Jetlag traducir turco
72 traducción paralela
With jetlag you got to smoke dope and it comes out even.
Uçak yorgunluğu anca daha çok toz çekmekle dağılır.
It's just that awful jetlag...
Bu sadece o korkunç jetlag var...
Sorry, he's suffering from jetlag.
Jetlag'dan dolayı çok yorgun.
Jet lag.
- Jetlag yüzünden. Evet.
Jetlag?
Uçuş sersemliği mi?
Like a cold-medicine buzz? Maybe we got lucky and missed the jetlag.
- Soğuk algınlığı ilacı almış gibi mi?
- Mr. Jetlag wants to be my best friend.
Bay Jet Lag en iyi arkadaşı olmamı istiyor.
My jetlag and your love life is making me dizzy. - Is there more?
- Benim jet-lag'ım ve senin aşk hayatın başımı döndürüyor.
She's still got a jet lag, it's such a long flight from Europe, isn't it, the flight?
Hala jetlag etkisi üzerinde, Avrupa'dan buraya çok uzun bir yol, değil mi, uçuş?
Just jetlag.
Jetlag'tandır.
It's probably jet lag.
Muhtemelen Jetlag'dandır.
Friday's the picnic, then the rehearsal dinner and since you have left no margin for jetlag,
Cuma piknik ve merasim yemeği var.
- I haven't got jetlag.
- Uçak beni sersemletmedi.
No, it's jetlag.
Hayır, jetlag yüzündendir.
Oh, yeah, especially since now he suffers from this horrible affliction called "jet lag".
Oh, evet, özellikle jetlag yüzünden çektiği korkunç acı yüzünden.
It's the jetlag.
saat karmaşası sadece.
With this jetlag, I can't sleep.
Şu jetlag yüzünden uyuyamıyorum.
Just a bout of jetlag.
Jetlag yüzünden.
I just had jetlag.
Benimse sadece uçaktan midem bulandı.
You're not buying the jetlag story?
Ne, jetlag hikayesine inanmadın mı?
Ah, the light bulb comes on, give me a minute, must be the jetlag.
Özür dilerim, ancak anlayabiliyorum.
Jetlag, huh?
Jetlag, ha?
She probably still has jetlag.
Muhtemelen, uçağın etkisini atlatamadı.
Jetlag.
Jetlag.
It must be the jetlag.
Jetlag yüzündendir.
He'll be fine. It's jet lag.
Jetlag yüzünden, onunla ilgilenirim.
Then I looked around me and with the... jetlag and the fatigue, I had no idea where I was for a minute.
Etrafıma bakındım yorgunluk ve saat farkından bir an nerede olduğuma dair fikrim yoktu.
It's like really bad jetlag.
Uzun uçak yolculuğundan sonra yaşanan rahatsızlık gibi.
Really bad jetlag doesn't make you hemorrhage.
Uçak yolculuğu sonrası rahatsızlıkta insan kanama geçirmez Daniel.
- Yes, he's terribly jet-lagged.
- Evet, fena halde jetlag olmuş.
Bloody jet lag.
Lanet jetlag.
I'm just a bit jetlagged.
Biraz jetlag oldum.
Well, Gary, you must be jet-lagged.
Eee, Gary, jetlag oldun herhalde.
Nothing, may be the jet lag, can't sleep
Bir şeyim yok, belki jetlag, uyuyamadım.
- You're jetlagged, John.
- Jetlag yaşıyorsun, John.
How do you not have jet lag?
- Neden jetlag yaşamıyorsun?
You know, I get off a plane all sort of aching and jet-lagged.
Bilirsiniz, uçaktan indim ve heryerim ağrıyor, jetlag oldum resmen.
I'm still jet-lagged.
Hala jetlag etkisindeyim.
We don't want to miss out because of jet lag again.
Jetlag yüzünden tekrar sorun yaşamak istemiyoruz.
It's been a while since you've been there so you should have jetlag.
Uzun zamandır buradasın, artık gitme zamanı.
I'm still tired from jetlag.
Uçuş yüzünden hâlâ yorgunum.
So Jeff came this morning. He's a little tired but he wants to see you.
Biraz jetlag yaşıyor ama O'nu görsen iyi olur
To prevent jet-lag, you have to micro-sleep.
Jetlag olmamak için kısa uykular şart.
- You look shell shocked.
- Jetlag olmuş gibisiniz.
Jet lag, I guess.
- Jetlag yüzünden sanırım.
In the school infirmary, with the nurse, with what he claimed was "jetlag."
Okul revirinde hemşireyle birlikteydi. Uçaktan rahatsızlandığı iddia ediyordu.
Jet lag just hit me... so I figured I'd veg out by the pool and let you guys go.
Jetlag beni fena vurdu. O yüzden ben havuz kenarında takılıp, sizi yalnız bıraksam diyorum.
She is suffering from jetlag.
Uçuş rahatsızlığı yaşıyor.
Yeah, it's got to be jetlag.
Jetlag yüzünden olmalı.
First I couldn't sleep due to jetlag.
İlk önce yol sersemliği yüzünden uyuyamadım.
Why do you look so jet-lagged?
Ama neden böyle jetlag olmuş gibi duruyorsun?