligence sources reported a massive build up of infantry and army divisions along the Elba river, extending all way south to the Czech border, which the US fears to seriously jeopardize the following round of the army reduction talks.
NATO İstihbaratı Çek sınırına boyunca uzanan Elba Nehri çevresinde büyük... bir askeri operasyonu onayladı. Görüşmeler... Sovyet Ordusunun durmamasıyla tehlikeye girdi.
And you're going to jeopardize the tourist trade if you start going around killing people.
Etrafta adam öldürmeye başlansanız turizm ticaretini tehlikeye sokarsınız.
Me, I don't want to make a mistake, jeopardize my future!
Bense, bir hata yaparak geleceğimi tehlikeye atmak istemiyorum!
I understand, but I cannot jeopardize the purpose of my trip.
Anlıyorum ama görevimin amacını tehlikeye atmak istemem.
You need an armed assault to escape, which would jeopardize all of us.
Kaçman için silahlı saldırı gerek. Bu hepimizi tehlikeye atar.
Even if you have to jeopardize the Resistance?
Direnişi tehlikeye atmak zorunda kalsan bile mi?
I want you to know that this marriage is not in any way gonna jeopardize my relationship with my pals, damn it.
Bu evliliğin herhangi bir şekilde dostlarımla olan ilişkimi bozmayacağını bilmenizi istiyorum, yemin ederim.
But we've got to see that you don't jeopardize the wonderful work you've already done.
Ancak şu ana kadar yaptığımız işlerin tehlikeye atılmasını da istemiyoruz.
But I can't jeopardize our movement.
Ama hareketimizi tehlikeye atamam.