Keycard traducir turco
119 traducción paralela
- I'll get the tape's keycard.
- Kasetin anahtar kartını alacağım.
Between the keycard and these cockamamie rent-a-cops getting in will be a cinch.
Bu giriş kartları ve kiralık güvenlik varken içeri girmek çocuk oyuncağı.
I have a keycard. Do you know what you'll find when you go in there?
Oraya gittiğimizde neyle karşılaşacağımızı biliyor musun?
And finally, the intrusion countermeasures are only deactivated by a double-electronic keycard which we won't have.
Sonunda da çifte elektronik giriş kartıyla etkisizleştirilebilen izinsiz girişi önleme sistemi var. Ki bu kart bizde yok.
Because I checked and only one keycard was used to access the copy machine yesterday during lunch and that keycard belonged to you, Rachel.
Çünkü kontrol ettirdim, dün kopya odasına giren tek kart Rachel Green'e aitmiş.
I did not use my keycard yesterday.
Dün kartımı da kullanmadım.
I don't even know how to use my keycard.
Hatta nasıl kullanıldığını bilmiyorum bile.
Right before Richard died, he gave me that keycard.
Richard ölmeden hemen önce bana o anahtar kartını verdi.
We've got something off the keycard.
Anahtar kartında bir şey bulduk.
Hide the keycard.
Anahtar kartını sakla.
My keycard doesn't work.
Giriş kartım çalışmıyor.
Keycard.
Anahtar.
Meanwhile, have you still got that keycard that Mrs. Powell gave you?
Bu arada Bayan Powell'dan aldığın geçiş kartı hâlâ sende mi?
Got a courthouse keycard.
Bir tane Adliye Binası giriş kartı buldum.
That keycard that you and Catherine found belongs a guy named Adam Novak.
Sen ve Catherine'nin bulduğu anahtar kart Adam Novak adlı bir adama aitmiş.
Then how do you explain your courthouse keycard which we found near her body?
O halde onun cesedinin yanında bulduğumuz adliye binası giriş kartını açıklar mısınız?
Somebody could've swiped his keycard.
Birisi adamın kartını aşırmış olabilir.
Okay, keycard.
Tamam anahtar kart.
- The keycard?
Peki ya anahtar kart?
I watched Beresch give this guy a keycard.
Beresch'in bu herife bir anahtar kartı verdiğini gördüm.
And they haven't been able to decrypt the computerized strip on the keycard.
Ve kart üzerindeki bilgisayar tabanlı parçanın şifresini de çözemediler.
Check the database. Keycard access is all recorded.
Kasa açma anahtar kartı bütün girişleri kaydeder.
I'm going through the ship's keycard log.
Geminin kasa anahtar kartlarının günlüklerini baştan sona kontrol edeceğim.
So every time someone swipes their keycard it gets recorded.
Kartı kim kullansa bunun kaydı tutuluyor o halde.
And Adam Baylin drew a picture of the keycard logo.
Ve Adam Bailen giriş kartındaki logoyu çizmişti.
He has her keycard and her weapon.
Güvenlik kartını ve silahını aldı.
I'm gonna need your keycard.
Anahtar kartını almam gerek.
I've misplaced my keycard.
Anahtarımı almayı unutmuşum.
I need to access their security codes, work up a keycard to get you inside the warehouse.
Güvenlik kodlarını ve sizi depoya sokacak bir anahtar kart bulmam lazım.
This keycard will get you access.
Bu kart, kapıyı açmanı sağlayacak.
Use the keycard I gave you.
Verdiğim anahtar kartı kullan.
- Where's your keycard? - I don't have one.
- Anahtarın nerede?
Where is your keycard?
Anahtarın nerede?
Your mission, moron, is to steal Big Mike's keycard.
Görevin Koca Mike'ın anahtar kartın çalmak gerzek.
This is your keycard.
Anahtar kartın.
I, however, do need your keycard.
Öte yandan benim senin giriş kartına ihtiyacım var.
Keycard?
Giriş kartı?
Oh! Why can't I ever find that ridiculous keycard?
Niye hiç bir zaman, şu tuhaf anahtar kartı bulamıyorum?
I was convinced he was loyal, too, but I discovered he used this to access my office, stole a keycard to frame security for the theft of a bomb.
Onun sadakatine ben de inanmıştım ama sonra ofisime girmek için bunu kullandığını keşfettim bir güvenliğin anahtar kartını bomba çalabilmek için çaldı.
Joseph, my keycard!
Joseph anahtar kartım.
So... guess which upstanding officer recently lost his keycard?
Bil bakalım hangi dürüst memur son zamanlarda kartını kaybetmiş.
One gives Randal a shove, the other uses his keycard to go into his room.
Birisi Randal'ı itiyor diğeri onun kartını kullanıyor, odasına girmek için.
No ID, just cash and a keycard.
- Kimlik yok. Para ve şu anahtar kart var.
I'm enquiring about an advert you put out on a hotel keycard.
Üzerine reklam verdiğiniz bir anahtar kartı soruşturuyorum da.
Amber used her keycard at 10 : 43 p. m. To get into her hotel room.
Amber odasına girmek için anahtar kartını saat 22.43'de kullanmış.
You will take the sergeant's keycard and buzz open the door.
Komiser yardımcısının kartını kullanıp o kapıdan gir.
She asked to borrow my keycard to Morello Assets offices, and I gave it to her.
Morello'nun mal varlığı ofisinin anahtarını istedi ben de ona verdim.
The keycard's gone.
Giriş kartı yok.
But the Secret Service agent she was working with just used his keycard to swipe into the building 7 minutes ago.
Ancak birlikte çalıştığı Gizli Servis ajanı 7 dakika önce binaya girmek için kartını kullandı.
Cameras, keycard entry, regenerating password, and that's all before you even reach the safe.
Kameralar var, kartlı giriş sistemi şifre sistemi bunca şey var. Öyle kolay kolay girilmez.
Shame how he dropped his keycard though.
Ne yazık ki giderken giriş kartını düşürmüş.