Laser tag traducir turco
152 traducción paralela
Can I keep the Lazer Tag stuf?
Laser Tag malzemeleri kalabilir mi?
A case of beer in the JC Penney parking lot then batting cages and laser tag.
C. Penney'in otoparkında bira içtik. - J. Beysbol çalışması yaptık.
Think about it, guys, how you gonna beat laser tag? Is Dean sick?
Lazer tabancasıyla oynamaktan daha güzel bir şey nasıl bulacaksınız?
Alright, Laser Tag is in ten minutes.
Pekala, Lazer oyunu 10 dakika sonra.
you got laser tag or something?
Lazer işareti gibi birşey var mı?
I went out and got drunk with my laser tag team last night.
Dün gece lazer tag * ekibimle dışarda içtik, lanet olsun. ( Bizdeki paintball gibi bir oyun )
Movies, laser tag, video arcade.
Sinemaya gittik, lazer silahıyla adam avladık, video oyunları oynadık. - İyi.
Let's go play laser tag at Funplex.
Funplex'e gidip lazerle kovala oynayalım.
We're gonna go play laser tag.
Biz lazerle kovala oynayacağız!
Oh, I had no idea laser tag still existed!
Lazer savaşının hâlâ olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Playing laser tag really takes me back.
Lazer savaşı oynamak, gerçekten beni geçmişe götürdü.
He just didn't appreciate you telling his friends that laser tag can induce epileptic fits.
Senden nefret etmiyor. Arkadaşlarına adam avlamaca oyunundaki lazerlerin sara nöbetine neden olabileceğini söylemeni tasvip etmedi, hepsi bu.
Legendary. And my laser tag team, just made it to regional finals.
Ve lazer takımım yöresel finallere yükseldi.
Yeah, in two minutes, I'm going to pound a sixer of red bull, hop in a cab, Play a couple of hours of laser tag,
Evet, iki dakika içerisinde, 6'lı Red Bull'lları yumruklayacağım, bir taksiye atlayıp, bir kaç saat "Laser Tag" oynadıktan sonra, bronzlaştıran bir sprey alacağım.
I should be off playing laser tag right now, But instead...
Benim şimdi dışarıda "Laser Tag" oynuyor olmam lazım, ama bunun yerine...
And, no, mr.Donaghy's pants are not in the ladies room at that laser tag place on 12th avenue.
Ve, hayır. Bay Donaghy'nin pantolonu 12. bulvardaki oyun merkezinin kadınlar tuvaletinde de değil.
You and Stuart played laser tag in the front yard at nights?
Geceleri Stuart'la birlikte bahçede lazer silahlarıyla oynar mıydınız?
What? To play laser tag.
- Lazer silahıyla oynamak için.
It's like Premier League for laser tag.
Sanki Lazer oyununun Birinci Ligi gibi.
They have a laser tag world championships?
Lazer oyunun dünya şampiyonası da mı var?
All we did was win a game of laser tag!
Tüm yaptığımız ışın oyununu kazanmaktı.
And that's why you spent your first night living with Robin out playing laser tag with me.
Ve işte bu yüzden Robin'in yanına taşındığın ilk geceyi benimle laser tag oynayarak geçirdin.
Waking up to Mom's special French toast breakfast, wearing the birthday king crown, playing laser tag with all my friends...
Annemin özel Fransız tostlu kahvaltısıyla uyanmak doğum günü tacımı takmak tüm arkadaşlarımla Laser Tag oynamak.
It's winter. Laser tag. Home.
Lazer savaşına ya da eve gidiyorum.
You will not believe what happened at laser tag last night.
Dün gece lazer savaşlarında ne olduğuna inanmayacaksınız.
Look, you're a good laser tag player.
Bak, sen iyi bir lazer savaşları oyuncususun.
I can't believe you got kicked out of laser tag.
Lazer savaşlarından atıldığına inanamıyorum.
Barney, we are too old to cover a place in toilet paper just because they won't let you play laser tag.
Barney, sırf senin lazer savaşlarında oynamana müsaade etmiyorlar diye bir mekânı tuvalet kâğıdıyla kaplamak için çok yaşlıyız.
And for that matter, too old for laser tag.
Aslına bakarsan lazer savaşları için de çok yaşlıyız.
Ted, laser tag knows no age restrictions.
Ted, lazer savaşlarında yaş sınırlaması soktur.
I'm adding laser tag to the Murtaugh List.
Lazer savaşlarını Murtaugh Listesi'ne ekliyorum.
And after I do, you will TP the laser tag place with me.
Ve ben yaptıktan sonra, benimle birlikte lazer savaşları mekânını TKlayacaksın.
If I can finish your list before you finish mine, you have to come with me to TP laser tag and you have to buy the toilet paper.
Eğer ben listeyi senin listenden önce bitirirsem benimle beraber lazer savaşlarını TKlamaya geleceksin. Tuvalet kâğıtları da senden olacak.
Let's go TP laser tag, huh?
Haydi Lazer Savaşları'nı TKlamaya gidelim.
Old enough to afford top-Of-The-Line laser tag.
En kalitelisinden lazer savaşı seti alabilecek yaştayım.
I got a Laser Tag gift card.
Hediye kartı okuyucu lazer silahım var.
Say, laser tag, nacho mama, drakkar noir store, armory locksmith... uh, no.
Paintball, nacho mama, Drakkar noir mağazası, zırhlı çilingir... Hayır, onu ben çağırdım.
He watches Saturday morning cartoons before going off to play laser tag with David.
Cumartesi sabahları David'le "Laser Tag" e gitmeden önce çizgi film izliyor.
Finishing third in the laser tag competition?
Laser tag yarışmasını üçüncülükle bitirme de mi?
Laser tag.
Lazer Tag.
Laser tag?
Lazer Tag mi?
I mean, how would he, of all people buy a laser tag business?
Yani bu kadar insan içinden nasıl olur da Walt, Lazer Tag işine girer?
" Hey, everybody Walt suddenly decided to invest in laser tag.
Dinleyin millet. Walt birden bire Lazer Tag'e yatırım yapmaya karar verdi. Öyle bir anda aklına gelivermiş.
Not laser tag, this.
Lazer Tag değil, bu.
It makes a better story than your laser tag.
Senin Lazer Tag'den çok daha mantıklı.
Danny runs the laser tag.
Danny, Lazer Tag işletir.
Now, while I agree with you that laser tag is a hard sell without a Danny, the car wash isn't really an option.
Lazer Tag'in inandırıcı olmaması konusunda seninle hemfikirim ama bir Danny olmadan araba yıkama işi pek de makul bir seçenek değil.
You ever actually play laser tag?
Hiç Lazer Tag oynadın mı?
Charlie's never played laser tag.
Charlie hiç lazer savaşı yapmadı.
Your laser tag chops are almost nonexistent.
Lazer savaşında isabetin yok.
I left it at the laser-tag arena.
Atari salonunda bıraktım.