Legs traducir turco
15,513 traducción paralela
First row crouches lower, protecting the lower body and legs.
İlk sıra belden aşağısını ve bacakları korumak için çömelecek.
I can't use my legs, but my eyes work just fine.
Ayaklarımı kullanamıyorum ama gözlerim hala görüyor.
But before you go on your little trip, you're going to go to him with your tail between your legs and tell him that you were 100 % wrong.
Ama küçük seyahatine gitmeden önce, kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştıracaksın ve ona tüm hatanın kendinde olduğunu söyleyeceksin.
Hold his legs!
Bacaklarını tutun!
That bitch could've wrapped her legs around just about anybody.
O sürtük herhangi birine vermiş olabilir.
Don't make me be this guy, walking in here, you know, talking about breaking legs or worse.
Beni buraya gelip ayak kıran ya da daha kötüsünü yapmakla tehdit eden bir adam yapma.
He thinks his legs are too skinny.
Bacaklarının fazla çelimsiz olduğunu sanıyor.
Yes, because my legs are too skinny.
Evet, çünkü bacaklarım çok çelimsiz.
You really do have skinny legs.
Bacakların cidden çok çelimsizmiş.
I feel people staring at my legs.
İnsanların bacaklarıma dik dik baktığını hissediyorum.
- Did your mother tell you that she should have kept her legs closed?
- Peki annen sana bacaklarını kapalı tutması gerektiğini söyledi mi?
Woke up this morning with heaviness in both of her legs.
Bu sabah uyandığında iki bacağında da ağırlık varmış.
My legs... I can't feel them anymore.
Bacaklarımı hissedemiyorum.
You don't feel your legs at all?
Bacaklarını hiç hissetmiyor musun?
You need to, you know, shrink her, mobilize her legs.
Psikiyatristlik yap. Bacaklarını kullanmasını sağla.
Get those legs goin'up those rungs.
- Çıkmaya başla şu basamakları.
And Weenie's legs are so very teeny
Weenie'nin bacakları, hem de mini mini
These stubby legs will grow into
Bu küt bacaklar büyüyecek
Definitely her legs.
Kesinlikle bacakları.
Grabbed his legs, threw him on a private jet.
Ayaklarını tuttular özel bir jete koydular.
Grab her legs.
Bacaklarını tutun.
Turns out it works on your legs, too.
Anlaşılan bacaklarda da işe yarıyormuş.
If I find out who cursed boss, I'll make sure to break his arms and legs.
Eğer patronu lanetleyeni bulursam bacağının ve kolunun kırıldığından emin olacağım.
The leverage you can do moving on the bike with short arms and legs is more difficult.
Motora kısa kol ve bacaklarla uygulayabildiğiniz kuvvet, çok düşüktür.
Woman, 20s, ESI-1, severe burns on torso and legs, barely moving air.
Kadın, 20'li yaşlarda, birinci öncelik. Gövde ve bacaklarda şiddetli yanık, zor nefes alıyor.
Right behind me, 55-year-old male... Breathing difficulty, second - and third-degree burns, arms and legs.
Tam burada da, 55 yaşında erkek, zor nefes alıyor kol ve bacaklarda, ikinci ve üçüncü derece yanıklar var.
What about those bruises on your legs?
Peki bacaklarındaki morarmalar neden?
If you want a future... A real future... I told you to keep your legs closed.
Eğer gerçek bir gelecek istiyorsan bacakların arasına sahip çıkman gerekiyor demiştim.
There were bruises on keesha's legs.
Keesha'nın bacaklarında morluklar vardı.
That could be why Keesha's been falling and bruising her legs.
Bundan dolayı Keesha sürekli düşüp bacaklarını morartıyor olabilir.
Use your legs.
Biraz yürüyün.
Your shins- - front parts of your lower legs. ( laughs softly ) Your socks.
Sizin shins- - ön parçaların alt bacaklar. ( Yumuşak gülüyor ) Çorapların.
And these measurements are an exact match to the fractures on the victim's legs.
Ayrıca bu ölçüler kurbanın bacağındakilerle bire bir aynı.
Oh, and, Spence, I showed him the picture of when you first visited and he started kicking his little legs and he smiled real big.
Bu arada Spence, senin ilk ziyaretindeki resmini gösterince kuçuk bacaklarıyla tepinip gulumsedi.
MY LEGS FEEL LIKE WET NOODLES.
Bacaklarımı ıslak noodle gibi hissediyorum.
Look how long they make my legs look.
Bacaklarımı ne kadar uzun gösterdiğini görebiliyor musun?
You need to use those long legs and get yourself to my car.
O uzun bacaklarını arabama kadar gelmek için kullan madem.
Grab her legs!
Bacaklarını tut!
You will spread your legs for anyone who will write a story about you, won't you?
Senin hakkında yazı yazan herkese bacaklarını mı açacaksın?
It sounds like an air-conditioning unit on its last legs.
Son zamanlarını yaşayan bir havalandırmaya benziyor.
I don't know about this Gilda chick, with the legs and the hair, and the hard liquor dinners.
Bu Gilda denen hatunda ne bulduğunu anlamıyorum. O bacaklar ve saçlarıyla. Bol bol içki içmeleriyle.
How many legs they got?
Onun kaç bacağı var?
I'm going for the legs, all four of them.
Ben bacaklara dalıyorum, hem de dördüne birden.
My legs are gonna live vicariously through yours.
Benim bacaklarım da sizinkiler kadar rahatlayacak.
That's four legs on four wheels.
Dört tekerlek üzerinde dört ayak.
Be careful with your legs.
Gidelim. Bacağına dikkat et.
I can't feel my legs.
Bacaklarımı hissetmiyorum.
The swelling in your legs is much better.
Bacaklarındaki şişme iyiye gidiyor.
I'd say her legs.
Bacakları derim.
Fuck... [screaming in protest ] [ groaning in pain] Grab her legs.
Bacaklarını tutun.
Do your legs hurt?
Bacağın mı ağrıyor?