Just in the nick of time traducir turco
67 traducción paralela
Just in the nick of time.
Tam zamanında.
You came just in the nick of time.
Tam zamanında geldiniz.
You arrived just in the nick of time.
- Tam zamanında geldiniz.
I turned it off just in the nick of time.
Tam zamanında kapattım.
Just in the nick of time too.
- Tam zamanında geldin.
Just in the nick of time, huh, Slim?
Tam zamanında değil mi, Slim?
Just in the nick of time, eh?
Tam da son dakikada, eh?
Sir, you are just in the nick of time. Quick, follow me.
Efendim, tam zamanında geldiniz, hemen beni takip edin.
Oh, just in the nick of time, huh?
Son dakikada, ha?
- I'll disarm the other bomb. - Just in the nick of time.
- Diğer bombayı keseceğim.
And it looks like I got here just in the nick of time.
Ve görünüşe göre buraya tam zamanında gelmişim.
Just in the nick of time, huh?
Tam zamanında, ha?
- Don't use your tired cliché of charging to the rescue just in the nick of time.
- Sakın ola ki, tam zamanında kurtarmaya gelme klişesini kullanayım demeyin.
Just in the nick of time, huh?
Bu kadarcık bir zamanda, ha? Hey, McClane.
Just in the Nick of time!
Tam zamanında.
- Just in the nick of time.
- Tam zamanında.
She got caught out of the net, but she scrambled back in... just in the nick of time.
Gaffney'den harika bir kurtarış. Kaleden açılmıştı ama yetişti... Hemde tam zamanında.
That nasty little slut Left just in the nick of time, morton.
O küçük sürtük tam zamanında gitti Morton.
You'll find her, just in the nick of time.
Onu bulacaksın. Son anda.
Just in the nick of time, Mr O'Connell.
Tam zamanında doğrusu, Bay O'Connell.
Well, just in the nick of time came Samuel Colt, who, in 1836, invented the first weapon ever that could be fired over and over without having to reload.
Allahtan, 1836'da Samuel Colt bir kere doldurulup peş peşe ateş edebilen ilk tabancayı icat etti.
I always arrive just in the nick of time.
Ben her zaman tam zamanında gelirim.
The turkey is all set... so you showed up just in the nick of time.
Hindi hazır... tam zamanında geldin.
Just in the nick of time, Commander.
Tam zamanında, Komutan.
Tomorrow we're gonna go to class and we're gonna report that we rescued Amy just in the nick of time.
Yarın derse gideceğiz ve Amy'yi son anda kurtardığımızı rapor edeceğiz.
Just in the nick of time, too.
- Tam da zamanında geldin.
Burke, just in the nick of time, as usual.
Tam vaktinde, her zamanki gibi.
I'm talking about this man was chased by wolves just to find somebody with a phone to then call the airborne forest rangers, who arrived just in the nick of time to save the entire boy scout troop.
Bu adam koşarken kurtları bile ürkütür. Daha korucular ormanda tehlike var demeye kalmadan bizim Ed orada bitti ve bütün izci grubunu tek başına kurtarmayı başardı.
Your family get killed, but you teleport out, just in the nick of time.
Ailen öldürüldü ama sen son anda kendini ışınlayabildin.
He'd put on a little act, pretend that the District Attorney was beating the pants off him, and then just in the nick of time, he'd get some new and explosive information from his psychic,
Sanki savcı onu faka bastınyormuş gibi bize rol yaptı. Son anda medyumundan bomba gibi haberler aldı.
You called just in the nick of time, buddy.
Tam zamaninda aradin ahbap.
And this is how Carlos Solis arrived just in the nick of time to save the life of Edie Britt.
Ve böylelikle Carlos Solis.. ... tam zamanında Edie Britt'in kurtarıcısı oldu.
As far as I'm concerned, it's just in the nick of time.
Bununla ilgilenirsem fazla zaman almayacaktır.
Looks like just in the nick of time.
Anlaşılan tam da zamanında.
Just in the nick of time as always.
Evet, her zamanki gibi ; tam zamanında.
Just in the nick of time.
Manevi danışmanım.
From the looks of things, the cavalry got here just in the nick of time.
Duruma bakarsan, kurtarma birliği tam zamanında geldi yine.
And just in the nick of time, I understand, too.
Anladığıma göre tam da zamanında.
Then I'm just in the nick of time.
Ben sadece "tam zamanı" diyorum.
I got here just in the nick of time.
Tam zamanında içeri girdim.
Whoa... Just in the nick of time, right?
Vay... umarım sizi rahatsız etmiyorumdur?
Charming reached Snow just in the nick of time.
Yapabilirsin. - Henry, su anda bir kalbim bile yok.
Just in the Nick of time.
Son anda yetiştik.
Just in the nick of time, by the look of things.
Tam zamanın da, bir şeylere bakıyorduk.
You showed up just in the nick of time, too.
Sen sadece zaman içinde gafil avlandın.
And just in the nick of time.
Ve son anda.
- Thanks. You know, you Yanks just got here in the nick of time.
Biliyor musunuz, siz yankiler tam zamanında geldiniz.
And so just retribution has been visited upon the six members of the Good Comrades, whose nefarious plan was unmasked in the nick of time.
Altı Cinayet Klüp Üyesi Tütüncünün ÖIümünden Hüküm Giydi "Ve böylece İyi Yoldaşların altı üyesi " hak ettikleri cezaya çarptırıIdılar,
Just when you're in a fix I show up in the nick of time,
Tam ihtiyacın olduğunda anında yanındayım.
You got here just in the nick of time, Miss Marple.
- Evet.
Well, just in the nick of bloody time too.
Eh, tam da zamanında geldiniz.