Karen's traducir turco
1,750 traducción paralela
It's just a dance routine me and Karen used to do in the stockroom.
Bu sadece bir dans kareografisi, Karen ve ben yapardık bunu, depoda.
You're here to meet Jennifer's friend Karen, so why even touch the ditsy waitress?
Sen buraya Jennifer'ın arkadaşı Karen ile tanışmaya geldin. Eee neden garsona dokunuyorsun ki?
It's my friend Karen.
Bu benim arkadaşım Karen.
It's just for the night, Karen.
Sadece bu gece için Karen.
You're the national security advisor, Karen!
Sen de Ulusal Güvenlik Danışmanı'sın, Karen.
I think it's time, Karen.
Bence artık zamanı geldi Karen.
Karen Carpenter over did it, but I think Jillian's found a good balance.
C-bölümünde oturmak zorunda olmayan hiç kimse yok mu?
He came by my aunt's to drop off some stuff I left at home.
4 gün önce. Evde bıraktığım şeyler için Karen Teyze'me geldi.
Your Aunt Karen's going to take good care of you.
- Karen Teyzen sana iyi bakar.
But Karen's gonna come by later to check on you, and I'll swing by at lunch and bring you some soup.
Ama Karen uğrayıp sana bakacak... akşam yemeğinde de tekrar ben gelip, sana çorba getireceğim.
I am not being played. Now, all deference to Mr. Bauer, I think Karen is right.
Bay Bauer'a saygısızlık etmek istemem ama Karen'ın haklı olduğunu düşünüyorum.
The President Palmer and you wife... I mean Karen Hayes think he's wrong.
Başkan Palmer ile eşiniz ; yani Karen Hayes, Jack'in yanıldığını düşünüyorlar.
Let's just arrive at the point.
Asıl noktaya geçelim, Karen :
Why are you messing with Karen's head?
Neden Karen ile uğraşıyorsun?
I drove to Tree Hill and spent the night parked in front of Karen's house.
Tree Hill'e gitmiştim... ve geceyi Karen'ın evinin önünde, park halinde geçirmiştim.
I'm running over to Karen's for dinner.
Geç kalıyorum.
The Constitution is wonderful thing, but back in the days of the Founding Fathers, the weapon at hand was a single-shot musket.
Anayasa muazzam bir şeydir, Karen ama atalarımızın zamanındaki silah tek sıkımlık misket tüfeğiydi.
We've all got our skeletons, Karen.
Hepimizin sırları var, Karen.
- I'm squeezed for time.
Karen, zaman açısından biraz sıkışığım.
- What's going on, Karen?
- Neler dönüyor, Karen?
- That is unacceptable.
Konuşturma beni, Karen! - Bu kabul edilemez bir davranış.
- Karen Hayes is out.
- Karen Hayes oyun dışı.
That's all for now, Karen.
Şimdilik hepsi bu, Karen.
- ( Karen ) Hi, it's me.
- Merhaba. Benim.
That's Bill's signature on Fayed's release document.
Karen, Fayed'in tahliye kağıdındaki Bill'in imzası.
- Who's pressuring you, Karen?
- Üzerinde baskı kurulmuş, Karen.
I just heard about Karen's resignation.
Karen'ın istifasını az önce haber aldım.
Karen was right.
Karen haklıymış.
Sir, you do not want the facts of your disagreement with Karen made public, and that's exactly what will happen if you prosecute her.
Efendim, Karen'la olan anlaşmazlıklarınızın açığa çıkmasını istemezsiniz. Ve eğer Karen'ı mahkemeye verirseniz tam olarak bunlar olur.
Unfortunately, Karen, the Constitution doesn't allow the president to fire his vice president.
Ne yazık ki, Karen, Anayasa Başkan'ın Başkan Yardımcısını kovmasına izin vermiyor.
Karen's right.
Karen haklı.
He's grasping at straws, Karen.
Uçan kuştan medet umuyor, Karen.
It's desperate maneuvering on his part, Karen, nothing more.
Bu onun umutsuz hilesi, Karen, başka bir şey değil.
The problem is, after Karen returned, you treated her as if she were still National Security Advisor.
Tek sorun, Karen döndükten sonra ona hâlâ Ulusal Güvenlik Danışmanı'ymış gibi muamele ettin.
Karen, I need the launch protocols the Joint Chiefs set up with Vice President Daniels along with chain of command signing.
Karen, Kuvvet Komutanları'nın, Başkan Yardımcısı Daniels ve emir komuta zincirinde bulunanlarla birlikte imzaladıkları başlama protokollerine ihtiyacım var.
Oh, and, Karen, tell Bill I want him to keep me up to date on CTU's progress.
Ha, bu arada, Karen Bill'e söyle, CTU'da gelişen olaylarla ilgili beni haberdar etmesini istiyorum.
KAREN : Wait. Amazing Race, like, the biggest sale wins?
Bir saniye, bu "Harika Yarış"'ta en fazla satışı yapan mı kazanacak?
I like Karen. She's pretty.
Karen'ı seviyorum.
He's going to marry me, Karen.
Benimle evlenecek Karen.
Dear Sunshine, tonight Karen had her baby, her beautiful little boy.
Sevgili Gün ışığı, Bu gece Karen bebeğini doğurdu. Çok güzel küçük bir oğlan.
Let's go to your room, Karen.
Hadi odana gidelim Karen.
Karen Watson's.
Karen Watson'ın.
You took Hilary's baby, didn't you, Karen?
Hilary'nin bebeğini sen aldın, değil mi Karen?
Who's next? Karen?
Sırada kim var?
Something's up with Jim and Karen.
Jim ve Karen arasında bir şeyler oluyor.
Karen Filippelli, Jim's girlfriend.
Karen Filippelli, Jim'in kız arkadaşı.
PAM : Something's up with Jim and Karen.
Jim ve Karen arasında bir şeyler oluyor.
Years ago, I watched you screw up Karen's life.
Yıllar evvel, Karen'ın hayatını mahvedişini izlemiştim.
Pam's with Roy, I'm with Karen, and Brangelina is with Frangelina.
Pam Roy'la. Ben Karen'layım. Brangelina, Frangelina'yla.
Who's not fun enough now, Karen?
Şimdi kim yeterince komik değil, Karen?
- Karen's sister.
Karen'in kızkardeşi.