Lagged traducir turco
129 traducción paralela
In the tunnel she lagged far behind, with a shocking limp.
Tünelde arkamızda kalmıştı ve bacağı topallıyordu.
He probably lagged behind and lost his way.
Büyük ihtimalle arkada oyalanıyordu ve yolunu kaybetti.
But to be lagged over this young Sholto, cursed heart.
Ama şu halimle, bu genç Sholto lanetli bir kalp.
I feel kind of weird, like I'm jet-lagged or something.
Tuhaf, sanki uçak yolculuğu yapmış gibiyim.
Is he jet-lagged from somewhere, or he just lunches late?
Saat farkı sorunu mu yaşıyor yoksa öğle yemeklerini geç mi yiyor?
I'm sure Lee Lay's really jet-lagged out.
Eminim yolculuk Lee Lay'i çok yormuştur.
Look, I'm hungry, I'm jet-lagged, and I don't need this shit.
Açım, yol sersemiyim ve bu zırvalarla işim yok.
He's still jet-lagged.
Hala, yolculuğun yorgunluğunun etkisinde.
Jet-lagged.
Uçuş yorgunuyum.
I'm feeling a little bit jet-lagged.
Uçaktan dolayı sersem gibiyim hâlâ.
It's like you're jet-lagged.
Jet-lag yorgunluğu gibi bir şey.
The tempo kinda lagged there in the end.
Tempo sona doğru yavaşlıyor gibiydi.
You're tired. You're jet-lagged.
Yorgunsun ve geç kalıyorsun.
I'm jet-lagged and I don't want to fall asleep.
Yolculuktan sonra biraz yorgunum ve uyuya kalmak istemiyorum.
- No thanks, I'm jet-lagged and tired
- Hayır teşekkür ederim.
- Yeah. He's just a little jet-lagged.
- Biraz uçak tuttu.
Women started to wail and rushed for home, followed by the men, while children, torn by curiosity, lagged behind, turning to see.
Kadinlar, erkeklerin esliginde çiglik çigliga evlerine dogru kosmaya basladilar çocuklar meraklari yüzünden onlari gecikmeli olarak takip ettiler.
Despite being tired and evidently jet-lagged, the Dalai Lama still radiates his characteristic warmth and kindness.
Yorgun olsa da drift zaman Dalai Lama görüntülenir onu karakterize eden bir dostu ile.
I'm just a little jet-lagged.
- Sadece birazcık sarsıldım.
We don't want to blow this week being jet-lagged. We need to establish normal sleeping patterns.
Bütün haftamızın "jet-lag" ile geçmesini istemiyorum.
And he said to me last Christmas they intended to get lagged up!
Ve geçen Noel bana kafayı bulmak istediğini söylemişti!
Yeah, well, obviously he's a bitjet lagged.
Evet, şey açıkça bir gecikti.
- You're obviously quite jet-lagged.
- Bariz bir şekilde jet-lag olmuşsun.
I'm really jet-lagged.
Yolculuk sersemiyim.
Boy, you must get pretty jet-lagged flying back and forth to Bulgaria.
Evlat, Bulgaristana gidip gelmekten artık tükenmiş olmalısın.
As a child, I always lagged behind others.
Küçükken, hep diğer çocukların gerisinde kalırdım.
He's jet-lagged. He's nervous.
Jet-Lag oldu, sinirleri gergin.
Are you jet-lagged at all?
Jet-lag oldunuz mu?
Just consider they're still jet lagged.
hala bacakları titriyordur.
Well I'm hung-over, I'm jet-lagged.
Sersem gibiyim, malum jet-lag.
- He's probably jet-lagged.
- Herhalde uçak tuttu.
- Well, in fairness, she's jet-lagged.
- Yani, dürüst olmak gerekirse, jet lag olmuş.
I should have lagged back, but I didn't.
Durabilirdim ama durmadım.
Oh, I am sure Barbara is too jet-lagged to go out with you, Russ.
Eminim Barbara seninle dışarı çıkamayacak kadar yolculuk yorgunudur, Russ.
I'm just jet-lagged, man.
Saat farkı yüzünden dostum.
I was pretty jet-lagged, but I still got up to run the next morning.
Uzun uçak yolculuğu rahatsız etmişti. Erken kalkıp teftişe gidecektim.
Well I ´ m kind of jet lagged with the time change and all...
Zaman farkından dolayı ben biraz sersemledim gerçi.
That's just a bad joke'cause I'm jet-lagged.
Jet-lag yüzünden yaptığım kötü bir espriydi sadece.
Time-lagged.
Zaman bulantısı.
Chuck, I'm tired, I'm jet-lagged, and...
Chuck, yorgunum, Jet-lag etkisindeyim ve ve bu telefona bakmalıyım.
- Been jet-lagged.
- Jet-lag oldum.
- Nothing. Christ, I'm jet-lagged.
Tanrım, jet-lag oldum.
I'm jet-lagged.
Yolculuk sonrası sersem bir haldeyim.
Hi. still jet-lagged?
Merhaba. Hala yolculuk yorgunu musun?
I'm sorry. I'm jet-lagged.
Yolculuk sonrası sersem bir haldeyim.
I hope they don't get too jet-lagged.
Umarım onları da uçak tutmamıştır.
- Yes, he's terribly jet-lagged.
- Evet, fena halde jetlag olmuş.
I'm jet-lagged.
Uçak tuttu.
Well, Gary, you must be jet-lagged.
Eee, Gary, jetlag oldun herhalde.
We're all pretty jet-lagged still.
Hala zaman farkını üstümüzden atamadık.
I feel jet-lagged.
- "Jet Lag" olmuş gibi hissediyorum.