Ld traducir turco
261,606 traducción paralela
[Gates] Twenty-five years I've been working on corals, I can look down a microscope and go, "Bloody hell"?
25 yıldır mercanlar üzerinde çalışırım hâlâ mikroskoptan bakınca "Vay canına." dediğim oluyor.
Because I can't believe that these structures are sort of created by these simple organisms, or "seemingly" simple organisms.
MERCAN RESİFİ BİYOLOĞU Çünkü bu yapıların, bu basit organizmalar, "görünüşte" basit organizmalar tarafından yaratıldıklarına inanamıyorum.
- I hope that's not lightning- - - [woman] Oh, my God.
- Umarım yıldırım değildir.
That's lightning.
- Tanrım, bu yıldırım.
When we look at ocean temperatures, there are a range of projections of how they're gonna change into the future.
Okyanus sıcaklığına bakıldığında, gelecekte nasıl değişeceklerine dair birçok projeksiyon var.
You know, I've been diving on it for 45 years.
Bilirsin, ben 45 yıldır dalıyorum.
- [Rago] Turtles, fish, coral, crabs, starfish.
- Kaplumbağa, balık, mercan yengeç, denizyıldızı.
I've been riding for 28 years seriously, but never as a professional.
28 yıldır biniyorum, bu işte ciddiyim ama hiç profesyonel olarak yapmadım.
150 times over the last six years, I've been tested.
Son altı yıldır 150'den fazla teste girdim.
Castrated?
- Kısırlaştırıldı mı?
Did you just get separated or what?
Ayrıldın mı, ne oldu?
We have found cover-ups. We found destruction of samples in the laboratories. We found payments of money in order to conceal doping tests... among others.
Örtbas yapıldığını, laboratuvarlarda numunelerin yok edildiğini, doping testlerini gizlemek için rüşvet verildiğini
- Okay, just left my security man.
- Şimdi korumamdan ayrıldım.
I had information, what testing this London laboratory is doing, to understand where we are and how much is danger.
Londra laboratuvarında hangi testlerin yapıldığını öğrenip durumumuza ve ne ölçüde tehlikede olduğumuza dair bilgi ediniyordum.
You know, there is no rest if you are paranoid.
9 MART 2016 Bir kere paranoyaya kapıldın mı rahat edemiyorsun.
They'll go crazy.
Çıldırırlar.
No, no, this we saw, but we want to ask question as well as how it was done, understanding...
Hayır, bunu gördük ama asıl sormak istediğimiz, nasıl yapıldığı, bunu anlamak...
You said it was removed after the Paralympic Games.
Paralimpik Oyunları'ndan sonra kaldırıldı, dediniz.
But track and field stars, like pole-vaulter Yelena Isinbayeva, won't be going for gold at next month's Rio Olympics, despite having friends in high places.
Fakat sırıkla atlayıcı Yelena İsinbayeva gibi atletizm yıldızları yüksek mevkide dostları olmasına rağmen gelecek ay Rio Olimpiyatları'nda altın madalya için yarışamayacaklar.
Our experts were to determine if samples had scratches and marks on the inside of the bottle caps, representative of a tool used to open the cap.
Uzmanlarımızın görevi, kapakların iç kısımlarında, bir aletle açıldıklarını gösteren çizik ya da izler olup olmadığını tespit etmekti.
President Putin condemned the findings, saying the world is seeing a dangerous recurrence of politics interfering in sport.
Başkan Putin bulguları kınayarak dünyada politikanın spora karıştırıldığı tehlikeli bir tekerrür görüldüğünü belirtti.
I can confirm, for years, that spectators have been deceived.
İzleyicilerin yıllarca kandırıldığını doğrulayabilirim.
He hasn't joined the Monks. He's being held prisoner.
Keşişlere katıldığı falan yok, onların tutsağı.
And now you're saying you've joined them?
Ama şimdi kalkmış onlara katıldığını mı söylüyorsun?
It's not a trick, it's not a plan. I have joined the Monks.
Bu bir üçkağıt ya da plan değil, Keşişlere katıldım.
I've had adventures too.
Benim de atıldığım maceralar oldu.
I'm bored!
Sıkıldım!
- They've been doing this for millennia.
Binlerce yıldır yapıyorlar. - Niye ki?
- Why? If the link is passed on, the Monks stay in charge through, they think, their ruthlessness and efficiency.
Bağlantı aktarıldığı sürece Keşişler kendilerince gözüpek ve etkili biçimde hakimiyeti ellerinde tutmuş oluyor.
So, Sam, how was your session with Julia today?
Sam, bugün Julia'yla seansın nasıldı?
I read online that girls love animals.
Kızların hayvanlara bayıldığını okumuştum.
There was a study done in Toronto a few years ago.
Birkaç yıl önce Toronto'da bir çalışma yapıldı.
You got suspended?
- Uzaklaştırıldın mı?
So, how's your week?
Evet, haftan nasıldı?
How did it go?
- Nasıldı peki?
There were breakages.
Bir şeyler kırıldı.
I broke my reading glasses.
Okuma gözlüklerim kırıldı da.
So all we need to know is which lab just got its cameras back?
Yani tek bilmemiz gereken, hangi laboratuvardaki kameralar tekrar açıldı?
Uh, how was your girls'night? Oh, it was fine.
- Kızlar geceniz nasıldı?
Wow, and I remember when you loved playing games with me.
Benimle oyun oynamaya bayıldığın günler hala hatırımda.
Alison Connor said she thought the house was being used as a meth lab.
Alison Connor evin meth laboratuvarı olarak kullanıldığını düşündüğünü söyledi.
They think my new dog was used to spread the aleutian flu virus.
Yeni köpeğimin Aleutian gribi virüsünün yayılması için kullanıldığını düşünüyorlar.
Thought you retired... domestic bliss on Darillium, that's the word among the Daleks.
Emekliye ayrıldığını sanıyordum. "Darillium'da yerel mutluluk." Dalekler kendi aralarında böyle diyor.
The language of this text is lost to us... thanks to the work of an early Christian sect, the title has survived.
Metnin yazıldığı dili artık haiz değiliz. Eskiden yaşamış Hıristiyan bir tarikatın çabası sayesinde metnin başlığı günümüze ulaştı.
All bodies recovered?
Tüm cesetlere ulaşıldı mı?
The simulations have been run.
Simülasyonlar yapıldı.
No-one is to go near this thing until the morning, is that clear?
- Sabaha dek kimse bunun yanına yaklaşmayacak, anlaşıldı mı?
We are both surrounded by... noisy males.
İkimiz de yaygaracı erkekler tarafından kuşatıldık.
Every star in the universe, we were going to see them all.
Kainattaki tüm yıldızları gezip görecektik.
But he was too busy burning them. I don't think she ever saw anything.
Fakat yıldızları yakmakla meşgul olduğundan bir şey görebildiğini sanmıyorum.
Oh, I see.
- Şimdi anlaşıldı.