English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ K ] / Kees

Kees traducir turco

51 traducción paralela
Kees, where are you?
Kees, neredesin?
I told Kees years ago.
Kees ile yıllar önce konuşmuştum.
40 kees. On delivery. Make it 50 and we boogie.
Teslimatta... 50 Olsun, Tamam Olsun?
I'm risking life and limb! 100 kees on delivery, and I get to clear out six hours before closing.
Bu Benim Hayatımın Riski Demek... 100'lük, Teslimatta ve Ben Aldığımda Temizlersiniz Altı Saatten Önce Yoksa İş Biter..
We're gonna need five kees of flake... some SWAT back-up... and any other kind of help that you can give us.
Bize, Biraz Beş'lik Lazım ve.. Sonra SWAT Paketler.. Ve, Bize Destek Verir..
How are you doing, Kees?
- Nasılsın, Kees?
Easy, Kees Are you ok?
Kolay, Kees Iyi misin?
Did you hear that, Kees.
E? er, Kees Duydun.
Look, there's Kees!
Kees var, bak!
Hey Kees!
Kees hey!
Ha, they dont get us, right Kees?
Ha, onlar bizi do? ru Kees yok?
- Kees, just like my brother.
- Kees, sadece benim karde? im gibi.
I like a nice piece of music, right Kees.
Ben bir müzik güzel bir parça, sa?
- Yes, do that too, no problem.
Kees seviyorum. - Evet, çok sorun bunu.
507, what's up Kees?
507, Kees ne oldu?
Hold on Kees, I just got a call.
Kees Bekle, ben sadece bir telefon ald?
Say Kees, did you eat Chinese or what.
Kees Say, Çince veya ne yediniz.
I ehm, I will be right back, Kees.
Ben, hemen geri Kees olacak, ehm.
You get in a smart crack, and everyone laughs and kee-kees because you found a flaw and exaggerated it... then you've got a good read going.
Zekice iğneliyorsun, bir kusur bulup onu abarttığın için herkes gülüp kikirdiyor. O zaman okumuş oluyorsun.
It's two kees, uncut, crystal meth.
lt's tWo kees, uncut, crystal meth.
Hold it!
- Kees!
Cut
Kees!
And cut.
Ve kees.
"Kees" me, or I'll crush you.
"Öööp" beni yoksa döverim seni.
Hi, Kees.
Selam, Kees.
- Are you coming, Kees?
- Geliyor musun, Kees?
Kees, you want the shark?
- Kees, köpekbalığını vereyim mi?
Kees, that is corn. I'II put this here, and you can put that behind it.
Canım bak bu mısır gevreği, böyle koyuyorum, sen de aynı şekilde arkasına koy.
And this is my son, Kees.
Bu da oğlum, Kees.
- You stay at 200 metres, Kees.
Kırmızı. 200 yarda gideceksin Kees.
Blue, Kees. - And I give the signs.
- Mavi, Kees.
Flesh wound, Kees.
Korkunç Kees.
Kees, think of something nice.
İyi bir şeyler düşün. İşte böyle.
Usually his own patients. And clients of Maarten, the banker. And Kees who was a lawyer.
Bunlar genellikle kendi hastaları ya da Maarten'in müşterileriydi.
- We're seriously considering "Kees".
- İlk planda düşündüğümüz isim "Kees."
Be grateful your kid will never meet his grandpa Kees.
Çocuğunun, büyükbabası Kees ile hiç görüşmeyeceği için sevinmen gerek.
Are there pictures of Kees anywhere?
Sende Kees'in hiç resmi var mı?
Kees.
Kees.
Should I play Kees?
Kees'i oynamam mı gerekiyor?
I'm Kees Sietsma of the Amsterdam police.
Ben Amsterdam Polisinden Kees Siestma.
Kees Crowbar, as we called him.
Levye Kees, lakabı bu.
His real name, Kees van de Bergh.
Gerçek adı Kees van de Bergh.
Kees speaking.
Ben Kees.
Kees!
Kees!
- Hold it!
- Kees!
Breathe deeply, Kees. Yes, like that.
Derin nefes al.
Guus.
Kees.
- Kees, Maarten, everyone.
Kees, Maarten, daha pek çoğu.
Big Kees.
Big Kees.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]