Keyhole traducir turco
227 traducción paralela
Did he look through the keyhole?
Kapı deliğinden mi bakmış?
You were peeking through the keyhole.
Anahtar deliğinden gözetliyordun.
You couldn't get bouillon in unless they brought it in through a keyhole.
Buraya et suyu çorbası bile girmez. Ancak anahtar deliğinden akıtırsın.
"Or What the Kitchen Maid Saw Through the Keyhole." Unquote.
"Ya da Hizmetçinin Anahtar Deliğinden Gördükleri." Tırnağı kapat.
- You looked through the keyhole?
- Anahtar deliğinden mi baktın?
Spying? You think I looked through the keyhole?
- Anahtar deliğinden bakıyorum mu yani?
You came in through the keyhole, like Peter Pan.
Anahtar deliğinden girdin, Peter Pan gibi.
Mind if I use that portable keyhole?
Şu portatif anahtar deliğini kullanabilir miyim?
She just stopped outside that door to measure the keyhole.
Anahtar deliğini ölçmek için kapıda durmuş.
Now, if you will look through the keyhole with your other eye... Excellent. Thank you.
Şimdi, diğer gözünüzle delikten bakın mükemmel.
Mac. Blow some air through the keyhole every other half-hour.
Yarım saatte bir içeri temiz hava üfle.
And you needn't bother peeking through the keyhole.
Anahtar deliğinden de boşuna bakma.
No peeking through the keyhole.
Anahtar deliğinden bakmak yok.
So she peaks through the keyhole.
Anahtar deliğinden gözetlemiş.
And I looked through the keyhole, and they were kissing and...
Anahtar deliğinde baktığımda, Öpüşüyor ve...
I was leaning down by the keyhole.
Anahtar deliğinden bakıyordum.
There's no keyhole on my door.
Benim oda kapımda anahtar deliği yok.
There is no keyhole on my door!
Kapıda anahtar deliği yok!
Why did you say you saw through the keyhole?
Neden anahtar deliğinden gördüğünü söyledin peki?
You may listen at the keyhole.
Anahtar deliğinden dinleyebilirsin.
Monsieur, next time, please, use the keyhole, hmm?
Beyefendi, bir dahaki sefere, Lütfen, anahtar deliğini kullanın, hmm?
If he catches you at that keyhole, you'll be rigid-like.
Anahtar deliğinden baktığını görürse seni de dondurur.
- I ´ m trying to find the keyhole.
- Anahtar deliğini bulmaya çalışıyorum.
Well, look, I'm gonna pass you a match through the keyhole.
Sana anahtar deliğinden kibrit uzatacağım.
There's hell of a draft through that keyhole.
Bu anahtar deliğinde çok cereyan var.
Better stick your eye back into that keyhole before that... thing in the next room sneaks off from us.
Karşı odadaki elimizden kaçmadan... gözünü tekrar o deliğe dayasan iyi edersin.
Outside Sister Martha's room I looked through the keyhole
Rahibe Martha'nın kapısının önünde anahtar deliğinden baktım.
I can't keep away from the keyhole.
- Gizlice bizi mi izliyordun? Anahtar deliğinden hiç ayrılmıyordum.
If you look through the keyhole I'll show you something...
Eğer anahtar deliğinden bakarsan sana bir şey göstereceğim.
You like to look through the keyhole.
Anahtar deliğinden bakmayı seviyorsun.
"Stand by the grey stone when the thrush knocks,... and the last light of the setting sun will shine upon the keyhole."
"Ardıç kuşu gagalarken gri taşın yanında dur batan güneşin son ışığıyla anahtar deliğinde parlayacaktır."
"Stand by the grey stone when the thrush knocks,... and the last light of the setting sun will shine upon the keyhole."
"Ardıç kuşu gagalarken gri taşın yanında dur, batan güneşin son ışığıyla anahtar deliğinde parlayacaktır."
He plugged the keyhole.
Anahtar deliğine de kendi anahtarını sokmuş.
He peeked through the keyhole and saw she was a mermaid with scales on her body, and wings on her back
Anahtar deliğinden onu dikizledi Ve onun bir denizkızı olduğunu gördü Onun vücudu düzgündü ve arkasında kanatları vardı...
Put your ear next to the keyhole.
Kulağını deliğe daya.
You keyhole-peeping bung.
Seni gidi pis casus.
He was peeping through the keyhole.
Mutfak kapısının deliğinden içeriyi gözlüyordu.
There's so much activity, such creativity... a magnetic energy, stick a key into a keyhole and out comes a spark, so much excitement, so much electricity in the air.
eczaneler. kıvılcım çıkar. Havada ne kadar heyecan ve elektrik var.
Well, it doesn't even have a keyhole.
Zaten anahtar deliği de yok.
Would you please get the hell away from the keyhole?
Lütfen şu lanet kapı deliğinden gözlerini çeker misin?
Keyhole is passing out of vision.
Görüntü kesiliyor.
I wasn't peeping through the keyhole... if that's what you're implying.
Anahtar deliğinden seyretmiyordum tabi... eğer kast ettiğiniz buysa.
A keyhole which intersects many other quantum realities.
Birçok farklı kuantum gerçekliği ile kesişen bir anahtar deliği.
Tend to view our lives as if we're looking through a keyhole.
Hayatlarımıza bir anahtar deliğininden bakıyoruz.
Like peekin'through a keyhole.
Anahtar deliğinden bakmak gibi.
- Then we need to find a keyhole.
- O zaman anahtar deligini bulmaliyiz.
I got one keyhole and a zillion keys!
Bir tane anahtar deliği bin tane anahtar var!
Well I noticed it of course, but you'll always find scratches around a keyhole.
Şey, onları farketmiştim tabii ki ama anahtar deliklerinin çevresinde her zaman çizikler olur.
Don't pop out from under a rug or through a keyhole.
Halının altından fırlamayın yada anahtar deliğinden çıkmayın.
Well, you see, uh, when I go into an apartment, I, uh, I jam the lock, stick some toothpicks in the keyhole and break them off.
Anahtar deliğine birkaç kürdan sıkıştırıp kırarım.
brain suckers. It's a keyhole.
Bir anahtar deliği.