La la la la traducir turco
76,723 traducción paralela
Harvey, I'm sure you already know this... That would mean dropping Jim Reynolds.
Harvey eminim sen de farkındasındır ama bu, Jim Reynolds'la yolları ayırmak demek.
- Because I made a deal with Mike, not you.
- Çünkü Mike'la anlaşma yaptım seninle değil.
Is that what happened with Captain Berman?
Yüzbaşı Berman'la da böyle mi oldu?
And then the paramedics showed up, right, with Narcan... and give you a shot right up the nose.
Sonra sağlık görevlileri Narcan'la ortaya çıkarlar ve sana burnundan bir doz verirler.
_ Su hijo la hacía sonreír.
Oğlun, hissetmemi sağladı...
_ Le quería quita la sonrisa de la cara.
Sanki o gülümsemeyi yüzümden çıkaracaktı.
_ Teo la trató de defender.
Teo beni korumaya çalıştı.
_ Esa fue la última vez que lo vio.
Bu onu son gördüğüm zamandı.
What we're telling you is la verdad.
Size söylediğim şey, "gerçek".
Hollow Sky was directly responsible, but there's gotta be a connection, right?
Hollow Sky'la alakalı olduğunu söylemiyorum ama bir bağlantı olmalı değil mi?
He's a Stalinist... convict first, then have the trial.
Adam tam bir Stalinci. Önce mahkum et sonra yargıla.
Make a session with Dr. Gus.
Doktor Gus'la seans yap.
And if, when you see Krakow, you think that maybe he will become a friend, then go ahead.
Ve Krakow'la arkadaş olabileceğini düşünüyorsan hiç durma.
Big boy and the Warden goin'at it.
Koca Oğlan'la Müdür atışıyor.
Viva la gnocca! Shut your mouth!
Kapa çeneni be!
I didn't think I'd see you again after all that unpleasantness with Mr. Snicket.
Bay Snicket'la olan tatsızlıktan sonra seni göreceğimi sanmazdım.
Hey, guys. I see you've met my friend Arthur here.
Bakıyorum da arkadaşım Arthur'la tanışmışsınız.
The reason why Snart and I got on so well was, well, we... we trusted one another.
Snart'la o kadar iyi anlaşmamızın sebebi birbirimize güvenmemizdi.
Gertrude and I had a little chat, woman to woman.
Gertrude'la kız kıza konuştuk.
I can't believe I'm saying this, but I agree with Snapper.
Bunu söylediğime inanamıyorum ama Snapper'la aynı fikirdeyim.
Um, with Mike?
Mike'la?
Eve, Mike and I never dated.
Eve, Mike'la ben hiç çıkmadık.
You may have cut me off from the Fifth Dimension, Daxamite, but I still know a thing or two about the old fisticuffs.
Başinci Boyut'la olan bağlantımı kesmiş olabilirsin Daxamlı ama hala yumruk dövüşüyle ilgili bildiğim bir iki şey var.
I mean, you've interviewed our Presidents, world leaders, Julian Assange.
Demek istediğim, başkanlarımızla, dünya liderleriyle, Julian Assange'la röportaj yaptın.
- I was getting coffee with Kara Danvers when you called.
- Aradığında Kara Danvers'la kahve içmeye gidiyordum.
Does Peter Thompson have ties with Cadmus?
Peter Thompson'ın Cadmus'la bağlantısı var mı?
And you think me talking to Marcus would give me that kind of purpose?
Sence Marcus'la konuşmak da bana mı böyle bir amaç verir?
Mon-El's mother created some sort of device with Lena Luthor.
Mon-El'in annesi, Lena Luthor'la birlikte bir cihaz yapmış.
I think Guardian and I should get back out there, see what we can do.
Bence Guardian'la dışarı çıkıp neler yapabileceğiz diye bakalım.
How can we possibly work with Cadmus?
Cadmus'la nasıl çalışabiliriz?
And that means no more business in Hollywood.
Bu da demek oluyor ki Hollywood'la iş yok.
You talk to Bridget?
Bridget'la konuştun mu?
George.
George'la.
They all agree with Patriot. - Fundamentals?
Hepsi Patriot'la aynı fikirde.
So I, uh, I ran into Don today.
Ben de kardeşim Don'la karşılaştım.
I ran into Josh.
Josh'la karşılaştım.
Trapped nearly half a mile beneath the surface are Mike and Lucy.
Mike'la Lucy yüzeyin yaklaşık 1 km altında kalmış durumdalar.
There's an air of optimism here, as we're being told that Mike and Lucy have found a source of conversation.
İyimser bir hava söz konusu. Bize gelen haberlere göre Mike'la Lucy konuşacak bir konu bulmuşlar.
Listen, are you telling people all that stuff I told you about Josh?
Josh'la ilgili sana anlattıklarımı başkalarına mı anlatıyorsun?
In the past, with Jennifer.
- Jennifer'la geçmişte.
There's a rumor the committee's trying to make a deal with Garrett Walker.
Komitenin, Garrett Walker'la anlaşma yapacağı söyleniyor.
Not evidence regarding the president, no.
Başkan'la ilgili kanıtım yok.
No, to be honest, I was expecting to meet Christos.
Hayır, dürüst olmak gerekirse, Christos'la buluşmayı bekliyordum.
You can catch up on the last five years when we're on our way...
Son beş yıla ilişkin haberleri yoldayken alabilirsin...
See, you went to Vincent to make a deal, but this is my city.
Vincent'la anlaşmaya gittin. Ama burası benim şehrim.
Similarity of the rituals, to me, suggests a possible connection to the Hollow.
Ayinlerdeki benzerlik bana Hollow'la bağlantı ihtimalini düşündürüyor.
He was connected to the Hollow.
Adam, Hollow'la bağlantılıydı.
Même quand nous voyageons, dès qu'on arrive à la... uh, the... the border?
Yolcuğunuzu tamamlayıp vardığınızda sınıra.
Um... Dès qu'on arrive à la frontièr, tout est... Uh, They just...
Hımm sınıra vardığınızda işlemleri... kolaylaştırmıyorlar.
That's where the chicken à la king went.
Piliç à la king oraya gitmiş demek. FLAŞ HABER :
Is that a fucking cat box?
Kedi kutusu mu la o?