English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ L ] / Let's go in

Let's go in traducir turco

3,188 traducción paralela
Let's go in, little Seol.
İçeri girelim, Küçük Seol.
Let's go to the beach and take in the aura of the young students.
Sahile gitmeyeli uzun zaman oldu bu tatille, gençlik günlerimize geri dönelim.
Let's go in, Gyoo Won.
İçeri girelim, Gyu Won.
Let's go in.
Hadi girelim.
Let's go in to sleep.
Odana gidelim de yat artık.
Let's go in.
Gidelim.
Let's go to Earth and Man.
Gidelim... Chun Ji In'e.
Great! Let's go in!
İyi.İçeri girin.
Since we're all in a good mood, let's go noraebang, okay?
Ben varım! Karaoke kulağa eğlenceli geliyor!
Let's go in!
Hücum!
I myself would always buy a bucket. Put whatever I want inside of it and go get a girl who likes me. Don't tell her what's in the car, and let her drive it.
Ben bir araba alıp beni seven ve içinde ne olduğunu bilmeyen bir kıza verip arabayı ona kullandırırdım.
I'll put them in water. Yes, let's go.
Onları suya koyacağım.
Let's go in to dinner, ladies.
Yemeğe geçelim hanımlar.
Right, let's go in.
Hadi içeri geçelim. Hadi.
Let's go in.
- Sapık!
- It's in the past, Ella, let it go.
- Mazide kaldı Ella. Unut gitsin.
Let's go in.
İçeri girelim.
"Let's go boar hunting in the forest."
"Ormana domuz avına gidelim" diye.
Yes, let's go boar hunting in the forest!
Hadi, ormanda domuz avına gidelim!
Let's go in.
İçeri gidelim!
- Yo, Bennett, get in the game, let's go.
- Bennett, had oyuna gir, başlayalım.
She sees trouble and she wants to help out, and I guess one of these dogs clamped his jaws on her forearm and wouldn't let go until the fireman showed up and stuck his finger in his ass.
Bela görünce yardım etmek istiyor. Köpeklerden biri kollarını tırmalamış. Bir itfaiyeci gelip kıçını parmaklayana kadar da onu bırakmamış.
We leaving first thing in the morning, Ryan. Let's go.
Ve Ryan sen uyumayacaksın
Let's go. Hand them in. Let's get them up.
Kağıtları verin bakalım.
Let's go. Let's bring it in.
Buraya getirin.
Let's go wild in New York!
Hadi New York'a gidelim!
Fuck! In this bag for us to disappear, no need for anymore jobs. Let's just go!
Bu çantada ortadan kaybolmaya ve çalışmadan yaşamaya yetecek kadar para var, şimdi gidelim.
Well, I appreciate the donation, but some kids just belong in prison. Let's go. What?
Bağışın için sağ ol ama bazı çocuklar hapse girmeyi hak ediyor.
Let's go in here.
İçeri girelim.
- Let's just go in here and regroup.
- Buraya gidip yeniden toplanalım.
Come on, let's go.
İn hadi, gel peşimden.
What the fuck you waiting for? Money in the fucking bag! Let's go!
Koy parayı çantaya hadi
So, you're saying that if we're arguing, and I apologize, you'll let it go? And not throw it back in my face later?
Tartışırsak ve özür dilersem bunu unutacaksın ve daha sonra yüzüme vurmayacak mısın?
- Let's just say I decide to go in.
- İçeri girmeyi göze aldım diyelim.
If I let you go, could you guarantee me you'll let us live in peace?
Sizi bırakırsam, barış içinde yaşamamıza izin verecek misiniz?
Don't... you mustn't blame yourself... come on... let's go in and talk.
Düşünme. Kendini suçlayamazsın. Haydi içeri girelim ve konuşalım.
Okay, let's go.
Tamam, hadi in.
- Let's go, back in the house.
- Hadi, eve dönelim.
Let's go ahead and rehearse Siren and tell the guys to bring in the scrim anyway.
Başlayalım. Sireni prova edelim Çocuklara söyle, perdeyi getirsinler.
So, for a favor to make the race go, I let him put your name in.
O yüzden yarışın başlayabilmesi için atın adını yazdırdım.
Let's go, guys. - See you in a bit, hon.
- Görüşürüz canım
All right, come on, let's go. Get in the car.
Hadi arabaya binin.
Let's go back in time.
Zamanda yolculuk yapalım haydi.
Let's go, Beet, get in there.
Haydi bakalım buraya getir.
It appears as though, although you've been let go three months ago, you have continued to come in to work and have been pretending to work.
Anlaşılan, üç ay önce kovulmuş olmana rağmen, işe gelmeye devam edip, çalışıyormuş gibi yapıyormuşsun.
Let's get them tucked in, we're ready to go.
Emniyet kemerlerini bağlatalım, kalkışa hazırız.
Let's go. Kid's in, Mike's out. Let's bring this motherfucker down all the way to Miami.
Mike'ın yerini Genç alıyor Miami'ye kadar bu mekanın anasını ağlatalım.
I got out of bed in the middle of the night to come get you, so let's just go.
Gecenin bir yarısı yatağımdan çıkıp seni almaya geliyorum zorluk çıkarma şimdi.
Let's go home. This goes in the office, right in there on the right.
Eve gidelim.
Look, let's go talk in the barn.
Bak gidip ahırda konuşalım.
Let's all go in the kitchen, see what Lupe's got... maybe some sweet tea and churros. Ooh!
Hadi hepimiz mutfağa geçelim, bakalım Lupe ne hazırlamış biraz tatlı ve çay belki.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]