Knowing that traducir turco
4,223 traducción paralela
Knowing that you helped found S.H.I.E.L.D. is half the reason I stay.
SHIELD'ı bulmaya yardım edişin kalmamın büyük bir sebebi.
Your wife and child shall rest well knowing that you have avenged them.
Karın ve kızın artık onların intikamlarını aldıklarını bilerek huzur içinde olacaklar.
You can go knowing that, okay?
Bunu bilerek gidebilirsin, tamam mi?
Think I want you out there knowing that?
Bunu bilerek etrafta dolasmani ister miyim sence?
Thank you for knowing that about me.
Beni tanıdığın için teşekkür ederim.
I just couldn't live with myself, knowing that I'd driven you to...
Senin kendini öldürmene neden olduğumu düşündükçe...
I don't have much time and I don't want you to cry for me but, I want you to know that, seein you, knowing that you're here safe... It's all that I ever wanted in this life.
Çok vaktim de kalmadı, ama benim için ağlamanı istemiyorum seni tekrar görmek, tekrar bizimle güvende olduğunu bilmek benim için bu hayatta tek istediğim şeydi.
you drink and smoke after knowing that it kills.
seni öldürdüğünü bilmene rağmen içiyiorsun yani.
Why jump parole in New York knowing that you are going to be re-arrested and do serious time, unless you are innocent and hell-bent to right a wrong?
Neden tekrar tutuklanıp daha büyük bir ceza alacağını bilen biri New York'a gitsin tabii o kişi işin aslını ortaya çıkarmayı kafasına koymuş biri değilse?
Knowing that all as unreal he got very disturbed.
Bunların gerçek olmadığını bilmek onu rahatsız etti.
The shock will wear off but you can take comfort in knowing that these events are happening in the correct order.
şok eskitmek olacak ama bu olaylar bilerek teselli alabilir doğru sırayla gerçekleşiyor.
Knowing that if you do, the fetus will also die.
Eğer bunu yaparsanız, fetüs de ölecek.
"or the sorrow in my heart " knowing that I will never be able to see you grow up " and fulfill God's plan for your life.
" ya da yüreğimdeki kederi büyüdüğünü ve Tanrının hayatındaki planının yerine gelmesini asla göremeyeceğimi biliyorum.
No, it's just knowing that I have a dildo in the drawer.
Çekmecemde dildo olduğunu bilmek yetiyor.
I couldn't live knowing that Dale came from me, that I was somehow responsible... For creating a monster.
Dale'i benim doğurduğumu bu yüzden bir canavar yarattığım için bundan sorumlu olduğumu bilerek yaşayamıyordum.
So, I guess it's kind of weird knowing that a woman can outshoot you, huh?
Yani sanırım bir kadının... senden daha iyi nişancı olduğunu bilmek biraz tuhaf, değil mi?
By keeping you and Jasper from knowing that, I could secretly pass messages back to myself.
Bunu senden ve Jasper'dan saklayarak kendime gizlice mesaj yolladım.
It is my shame that has kept me alive, my knowing that I am truly not like other women, why I shall never, like them, have children, a husband, and the pleasures of a home.
Beni ayakta tutan utancımdı bir de diğer kadınlara benzemediğimi bilmem. Bu yüzden onları, çocuk ve koca sahibi olmayı bir yuvanın rahatlığını sevmemeliyim.
I mean, I'm not that guy out there doing sit-ups... And I could never be really interested in some other version of you, knowing that my real Sophie is here...
Dışarıda mekik çeken adam ben değilim ve asla diğer ben gibi sana karşı o kadar ilgili olmamam.
But I couldn't be out there knowing that you were back here alone, by yourself.
Senin burada tek başına olduğu gerçeğini bilerek orada olamazdım.
But I am going to spend some small amount of time... on this planet, knowing that bastard isn't on it.
Ama dünyada az bir zamanım kaldı ve o piçin bir şeyi olmadığını biliyorum.
If I'm found dead, please know that I entered this country of my own free will, fully knowing that the punishment for trespassing here is burial up to your neck in sand and having a rock wall pushed on top of you.
Eğer ölü bulunursam lütfen şunu bilin, bu ülkeye kendi rızamla girdim. İzinsiz girmenin cezasının boğazıma kadar kuma gömülüp üzerime taş bir duvarın yıkılması olduğunu gayet iyi biliyorum.
Please, I can't die knowing that you hate me.
Lütfen, benden nefret ettiğini bilerek ölemem.
But it kept me sane knowing that when all this is over, we'll have time for everything we've put on hold.
Ama her şey bittikten sonra ertelediğimiz her şeyi yapacak zamanımız olacağını bilmek aklımı başımda tutmamı sağladı.
She tailed him out of the Limelighter, knowing that his faculties were significantly compromised.
Meleklerinin önemli derecede zarar gördüğünü bilerek onu Limelighter'dan takip etti.
Knowing that but for a piece of paper and a sense of hypocrisy, all of that could've been his.
Bir parça kâğıt ve riyakârlık yüzünden sahip olamadığı hayatı...
Dressed like that, he'd no way of knowing that of all the children in the school, she's the only one that didn't go on the visit.
Kıyafeti yüzünden diğer kızların aksine o gün müzeye gitmeyen tek kızın Maud olduğunu bilmesine imkân yoktu.
Knowing how much to give to this, how much to give to that.
Neye ne kadar zaman ayırması gerektiğini bildi.
That... I am entirely comfortable with Carla never knowing who her father is.
Ve, Carla'nin babasinin kimligini bilmemesinden memnun oldugumu.
There's some things that I really wanna share with you, and then, there's some things that you should die just never knowing.
Seninle paylaşabileceğim şeyler var bir de ölsen bile senin asla bilmemen gereken şeyler var.
That just shows wisdom in knowing where to find strength.
Bu, gücü bulacağın yerin bilgeliğini gösterir.
Knowing you were out there... Was the only thing that's kept me going these past few years.
Son birkaç yıIdır... senin varlığın sayesinde hayata tutundum.
That must be the hardest part for Mum now, not knowing what I'm dreaming about.
Şimdi annem için çok zor olmalı.. Bilmemek... Ne rüya gördüğümü..
Knowing you can do something like that and no one comes after you.
Böyle bir şeyi yapınca kimsenin senin peşine düşmeyeceğini bilmek.
Knowing the purpose of that life.
Bu hayatın amacını bilerek.
The comfort in knowing I can take that punch.
Bir yumruğu rahatlıkla kaldırabileceğim gerçeği.
With all respect, I don't believe that anything worth knowing can be taught in a classroom.
Kusura bakma ama sınıfta bilmeye değer şeyler öğrenileceğini düşünmüyorum.
The problem, of course, is that there's no way of knowing... that your last good day is your last good day.
Tabii ki bundaki eksi de son iyi gününüzün son iyi gün olduğunu bilemiyorsunuz.
I like knowing you're stuck in that piece of shit.
O bok parçasının içinde sıkışıp kaldığını biliyor olmayı seviyorum. - İyi hissettiriyor.
He told me that God put us first into a garden, and when we lost Eden, we were fated to search and reinvent it again, but only some of us have the gift of knowing this.
O bana Tanrı'nın ilk bahçeye bizi koymak. Biz Eden kaybetti ve biz kaderde edildi arama ve tekrar yenidenicat etmek. ama bize sadece bazı Bunu bilerek hediye var.
Men are going to die today attacking that merchant ship out there and they'll die not knowing it was all based on a lie.
Bugün de adamlar, o ticaret gemisine saldırırken ölecekler ve hepsinin bir yalan için olduğunu bilmeyecekler.
It's just that like... everybody I know saw it, so I kind of felt like famous by knowing you, you know?
Yani, tanıdığım herkes izlemiş. Seni tanıdığım için meşhur havalarına falan girdim.
I'm sorry, without knowing who's using that needle, there's nothing else I can do.
Üzgünüm, o şırıngayı kimin kullandığını bilmeden yapabileceğim bir şey yok.
Jack is telling the truth, and that's based on me knowing him better than anyone else in that room.
Jack doğru söylüyor, onu o odadaki herkesten daha iyi tanıdığıma dayanarak söylüyorum.
Do you understand that, when Adam was arrested, I blamed myself for not knowing he was a spy.
Adam tutuklandığında bir casus olduğunu anlamadığım için kendimi suçladım, bunu anlayabilir misin?
And you know what, just knowing you would make that sacrifice for me gives me... All the clarity I need.
Ne var biliyor musun, benim için o fedakarlığı yapman, bana ihtiyacım olan berraklığı veriyor.
Knowing you goes down as easily the best thing that's ever happened to me.
Seni tanımak açık ara hayatımdaki en güzel şey oldu.
No, there'll be no groping at all, and that will absolutely kill you from the inside, because she'll lean over you, knowing, and she'll taunt you with her breasts.
Hayır, elle taciz hiç olmayacak ve bu durum kesinlikle içten içe seni yiyecek çünkü üzerine eğileceğini bileceksin ve göğüsleriyle alay edip sana sataşacak.
Not knowing how all these things are going to end. It's been a long time that I'm waiting.
Çok uzun zamandır bekliyorum.
Of course, having taken her step-father's name, you'd no way of knowing before you slept with her that Frida Yelland was in fact Frida Spurling.
Üvey babasının ismini kullandığı için yattığınız kadının Frida Yelland değil Frida Spurling olduğunu bilmiyordunuz.
Well, knowing Elijah, it was 11 closeted math teachers who came after you, but after that, it was Pal, and he seems great.
Elijah'ı tanımakla birlike, senin peşine düşen odaya kitleyen.. .. 11 matematik öğretmeniydi sonrasında Pal, ve o iyi gözüküyor.
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's cool 1334
that's good to hear 161
that all started with a big bang 89
that's my best friend 28
that'll be it 25
that's great work 19
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's cool 1334
that's good to hear 161
that all started with a big bang 89
that's my best friend 28
that'll be it 25
that's great work 19
that's my sister 96
that's good to know 269
that's for sure 889
that's my baby 48
that doesn't seem fair 27
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that's good to know 269
that's for sure 889
that's my baby 48
that doesn't seem fair 27
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16