Labour traducir turco
1,258 traducción paralela
- She's in labour.
- Ve doğurmak üzere.
John Ware, Labour MP.
John Ware, Labour MP.
There was concern amongst business and the military... that Labour were heading for a third term in office.
İşçi Partisi, üçüncü defa başa geleceğine dair iş dünyasında ve orduda giderek artan bir endişe vardı.
Pressure came from the CIA to get rid of the Labour government.
İşçi Hükümeti'nden kurtulmamız için CIA baskı yaptı.
Their priority was to wreck Labour's chances of winning another general election... and if necessary, were prepared to go even further.
Öncelikli amaçları, İşçi Parti'sinin başka bir seçimi kazanma şansını mahvetmek ve gerekirse daha ileri gitmeye hazırlar.
He claims that he possesses a tape which will prove that you and others... conspired to destabilize the last Labour government.
Elinde, siz ve başkalarının son İşçi hükümetinin ayağını kaydırmak için komplo düzenlediğini kanıtlayacak bir kaset olduğunu iddia ediyor.
Illegal methods were used in an attempt to bring down the Labour government.
İşçi hükümetini devirmek için yasadışı yöntemler kullanıldı.
The Labour council, right.
İşçi Meclisi.
James Douglas Morrison... I hereby sentence you... to six months of hard labour in the Dade County Jail.
James Douglas Morrison sizi Dade County cezaevinde altı ay ağır hapis cezasına mahkum ediyorum.
Was it a difficult labour?
Zor bir doğum muydu?
Since the prison was privatised, the prisoners have become the cheapest and the best labour force.
Ruhlarına okuyun Fatiha. Hergün yeni birileri geliyo nasılsa, bu bozuk düzene koyiim, dermişim...
Is Mr Chroust a Labour unionist?
Bay Chroust bir işçi hakları savunucusu mu?
- But a Labour unionist too.
- Ama bir işçi hakları savunucusu da.
You can have clever Labour unionist, like Mr Ludvik...
Bay Ludvik gibi zeki savunucular olabilir...
I would ask my driver to help you, but he detests physical labour.
Şöförümden size yardım etmesini isticem, ama fiziksel güç isteyen işlerden nefret eder.
My therapist told me if I go through labour, I might get psychotic.
Terapistim normal yolla doğum yaparsam, ruhsal bozukluk yaşayabileceğimi söyledi.
Sickbay reports that Lt Juarez went into labour at 0400 hours.
Revir, Yüzbaşı Juarez'in 04 : 00'te doğuma girdiğini bildirdi.
I'm going into labour.
Doğum sancısı çekiyorum.
Dilation has gone to seven centimetres since the onset of labour.
Doğum sancısının başlamasından beri, genişleme yedi santime ulaştı.
Columbus forced nobility to hard labour he treated them equally with Indians.
"Columbus, asilleri zor işlerde çalışmaya zorlamış..." "... yerlilerle eşit muamele etmiş... "
Breathe deeply, as if you were in labour.
Nefes al. Çocuk doğurur gibi.
Well, I ask you gentlemen, knowing that at the age of 20, this girl will be worn out because of this slave labour, when in turn she'll be a mother herself, won't she curse her fate?
Sorarım size beyler... açık ki, 20 yaşına geldiğinde bu kız... köle gibi çalışmak yüzünden yıpranmış olacak. Sırası gelince kendisi bir anne olacak. O zaman, kaderine lanet okumayacak mı?
A China labour camp is no joke!
Çin eğitim kampı, şaka değil.
According to reliable sources, Chaibat has bribed mercenaries... to spring Pao from the labour camp
İstihbaratımıza göre Chaybat, Pao'yu kamptan kaçırmak için birkaç askeri satın almış.
Labour camp is like vacation
Çalışma kampı, tatil köyü gibiydi.
He looks like the criminal who escaped from labour camp
Kamptan kaçana benziyor.
It's not right that such a beautiful woman should labour.
Böyle güzel bir kadının çalışması doğru değil.
I heard your speech on the Hobbs Act, labour relations.
İş ve işveren hakkındaki konuşmanızı dinledim.
Just barely. Uh, OK, that's $ 42.57, Wayne - parts and labour.
Zar zor. 42.57 dolar yapıyor, Wayne - yedek parça ve işçilik.
The bill for parts and labour stands at you calling me "Spencer".
Parçalar ve işçilik için faturanda bana "Spencer" demen yazıyor.
Are we ready for homework, or shall we continue manual labour? - No.
Ders çalışmaya hazır mısınız, yoksa ev işlerine devam mı edelim?
Well, you're the Labour, you're the Labour Councillor for the estate.
Sen toplu konutlardan sorumlu meclis üyesisin.
/ No... And no wonder that Labour keep losing the elections!
İşçi Partisinin seçimleri sürekli kaybetmesine şaşmamalı!
I hear you have a Labour fellow from your constituency.
Seçim bölgenizde bir İşçi Partili olduğunu duydum.
Left side, Ghetto B : Surplus labour the elderly and infirm mostly. Which is where you'll want to start, huh?
Sol taraftaki "Getto B" de ise gereksiz işgücü yaşlılar ve çoğunlukla hasta ve sakatlar bulunuyor ki, sanırım buradan başlamak isteyeceksinizdir.
Since your labour is housed on-site, it's available to you at all times.
Senin işçiler fabrikada kaldığına göre mesai sorunu falan yoktur, herhalde.
Budzyn, under my command was the envy of every other commandant in the labour camp system.
Komutam altındaki Budzyn çalışma kamplarında komutanlık yapan herkesin gıpta ile baktığı bir yerdi.
You are not the only industrialist who needs labour Mr. Schindler.
İşgücüne ihtiyaç duyan tek sanayici siz değilsiniz Bay Schindler.
I'm a profiteer of slave labour.
Ben, köle çalıştırmaktan kazanç sağlamış biriyim.
If you are prepared to give me the labour charges -
Eğer emeğimin karşılığını alacaksam o zaman seni 50.
What labour charge do you desire?
Peki emeğinin karşılığı ne olacak?
- My labour charge.
- Benim emeğimin karşılığını.
You've already taken the labour charge for this step.
Bu adım için zaten karşılığını aldın ya!
So Jerry Lewis can't afford Rip Taylor this Labour Day.
Bu işçi Bayramı'nda Jerry Lewis'in Rip Taylor'a gücü yetmez.
The only cases of Kalla-Nohra I know of were from a mining accident at a Bajoran forced labour camp that I helped liberate.
Bildiğim Kalla-Nohra vakaları sadece, bir Bajor zorunlu çalışma kampındaki... maden kazası sonucu oluştu. O kamptakilerin özgürlüğe kavuşmasına yardım etmiştim.
He must have contracted it at the labour camp at the time of the mining accident.
Hastalığa yakalanmasının tek yolu çalışma kampındaki patlama sırasında orada olmasından başka bir şey olamaz.
Then you didn't serve at the Gallitep labour camp?
O zaman Gallitep çalışma kampında çalışmadın mı? Çalışma kampı mı?
- Then he was at the Gallitep labour camp.
- O zaman Gallitep çalışma kampındaydı.
It was a labour camp.
Orası çalışma kampıydı, Binbaşı.
For a labour camp it was a model of order and efficiency.
Çalışma kapları için düzen ve yeterliliğin modeli oldu.
As cheap labour. Now, how about a beer?
Bira ister misin?