Kellog traducir turco
210 traducción paralela
Clark Kellogg.
Clark Kellog.
Reminds me of Abe Kellog... when he got caught in the machinery at the cannery.
Bana Abe Kellog'un konserve fabrikasında kendini makineye kaptırdığını hatırlatıyor.
Battling time and rush hour conditions, Fishman came to the rescue of housewife Anne Kellogg... when she unexpectedly went into labor.
Fishman, arbede ve yoğunluk sırasında aniden doğum sancısı tutan ev hanımı Anne Kellog'u kurtardı.
I got my MBA in one year in Kellogg, and the last 14 months I spent working under Kurt Williams.
Kellog'da işletme mastırını bir senede tamamladım. Ve on dört aydır da Kurt Williams firmasında çalışıyorum.
Dani gave a statement saying that it was Kellogg who pulled the trigger on Kirk.
Dani ifadesinde Kirk'e tetigi çekenin Kellog oldugunu söyled,.
Little Kellogg took over, sold out, totally screwed big Kellogg!
Sonra Küçük Kellogg devraldı ve orayı sattı. Büyük Kellog'u saf dışı etti!
"The creed of natural selection, " based on violent and fatal competitive struggle "is the gospel of the German intellectuals," Kellogg wrote.
"Şiddetli ve ölümcül bir rekabetçi mücadeleye dayanan doğal seleksiyon öğretisi Alman entelektüellerinin incili" diye yazmıştı Kellog.
Inez Kellog, little old lady
Inez Kellog, yaşlı bir kadındı.
Oh but Mr. Kellogg, it's so nice of you to give us so much of your time.
Ama Bay Kellog bize bu kadar zaman ayırmanız çok nazikçe.
We don't want to hurt you, Mr. Kellogg.
Size zarar vermek istemiyoruz Bay Kellog.
Who's "Mitch Kellog"?
"Mitch Kellog" da kim?
This man right here, Mitch Kellog...
Şuradaki adam, Mitch Kellog...
How'd you find us, Kellog? I have an appointment.
- Bizi nasıl buldun Kellog?
What are you doing here, Kellog?
Burada ne işin var, Kellog?
Kellog, I need you to be on call.
- Kellog, hazırda beklemeni istiyorum.
Mister Kellog, what's going on... why did these people take me?
Bay Kellog, neler oluyor? Bu adamlar beni neden kaçırdılar?
Say what you will about Kellog.
Kellog hakkında söylemen gerekeni söyle.
Thank you, Kellog.
Teşekkürler Kellog.
Kellog is going to cash in this favour.
- Kellog bu iyiliğin karşılığını isteyecek.
I can handle Kellog.
- Kellog'la başa çıkabilirim.
The bullet that killed Mattie, according to Kagame's experiment, it should have killed Kellog also.
Kagame'nin deneylerine göre Mattie'yi öldüren merminin Kellog'u da öldürmesi lazımdı.
If Kellog had died or disappeared after Mattie was killed, then we would have definitive proof that this timeline is connected to the one you left.
Mattie'nin ölümünden sonra Kellog ölse ya da kaybolsaydı o zaman, bunun sizin terk ettiğiniz zaman akışıyla bir bağlantısı olduğunu kesin olarak anlardık.
Maybe Mattie wasn't Kellog's biological grandmother.
Belki de Mattie Kellog'un biyolojik Büyükannesi değildi.
Positive identification, Matthew Lorne Kellog.
Kimlik doğrulandı. Matthew Lorne Kellog.
I'm not going. One goes, we all go, Kellog.
- Birimiz gitti mi hepimiz gideriz Kellogg.
Moving on. We don't have an image for Matthew Kellog.
Elimizde Matthew Kellog'a ait bir resim yok.
What was Kellog on about?
Kellog neyin peşinde? Kellog her zaman bizden...
What are you up to, Kellog?
- Neyin peşindesin Kellog?
What are you doing, Kellog?
Ne yapıyorsun Kellog?
Are you going to shoot me, Kellog?
Beni öldürecek misin Kellog?
I tagged Kellog with a trans-dermal location dart that stays in his bloodstream for 24 hours.
Kellog'u deri üstü dart ile etiketledim ve bu 24 saat kan akışında kalacak.
Kellog told me they synthesized enough to last indefinitely.
Kellog bana, kendilerine sonsuza dek yetecek kadar sentezlediklerini söyledi.
I put all that hard work into Kellog Incorporated.
Tüm emeğimi Kellogg AŞ'ye verdim. Ve şimdi buradasın.
I would have liked to hear about your arrangement with Kellogg from you, instead of his highness.
Kellog'la yaptığınız anlaşmaları, onun yerine, senden duymak isterim.
Kellog's interference at the lab, and this whole mess with Julian and my mom...
Kellog'un laboratuardaki işlere karışması, Julian ve annem ile ilgili tüm bu karmaşa...
You and Kellog should start a band, you're singing the same song.
Kellog ile beraber bir grup kurmalısın, aynı şarkıyı söylüyorsunuz.
- I hate to agree with Kellog, but...
- Ona katılmaktan nefret ediyorum ama...
Kellog doesn't know what he's talking about, with my work or with Emily.
Kellog ne dediğini bilmiyor, ne işimle ne de Emily ile ilgili.
Kellog wants what's best for Kellog.
Kellog, Kellog için iyi olanı ister.
You can start by telling me how this is all going to blow up in my face, because you're involved Kellog, so I know it will.
Tüm bu işlerini nasıl başardığını yüzüme vurarak, başlayabilirsin. Çünkü sende bu işin içindesin Kellog. Bundan eminim.
Offer me triple what Kellog's paying me.
Kellog'un verdiğinin 3 katını önerirsiniz diye düşündüm.
- But I would have to abandon Kellog.
- Ama Kellog'u bırakmam gerekecek.
Kellog said he could be trusted.
Kellog ona güvenebileceğini söyledi.
Kellog has way too much money invested in this.
Kellog bu proje için çok para harcadı.
Is it Kellog's happiness that you're really concerned about?
Seni endişelendiren tek şey Kellog'un mutluluğu mu?
So you got Lucas's number from Kellog?
Kellog'dan Lucas'ın numarasını aldın mı?
Kellog.
Kellog.
Where's the device, Kellog?
Cihaz nerede, Kellog?
Hello, Kellog!
Merhaba, Kellog!
You don't move in straight lines Kellogg.
Doğrucu bir insan değilsin Kellog.
Kellog has always been... different.
-... farklı biri oldu.