Kittens traducir turco
615 traducción paralela
Watch them like kittens.
Ona kedi gibi davran.
Have you ever had kittens?
Hiç kedin oldu mu?
They fell on one of the kittens.
Yavru kedilerden birinin üzerine düşmüştü.
I remember seeing the kittens with it.
Bir ara kediler onunla oynuyordu.
Mother, tomorrow, before the Kirbys come let them put everything down in the cellar, the typewriter, the kittens, the vibraphone...
Anne, yarın Kirby'ler gelmeden önce... her şeyi mahzene indirelim, daktiloyu, kedileri, vibrafonu...
- I don't know. Maybe it's kittens.
- Bilmem, belki de yavru kedilerim vardır.
- Just weak, like little kittens.
Sadece yavru kedi gibi güçsüzler.
Stop having kittens.
- Sakin ol. Otur yerine.
My cat had kittens again.
Kedim yine doğurdu.
That'll keep us busy. - What's knittin', kittens?
- Neler oluyor şekerler?
No cats, no kittens, nothing.
Ne kedi ne de yavrusu hiçbir şey.
The Colonel's having kittens.
Albay küplere bindi.
Our cat had kittens, and they're all over.
Kedimiz yavruladı ve ufaklıklar etrafı sarmış durumda.
A drink, my little kittens! For pity's sake!
Tanrı aşkına bir içki, kediciklerim.
What's going on, my kittens?
Neler oluyor, kediciklerim?
They came to me like newborn kittens.
Onlar yeni doğmuş bir kedi gibi bana geldiler.
All little kittens think that.
Bütün küçük kediler böyle düşünür.
I love blind kittens. Don't you?
Yeni doğmuş kedi yavrularını çok severim.
Well, he wouldn't want me to tell you, sir, but he's having kittens.
Size söylemememi istedi ama çok endişeli.
Now, my little kittens, let's try them on
Şimdi, benim fingirdeklerim, onları bir deneyelim.
- How about the Three Little Kittens?
Bir düşüneyim. - Üç Kedicik'e ne dersin?
"The three little kittens that lost their mittens." Go on.
"Üç küçük kedicik kaybetmişler eldivenlerini." Devam et baba.
" The three little kittens They lost their mittens
Tamam. " Üç küçük kedicik kaybetmişler eldivenlerini.
"And their mother came home and said'You kittens, you've lost your mittens"'
Anneleri eve gelmiş ve demiş ki, "Kedicikler, kaybetmişsiniz eldivenlerinizi."
- The Three Little Kittens.
- Üç Kedicik'i.
You think he's one of them cases you're always dragging into the house and feeling sorry for like that litter of kittens you brought in.
O çocuğun da acıyıp eve aldığın sürüyle hayvana benzediğini sanıyorsun. Hani yavru kediler de getirmiştin ya.
Now for the grand finale of our round-the-world revue, the Hot Box takes you out to the alley with Miss Adelaide and her Alley Kittens.
Dünyayı dolaşan revümüzün muhteşem finaline geldi sıra. Hot Box sizi Bayan Adelaide'ın sokağına ve sokak kedilerine götürüyor.
Uncle Noel, don't drown all the kittens in the canal!
Noel Amca, çocukların hepsini kanala düşürme!
Miko having kittens?
Miko yavrulayacak mı?
How are my kittens?
Nasılmış benim kediciğim?
You from'nem's wild kittens to'nem little Käthe, to wander, tamely like other devout little Käthe.
Vahşi bir kedi kadar saldırgansın.. Milli Ekonomi Modeli'ni anlamak, Kate'i anlamaktan daha kolay.
We'll be washed away like kittens.
Bir kedi gibi ıslanacağız.
A little chick... kittens, perhaps... those little, soft graceful ones?
Küçük bir tavuk kedi yavrusu, belki şu küçük, zarif olanlarından?
Old Auntie at traffic management's gonna have kittens.
Gördün mü, hava trafik kontrolündeki kadının bir sürü kedisi vardı.
Raindrops on roses and whiskers on kittens
Güldeki yağmur damlaları Ve kedilerin bıyıkları
Raindrops on roses And whiskers on kittens
Güldeki yağmur damlaları Ve kedilerin bıyıkları
And whiskers on kittens
Ve kedilerin bıyıkları
To stop the Adviser from having kittens, darling.
Müşavir beyin dokuz doğurmasını önlemek için canım.
Say, I still have one of Queeny's kittens left. Would you like to have it?
Queeny'nin yavrularından bir tane kaldı, ister miydin?
Kittens with whiskers always love fish.
Bıyıkları olan kedi yavruları, balıkları her zaman sever.
Kittens.
Minikler.
- Hello, kittens.
- Merhaba minikler.
Kittens?
Minikler?
Kittens!
Minikler!
Kittens?
Minikler!
Kittens?
Minikler.
Kittens!
Minikler. Minikler.
All those little kittens, Duchess. I love'em.
O üç küçücük yavrı Düşes onları çok sevdim.
Duchess! Kittens!
Düşes, minikler.
Duchess. Kittens. In trouble.
Düşes ve yavruların başı dertte.
- The kittens.
- Yavrular.