English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ L ] / Lest

Lest traducir turco

547 traducción paralela
Burn those letters in your brain... lest they be burned on your hides, too.
Bu harfleri aklınıza kazıyın. Zaten derinize de kazınacaklar.
No one may enter lest they be killed!
# Öldürülür giren kişi
You stay here lest you frighten him.
Onu korkutmamak için siz burada kalın.
Kill, lest you be killed yourselves.
Kendiniz ölmeyin diye öldürün.
I figure best we leave something like this on him lest somebody digs him up and makes out he was killed.
Onun üzerine bunu koyup öyle gömsek iyi olur, birisi burayı kazıp, onu bulursa öldürüldüğünü sanmasın.
I'll not expostulate with her lest her body and beauty unprovide my mind again.
Vücudu ve güzelliği aklımı çeler diye onunla tartışmayacağım.
Tony, as Othello : Yet she must die lest she betray more men.
"Gine de ölmeli, yoksa başkalarına da ihanet edecektir."
Do not look upon me, lest with this piteous action you convert my stern intents, so I shed tears, not blood.
Bakma bana öyle, yıkma beni içimden bu yürekler acısı bakışınla. Kan yerine gözyaşı döktürme bana.
Get on your nightgown lest occasion call us, and show us to be watchers.
Geceliğini giy, ararlarsa yatmadığımız belli olmasın.
- Yeah! lest kids straight.
- Çocuklar böyle işte.
Do not speak so lightly of our god, lest his vengeance destroy you.
Tanrımızın adını destursuz kullanma ki intikamı seni yok etmesin.
"lest we forget."
"Bizi unutmasın diye."
Lest come the day when... yours... and yours... and yours... and your son too stands in these docks to reiterate... that it's an honest father's blood that flows in my veins
Sizin sizin ve sizin çocuklarınızın da sanık sandalyesinde "damarlarımda dürüst bir babanın kanı akıyor" diye tekrarlayacağı günün gelmemesi için onları önemsemelisiniz.
Then lest he may, prevent.
Yapar korkusuyla durmalıyız önüne.
Most mighty Caesar, let me know some cause, lest I be laughed at when I tell them so.
Yüce Sezar, bir sebep söyle ki gelmeyişine söylediğim zaman gülmesinler bana.
Stand fast together, lest some friend of Caesar's should chance to...
Sıkı durun hepiniz, Sezar'ın bazı dostları belki tutar...
Now leave us, Publius. Lest that the people, rushing on us, should do your age some mischief.
Uzaklaş buradan Publius, yoksa halk üstümüze gelirse, yaşına bakmayabilir.
Lest this poor soul be forced to hobble for the rest of his life on one foot.
Bu zavallı ruh acı çekmeden, kalan ömrünü tek ayağıyla geçirebilirdi.
Lest your eyes is crossed
Lest your eyes is crossed
'Neither cast ye your pearls before swine lest they trample them under their feet and turn again and rend you.'
"incilerinizi domuzların önüne atmayın ayaklarıyla onları ezerler ve dönüp sizi parçalarlar."
Be careful, lest you succeed.
Dikkatli ol, belki başarıyorsun.
And I know you won't forget, "Judge not lest ye be judged"... because I explained that to you.
Ve Kral Süleyman'ın bütün o ihtişamına rağmen kırlardaki zambaklar kadar güzel olmadığını söylemişti. "Yargılanmamak için yargılama," sözlerinizi de hatırlayacağınıza eminim çünkü size açıklamıştım.
Lighten mine eyes, lest I sleep- -
Uyumayayım diye...
Lest I sleep the sleep of death.
Ölüm uykusunu uyumayayım diye.
Lest mine enemy say, I have prevailed against him.
Düşmanım, bana üstün geldiğini söylemesin diye.
Take heed you dally not before your king... lest he that is the supreme King of Kings... confound your hidden falsehood... and award either of you to be the other's end.
Kralınızın huzurunda oyun oynamayın sakın! Yoksa, ulu Krallar Kralı art niyetinizi açığa çıkarır ve birinizin sonu ötekinin eliyle gelir.
Marry, my lord, lest by a multitude... the new-healed wound of malice should break out... as well the fear of harm as harm apparent... in my opinion, ought to be prevented.
Çünkü Lordum, yanında kalabalık bir grup olursa, daha yeni kapanan ihanet yarası tekrar açılıp henüz yerli yerine oturmamış ve yönetimden yoksun devlet ortamında çok daha tehlikeli olabilir. Bence böyle bir tehlikeye karşı önceden tedbirli olmak en doğrusu.
Go, hie thee, hie thee from this slaughterhouse... lest thou increase the number of the dead.
Hadi, durma, kaç kurtul bu mezbahadan yoksa ölü sayısını arttırmaktan başka işe yaramazsın.
Bid him bring his power before sunrising... lest his son George fall into the blind cave of eternal night.
Güneş doğmadan kuvvetlerini getirsin, yoksa oğlu George, sonsuz gecenin karanlık mağarasını boylar.
But on thy side I may not be too forward... lest, being seen, thy brother, tender George... be executed in his father's sight.
Ancak çok fazla senden yanaymış gibi davranamam, çünkü farkına varılırsa, kardeşin George'u babasının gözü önünde katlederler.
I'll strive, with troubled thoughts, to take a nap... lest leaden slumber weigh me down tomorrow... when I should mount with wings of victory.
İçim rahat olmasa da ben biraz uyumaya çalışacağım. Yoksa yarın, zafer kanatlarıyla uçacağım yerde, uyku kurşun gibi çöker üstüme, kımıldayamaz olurum.
I put violence from me lest I imperil you.
Ben seni tehlikeye atmak istemedim o kadar.
Make haste, woman, lest I leave you!
Ben seni korurum, hadi!
Beware, O Khan, beware... lest the Mongol's greatness be achieved at your expense.
Dikkatli olun, efendim, dikkatli. Uyanık olun, onun gözü sizin üzerinizde, efendim.
So for the next minute, pay strict attention, lest you become more neurotic than he is.
Sonraki bir dakikaya dikkatinizi iyice yöneltin, belki ondan daha fazla nevrotik olabilirsiniz.
Mr. Elster, suspecting all was not well with his wife's mental state took the preliminary precaution of having her watched by Mr. Ferguson lest any harm befall her.
Bay Elster, karısının ruh sağlığının iyi olmadığından kuşkulanıyordu ona zarar gelmesin diye ilk önlem olarak Bay Ferguson'a takip ettirdi.
Act not with violence lest the wrath of God fall upon you.
Öfkenizi dizginleyin, yoksa tanrının gazabı üzerinize olur
"Judge not, lest ye be judged."
"Hükmetmeyin ki, hakkınızda hüküm verilmesin."
The Gospel says, "Judge not, lest ye be judged."
İncil der ki : "Yargılama ki yargılanmayasın."
She's terrified lest her husband should find out.
Kocasından habersiz para bulması gerek.
Brothers found the courage to accuse their brothers, and fathers their children, lest the Earth never be cleansed of this horrible race of ferocious murderers.
Yeryüzü bu vahşi canilerin korkunç ırkından temizlenmemiştir korkusuyla kardeşler kardeşlerini, babalar çocuklarını suçlama cesaretini bulmuştu.
Lest you think all of this talk is the idle chatter of a broken chair bound man, I tell you this for a reason.
Bu konuşmaları düşün, kırık bir sandalyede gevezelik yapmak adamı bağlar bir sebebi var ki sana söylüyorum.
It became clear he'd begun to worry lest we arrive too late.
"Oraya geç ulaşma endişesinin başladığı netleşmişti."
As here he now and again would stop short... lest further refinements would compromise the life, the real essence of the work.
Keza Michelangelo, eserin özünü, ruhunu tehlikeye atmamak adına çalışmasını sonlandırabilen bir sanatçıydı.
And they shall hold up their hands lest you dash your foot against a stone. "
Seni elleri üzerinde taşıyacaklar, ayağın bir taşa çarpmasın diye. "
O my Father if this cup cannot pass away from me lest I drink it your will be done.
Baba, eğer ben içmeden bu kasenin benden uzaklaştırılması mümkün değilse, senin istediğin olsun.
So, lest the devil take them, I preach them a text from holy writ.
Şeytana uyarlar korkusuyla onlara kutsal kitaptan şu ayeti okurum..
Help us to see the light, oh, Lord, lest we err.
Tıpkı Tanrı'nın sesi gibi, bu da son derece karanlık.
"Ye shall not eat of it... neither shall ye touch it, lest ye die."
"Ondan yemeyin ve ona dokunmayın ki ölmeyesiniz" dedi.
I set a mark upon Cain... lest any, finding him, shall slay him.
Ve her kim onu bulursa, vurmasın diye, Kain'in üstüne nişane koydum.
He has charged angels to watch over you lest you should trip on a stone.
Ayağın taşa çarpmasın diye.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]